Muhterem Kardeşlerim…
Vâki olan bir işle, karşı karşıya kalanın, ne kadar zor, ne kadar acı olursa olsun, buna rıza göstermesi, imtihanı kazanmak için sabretmesi gerekir. Aza kanaat edip, sabrederek şükretmeyi bilirsek büyük nimetlere kavuşuruz.
Bir Hadis-i Şerif:
“Allahü Teâlâ, sabredeni sever.” [Taberanî]
Başa gelene sabreden, büyük nimetlere kavuşur. Sabretmeyen ise felakete maruz kalır.
Çünkü Allahü Teâlâ, Hadis-i Kudsîde buyuruyor ki:
“Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve belaya sabretmeyen, benden başka Rab arasın!” [Taberanî]
O hâlde, kaderimize, razı olmaktan başka çare olmadığına göre, buna istemeyerek değil, isteyerek razı olmalıyız. Kadere razı olmak çok kıymetlidir.
Birkaç Hadis-i Şerif:
“Kadere rıza, saadet alametidir.” [Tirmizî]
“Şunları yapmak imanı zirveye çıkarır: 1- Allah’ın hükmüne karşı sabretmek, 2- Kaza ve kadere rıza göstermek, 3- Tam tevekkül sahibi olmak, 4- Allah’a tam teslim olmak.” [Ebu Nuaym]
“Allahü Teâlâ buyurur: Kaza ve kaderime razı olan, rızkıma kanaat eden, benim için şehvetini terk eden genç, bazı melekler gibi kıymetlidir.” [Deylemî]
“Şu 3 şeyi yapan, dünya ve âhiret hayrına kavuşur: Kazaya rıza, belaya sabır, rahatlıkta, bollukta dua.” [Deylemî]
“Şu 3 şeyi yapan 40 evliyadan biri olur: Kazaya rıza, haram işlememeye sabır, Buğd-ı Fillah.” [Deylemî]
“-Ya Rabbî, kaderine rıza göstermemi nasip et- diye dua et!” [Taberanî]
“Kadere rıza göstermek mutlu olmaya, rızasızlık ise mutsuzluğa alamettir.” [Tirmizî]
“Razı olan kadere, kolay düşmez kedere” buyuruluyor.
Gelen belaya sabredenin, ya günahı affolur veya derecesi yükselir.
Cennetlik insanın nişanı şudur: O kişi, Hak Teâlâ’nın kaderine razı olur. Şakî [kötü, Cehennemlik] olmanın da nişanı şudur: O kişi, kadere razı olmaz, bir musibet gelince, bağırıp çağırır, çok ağlar, sızlar. (İslâm Ahlakı)
İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Her gün insanın karşılaştığı her şey, Allahü Teâlâ’nın dilemesi ve yaratmasıyla var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız! Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk böyle olur. Kul isek, böyle olmalıyız! Böyle olmamak, kulluğu kabul etmemek ve sahibine karşı gelmek olur.
Allahü Teâlâ, “Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belalara sabretmeyen, benden başka Rab arasın” buyuruyor. (3/59)
Demek ki, kadere rıza gösteren mutlu oluyor. Karşımıza ne çıkarsa, “Kaderim böyleymiş” diyerek itiraz etmemeli.
Mesela treni kaçırsak, “Hakkımda hayırlısı buymuş” diyerek üzülmemeli. Acele bir yere yetişmek için giderken, bir kaza yapsak, zamanında hastaneye yetişemesek, yani bütün olumsuzluklar üst üste gelse de, normal bir olay gibi, karşılayanın huzurlu ve mutlu olacağını dinimiz bildiriyor.
Mutlu olmak için, gülün yanında diken var diye üzülmemeli, dikenler içinde gül var diye sevinmeli. Mutluluğun sırrı, sevilen şeyleri yapmakta değil, yapmaya mecbur olunan şeyleri sevmektedir. İnsan sevdiğini, olmasını istediği gibi değil, olduğu gibi, o hâliyle sevmelidir. Böyle sevmezse mutlu olamaz.
Allahü Teâlâ’dan razı olmanın alameti, şekli
Rıza demek, Allahü Teâlâ’dan gelen her şeye razı olmak demektir. Allahü Teâlâ’dan bir felaket gelse, ona da rıza gösterir. Kimseye şikâyet etmez. Bu, her insanın yapabileceği bir iş değildir. Fakat, bunu yapabilen, büyük bir insandır. Böyle insanlarda, Peygamberlere mahsus sabır ve tahammül var demektir. Allahü Teâlâ’nın büyüklüğüne inandığı derecede insan, bu tahammülü ve bu rızayı gösterebilir. Gıpta edilecek, imrenilecek bir meziyettir.
Aza kanaat edip, şükretmeyi bilirsek,
Kim ne ederse eğer, yanlışına gülersek,
Allah rızka kefildir, inanıp da şükretsek,
Korkma hiçbir dert bizi, etkileyip bezdirmez…
Hoca, dostun satsa da, tutup yardan atsa da,
Gemilerin batsa da, sen şükret yeter sana…
Allahu Teâlâ cümlemizi kaderine rıza gösteren, aza kanaat edip şükreden kullarından eylesin. (Amin)
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum