Reklam Alanı

UNVAN OLAN DUALAR

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Âlimlerin örfünde ve ümmet arasında kültür halinde süregelen Peygamberimiz için "Aleyhi's-salâtu ve's-selâm" veya "sallallahu aleyhi ve sellem", diğer peygamberlerden söz edilirken "aleyhi's-selâm", sahabe için "Radiyallahu anh" şeklindeki dua unvanları söylenmektedir. Bu unvanlar aslında Kur'an ayetlerine dayanmaktadır. "Allah ve melekleri peygambere salât ediyorlar; ey iman edenler, siz de ona salât ve selâm getirin." (Ahzab, 56.) Ayeti, peygambere salât ve selâm getirmeyi müminlere emrediyor. O’nun mübarek adı her anıldığında bu emri yerine getirmek dini bir görev olduğu kadar, O’na bağlığın da bir göstergesidir. Diğer peygamberler için ümmet arasında “aleyhisselam” şeklinde söylenen unvanın da Kur’an ayetlerine dayandığını görüyoruz. Bazı Peygamberler için “ona selam olsun” anlamındaki ifadeler ayetlerde bulunmaktadır. Birkaç örnek verelim: “Onun hakkında, “İlyâs’a selâm olsun!” ifadesini sonradan gelen nesiller arasında devam ettirdik.” (Saffât, 129-130) (Hz. Îsâ’dan söz eden ayette) “Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selâm olsun!” (Meryem, 15) “Seçtiği kullarına selam olsun” (en-Neml, 59) Allah’ın seçtiği kulları ise kuşkusuz peygamberlerdir. “Gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun!” ( Sâffât, 181) “İbrahim’e selâm olsun!” (Saffât, 109) “Musa ve Harun’a selâm olsun.” (Saffât, 120.) Demek ki ümmet arasında peygamberler için “Aleyhisselâm” unvanının kullanılması, rastgele değil, Kur’an’a dayanarak gelenekleşmiştir. Sahabe için "Radiyallahu anh" denildiğini açıkça ifade eden çok ayet vardır. Şu iki ayeti örnek olarak veriyoruz: "Muhâcirlerin ve ensarın ilkleri ile onlara güzelce uyanlardan Allah razı olmuştur, onlar da O’ndan razıdırlar." (Tevbe, 100.) "O ağacın altında sana yeminle bağlılık söz verirlerken bu müminlerden Allah razı olmuştur.." (Fetih, 18.) Şia, sahabe olan Hz. Ali, Hz. Fatıma, oğulları Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve tabiîn, tebeu't-tabiîn olan torunları için, peygambere mahsus olan "aleyhisselam" tabirini ısrarla kullanıyor. Peygambere ait bir unvanı sahabe veya tabiîn yahut tebeu't-tabiîn için kullanmak onları yüceltmez, aksine onlara büyük bir saygısızlık olur. Çünkü içinde alaylı bir cehalet vardır. Ayrıca sahabe ve tabiîn ne kadar yüksek manevi mertebeler katetseler de Peygambere yetişemezler. Çünkü onların ulaştığı mertebeler peygambere itaat sayesindedir. Bu nedenle Allah'ın O'na mahsus verdiği ünvana sahip olamazlar. Çünkü Peygamberi Allah seçmiş ve O'na salât ve selâm unvanını Allah vermiştir. Sahabe ise O'na iman edip tabi' olmakla değer kazanmışlardır. Bu yüzden O'nunla aynı unvana sahip olmaya hakları yoktur. Zaten onlarda da böyle bir hak iddiası olmamıştır. Şia’nın yaptığı bu açıdan da haksızlıktır. Ehl-i sünnet camiasında Hz. Ali için “Radiyallahu anh” duası söylenmekle beraber, ayrıca ona mahsus olarak “Kerremellahu vechehu” unvanı da kullanılmaktadır. “Allah onun yüzünü saygın kılsın, ak etsin” anlamındadır. “Tabakat” eserinin sahibi İbn Sa’d gibi bazı âlimlere göre, bu unvanın Hz. Ali’ye özel, ümmet arasında adet olarak kullanılması, Hz. Ali’nin hiç putlara tapmadan bi’setin ikinci gününde Müslüman olması ve Hz. Peygamberin evinde ve yanında yetişmiş olmasına binaen yüzündeki nur nedeniyledir. Hz. Ali’nin yüzündeki nuraniliğe Fetih suresinin son ayetinde de işaret edilmiştir. Hulefa-i Raşidîn’e her birinin en meşhur özelliği söylenerek işaret edilen ayette, Hz. Ali’nin çok ruku’ ve çok secde ettiği vasfı belirtilmiş ve “yüzündeki secde izine” dikkat çekilmiştir: ”(Resulullah’la beraber olan) Onları çok ruku ve çok secde eder görürsün, Allah’tan fazilet ve razılık istiyorlar. Yüzlerindeki simaları secde izindendir..” Hz. Ali’nin ayette belirtilen bu vasfına binaen ümmet arasında bu çok saygın ve değerli simasından saygıyla ve duayla söz edilmektedir. Ayrıca ümmetçe çok değer verilen Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman (R. Anhum) için “imam” tabiri kullanılmadığı halde başta Bediüzzaman olmak üzere ehl-i sünnet alimleri arasında Hz. Ali’den “İmam-ı Ali” şeklinde söz edilmektedir. Bu tarz ifade yöremizde halk arasında da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Kanaatimizce bunun sebebi şudur: Hz. Ali’den önceki halifeler, sahabe toplumu içinde ihtilafsız bir şekilde oy birliğiyle halife seçilmişlerdir. Oysa Hz. Ali halife seçildiğinde, yahudî kaynaklı “Sebeiyye” terör örgütünün çıkardığı fitnelerin etkisiyle yaşanan üzücü olaylar nedeniyle bazı ihtilaflar yaşanmış, kendisine biat etmeyen sahabiler olmuştur. Bu itibarla sonraki dönemlerde de Hz. Ali’ni hilafetini tasdik mahiyetinde ümmetin tensibiyle Hz. Ali’nin ismiyle beraber “İmam” unvanını kullanmak da adet olmuştur. Bir de evliya için “Kuddise sirruhu” veya “Kaddesellahu sirrehu” şeklinde söylenen unvan vardır. Vefat etmiş olan şeyh ve mürşidler için İlk olarak tasavvuf ehli arasında kullanılan bu unvan, daha sonra bütün ümmet arasında evliya kabul edilen zatlar için söylenmeye başlamış ve yaygınlaşmıştır. Bu cümledeki “sır” kavramı tasavvufî literatürde ruh yahut ruhun daha yüksek ve daha latif bir tavrı anlamında değerlendirilmiştir. Kalp marifetin, ruh muhabbetin, sır ise müşahedenin merkezidir. Kuds temiz ve nezih olmak, ayıp ve kusurlardan uzak olmak, anlamındadır. Buna göre “Kaddesellahu sirrehu” cümlesi, “Allah onun ruhun en latif hali olan sırrını temiz ve nezih kılsın” anlamında bir duadır. Tabiîn ve tebe-i tabiîne “rahimehullah”, bazen de “rahmetullahi aleyh” şeklinde, onlardan sonrakilere “gaferehullah” duası söylenir. “Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma! Rabbimiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin” meâlindeki âyet (Haşr, 10.) ulema arasında tabiîn ve tebe-i tabiîn hakkında rahmetle dua etmenin delili kabul edilmiştir. Peygamberimize has ve O’nun için şiar olan "Aleyhi's-salâtu ve's-selâm" veya "sallallahu aleyhi ve sellem" duası dışında belirttiğimiz diğer dua unvanları, İslam kültüründeki usul ve edep gereği inceliklerdir. Fıkhî bir farziyet aranmamalıdır.
UNVAN OLAN DUALAR
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.