Bu başlık atılırken orta çağ Avrupa’sında ana gündem maddesinden yola çıkarak atıldı.
Belki birçok kişi şaşıracak.
Ancak gerçekten orta çağ da bu tartışma yapılmıştır.
Hatta kadına su gözle bakılmış.
Bütün kötülüklerin anası kadındır diye.
Kadın ruhu insan bedenine geçerek bütün kötülüklerin yapılmasına sebep olur.
Dolayısıyla kadın insan mı şeytan mı tartışması yapılmıştır.
Nerede yapılmıştır bu tartışma.
Bugün kendimize rehber ya da kılavuz olarak yapmaya çalıştığımız Avrupa coğrafyasında.
Avrupa medeniyetinden Kadına asla özgürlük gelmez.
1. Kadın, bir metadır.
Kadın, köledir.
Kadın, şeytani duyguların kabarmasına vesile olan canlıdır.
Kadını, Asya’dan Afrika'daki alınıp seks köleliğin yapanlar Avrupa kültürüdür.
Ne hikmetse, içimizde birçok kişi Kadın özgürlüğünü Avrupa medeniyet de bulmaya çalışıyor.
Yanlış yoldasınız baylar, bayanlar.
Kadının insan mı şeytan mı tartışmasını yapan coğrafyadan hiç Kadına özgürlük gelir mi?
Allah aşkına.
Peki, bizim medeniyetimizin Kadına nasıl bakar.
Kadınının, diri diri toprağa gömmesini ortadan kaldırdı.
Cahiliye adetlerine, meydan okudu.
Bu alışkanlığı adeta toprağa gömdü.
Kadını Cennet kokulu bir varlık haline getirdi.
Dünya da en çok saygı gösterilmesi gereken varlık haline getirdi.
Cennete girmenin yolunu, ona göstermemiz gereken varlık olarak kabul etti.
Bütün güller içerisinde tek koklanması gereken gül haline getirdi.
Dünyanın en nazenin varlığı olarak kabul edildi.
Yeryüzünde, en kıymetli varlık ^^Ahsen’in Takvim ^^olarak kabul edildi.
Melek yüzlü varlık olarak kabul edildi.
Sevginin, aşkın, şefkatin sembolüdür kadın.
İşte kültürümüz de ve medeniyetimizin kadına bakış açısı böyledir.
Dostlar.
O halde kadının mutlu olabileceğini coğrafya bizim coğrafyamızdır.
Tüm kadınlarımızın daha mutlu daha huzurlu yaşamaları dileğiyle...
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum