Yazımızın başlığını iki anlamda da okuyabilirsiniz. Evet, bir yönüyle “kendini önemli görme” diyerek bir telkinde bulunuyoruz diğer yanıyla da çokça etrafımızda görmeye başladığımız marazi hale işaret ediyoruz. Açalım; son zamanlarda özellikle sosyal medyada sürekli bir görünme sürekli, bir kendini gösterme, kendini önemli ve büyük görme gibi bir durumun verdiği rahatsızlığı sadece ben mi yaşıyorum acaba? Her şeyin görünürlük üzerinden değerlendirildiği bir çağı yaşıyoruz. “İmaj her şey.” Evet, böyle deniliyor ve artık aslolan iyi olmak değil “iyi görünmek”; haz ve hız çağının modern insanının tek derdi bu. Herkeste bir görünme, gösterme, fark edilme kaygısı bir yerden sonra marazi bir hal olarak karşımıza çıkıyor.
Ben bilirim, ben iyiyim, en doğru görüş benim görüşüm, hakikat benim… Evet, daha da uzatabiliriz. Kişinin kendine inanması, güvenmesi elbette her zaman kötü değildir ancak burada şirazesi kaymış bir kibir; ben severlik ya da özseverlik de denilen narsisizm bir durum var karşımızda.
Evet, “özseverlik” olarak da bilinen narsisizm terimine baktığımızda mitolojinin söyledikleri dikkate değer. “Kökenleri, Yunan mitolojisinde güzelliği dillere destan Narkissos adlı bir delikanlıya uzanıyor. Mitolojiye göre Narkissos’u gören herkes gönlünü ona kaptırıyor, ama delikanlı hiç kimseye yüz vermiyor. Günün birinde Narkissos sudaki yansımasını görüyor (o dönemde henüz ayna bulunmamıştır) ve görür görmez de kendisine âşık oluyor ve suyun başından ayrılamıyor. Sonuçta Narkissos kimi kaynaklara göre suyun başında kala kala solup gidiyor, kimilerine göre o güzel görüntüye daha yakın olmak isterken suya düşüp boğuluyor, ya da kendisiyle duygusal bir ilişkiye giremeyeceğini fark edip canına kıyıyor. Nedeni her ne olursa olsun, yaşamı yoğun sıkıntılar içinde geçen Narkissos tek başına ölüyor. Öldüğü yerde de nergis olarak bildiğimiz çiçek bitiyor.”
En iyi benim diyen kişinin kötülüğü, en doğru benim görüşümdür diyenin körlüğü, ben sizden daha yüksekteyim kibrinin alçaklığı, en güzel olduğunu iddia edenin çirkinliği, ben bilirim, ben büyüğüm, ben önemliyim egoizminin çukurluğu, değersizliği ve de kocaman küçüklüğü apaçık bir durum olarak karşımıza çıkıyor… Sade ve mütevazı olmak hoş görülmezken herkeste bir “önemli kişiyim” rollerine bürünmenin sakilliği, ah ne kadar da kötü bir durum…
Gösteri ve gösterişçiliğin küreselleştiği bir dünyada gösterinin içinde, yanında, ortasında, kenarında veya gölgesinde hayatımızı sürdürmekteyiz. Riyakârlık tarihte eşi görülmemiş nitelikte geniş çaplı ve derinlikli boyutlara ulaşmıştır… Salt “imaj”ın, salt “vizyon”un, salt görüntünün bizi götüreceği yer bunların esaretinde yani vitrine hapsolmuş hayatlardır. Gözün önünde olan, göz önünde olan özü ile varsa bir anlamı vardır.
“Bebeksilik.” Nereden okuduğumu hatırlayamadığım bu tanımlama, tam da bugün modern insan için harika bir kavram Bir bebek gibi kendini ön plana çıkarma isteği, koca koca adamların bir bebek gibi beni görün, beni önceleyin, beni duyun, beni konuşun kıvranışları. Mesela sosyal medyada her anın kameraya alınması, sürekli fotoğraf paylaşımları, daha da öteye gidersek “devlet adamları ya da siyasilerle ülke gündemi hakkında istişarelere” kadar uzanan, kendini daha fazla gösterme ve kendini önemli görme isteği komik bir durum olarak bile karşımıza çıkabiliyor.
Ne diyoruz; görünme kaygısı insanı bir hilkat garibesi haline getirebiliyor. Esasen her birimizin bu modern zaman hastalığından korunabilmenin yollarını aramamız gerekiyor. Sadece gösteren ya da görünen değil görenin de sorumluluğunu bilmesi gerekiyor. Gösterişin sahteliğine prim vermeyen bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Bakışlarımızı vitrinlerin dışına çevirebilmemiz gerekiyor. Esas olanı görebilmemiz, kabuğu değil özü öncelememiz, bedeni değil ruhu görebilmemizle mümkün olacaktır. Sözü bitirmeden ifade etmek gerekir ki; yazdıklarımız herkesten ve her şeyden önce kendimizedir de. Değilse hiç birimiz bu durumu yaşamaktan uzak değiliz. O yüzden diyoruz ki “kendini önemli görmek” hastalığından uzak kalabilmek için kendini önemli görme!
Reklam Alanı
Diğer Yazıları
- GAZZE’DE DÜŞEN MASKE; “UYGARLIK” 10 Eki 2024, 09:35
- SEFER DE İÇİMİZDE, TAHAMMÜL DE! 03 Eki 2024, 10:01
- DEĞMİYOR, “DEĞERLER” HAYATA DEĞMİYOR! 19 Eyl 2024, 09:26
- KALBE NOTLAR 12 Eyl 2024, 09:37
- KELİMELER KADERİMİZDİR 05 Eyl 2024, 10:36
- KALABALIKLARDAN YALNIZLIĞA 29 Ağu 2024, 09:44
- PALYATİF TOPLUM; GÜNÜMÜZDE ACI 22 Ağu 2024, 11:26
- FAZIL TOPLUM- FUZZY TOPLUM 15 Ağu 2024, 09:19
- UTANIN! 08 Ağu 2024, 09:40
- ŞEHİT İSMAİL HANİYE’NİN ARDINDAN 01 Ağu 2024, 09:22
- YORGUN VE YENİLMİŞ İNSANLIK 25 Tem 2024, 09:20
- DÜŞÜNCEDEN HAREKETE İNSAN 18 Tem 2024, 10:02
- ÇAĞDAŞ KÜRESEL MEDENİYETİN ONTOLOJİSİ 11 Tem 2024, 10:01
- “ÖTEKİ”Nİ YOK EDEREK VAR ÖLMEK! 04 Tem 2024, 09:34
- İNSAN MAKAMI 27 Haz 2024, 10:41
- ETİKTEN ESTETİĞE 06 Haz 2024, 10:49
- PROFESYONELLEŞME! 30 May 2024, 09:45
- KANAAT EKONOMİSİ 23 May 2024, 09:41
- NEYİ KAYBETTİĞİNİ HATIRLA 16 May 2024, 09:35
- SUSMA! SES VER! 09 May 2024, 10:54
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum