İslam toplumunda Nikâh akdi, nesil emniyetinin korunması ve devam edebilmesi için; İslam’ınkorumaya almış olduğu beş temel prensipten biridir… Ne ki, bu prensibe; laik ve demokratik sistemlerin egemen olduğu toplumlarda, hak ettiği ehemmiyet gösterilmemekte ve bundan dolayı boşanma vakalarının yanı sıra, nikâhın önemine cahil olanların gaza gelip eşlerini boşadıktan sonra tekrar geri getirip birlikte olma teşebbüsünde bulunmalardır… Bu gibi şenaat ve fecaatlerin baş göstermesinin çoğalıp gitmesi, insanlarda Nikâh bilincinin olmayışı ile sorumsuzluk ve duyarsızlıktan kaynaklandığını söylemek mümkün…
Mesela adam (adam demek adamlığa hakaret) bir anlık kızgınlığına yenilip, eşini defalarca ve farklı mekânlarda boşadığını ifade ettiği halde; bir müddet sonra, pişman olduğunu, gidip hocaya sorup fetva aldığını (!) kızgınlıktan dolayı olduğu için mahzuru (!) olmadığınıve eşini geri getirdiğini söylüyor,hem de bir ömür boyu zina ettiğini bilip veya bilmeden. Peki, bu tür hile ve yalanlarla hem kendilerini hem de başka insanları kandırmaya çalışan arsız ve çapsızların; bozulan nikâhları(tabi varsa nikâh şuurları) tekrar sahih olabilir mi? Elbette ki hayır. Bu gibi insanların sayısı, yaşadığımız toplumda bir hayli fazla; çünkü toplumsal hayatta İslam’ın hükümleri amir olmadığından dolayı, kimse kimseyi bu gibi konularda pek yadırgamadığından, haliyle nikah akdini önemsemeyenkesimler, keyiflerine göre yaşamaya çalışıp gitmekteler!... Ve akabinde felaketler zinciri, bir birini kovalayıp takip ediyor…
Bir kısım kimseler ise, eşlerini boşadıktan sonra pişmanlık duyduklarında; eşlerini tekrar geri getirebilmek için (eskiden vardı bu gibi vakalar) şöyle bir hileye başvuruyorlar: “Güya boşadığı hanımı bir başka kimseyle evlense ve o adamda onu boşasa ilk kocasına helal olurmuş! Tamam böyle bir hüküm vardır ancak; boşanan kadın evlendiği ikinci eşiyle münasebet kurduktan sonra, şayet aralarında anlaşmazlık baş gösterir, işin içinde gerçekten pazarlıkve hile yoksa; doğrudur olur. Lakin işin içinde, hile ve kandırma olur, göstermelik bir nikâhla birkaç günlüğüne aynı evde bulunduktan sonra; ya anlaşamadık (!) türünden yalan beyanlarla, boşadığını söyleyip ve tabir caizse onu tekrar ilk kocasının koynuna sevk etme işi, hem telin edilmiş hem yasaklanmış hem de haram bir fiildir.
Bu tür davranışlar, İslam fıkhında “Muahllil ve Muhallelun-lehu” diye isimlendirilir! Yani, Muhallil; boşanmış bir kadını, tekrar eski kocasıyla evlenebilmesi için sırf bu maksatla nikâhına alan kimsedir. Muhallelun-lehu ise; boşadığı karısını tekrar alabilmek için, karısının başkasıyla evlenmesine rıza gösterip isteyen kimsedir. Bu manada, İbn-i Mes’ud (r.a)’un rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v) bunların ikisine de lanet okumaktadır, der.
İmam Tirmizi ’nin bildirdiğine göre İslam Ulemasının büyük ekseriyeti bu fikirdedir. Hz. Ömer, Hz. Osman ve Abdullah ibn-i Ömer bu fikirde olanların başında gelirler. İbn-i Mace tarafından Sahih yoldan rivayet edilen Şu hadis-i şerif, aslında bu tür hadiseleri tüm detaylarıyla açıklamaya yeterdir sanırım. Efendimiz (s.a.v)’den: “Size kiralık koçun kim olduğunu söyleyeyim mi? İşte o muhallilin ta kendisidir. (Eski kocasına dönebilmesi için, boşanmış bir kadınla göstermelik nikâh yapan kimse) Allah muhallile de karısını tekrar alabilmek için bu şekli nikâha razı olan muhallelün-lehe’e de lanet etmiştir. (İmam. Zehebi. Kitab-ü Kebair)
Evet, Nikâh akdini ve onun ehemmiyetini hafife alan toplumlarda; ne hürriyet kalır ne de zürriyetin emniyeti. Hem nasıl kalsın ki, Laik ve Demokratik toplumlarda; İslam’ın emrettiği Nikâh şekli pek kayda alınmadığından dolayı,nikâhsız birliktelikler alır başını yürür gider. Sonra da gayri meşru münasebetlerden doğan ve kanallara, köprü altlarına, tuvaletlere ve merdiven altlarına atılıp terk edilen günahsız bebekler!... Ne acıdır ki, yaşadığımız coğrafyada sözde sanatçı kimliğiyle öne çıkan birçok arsız ve aymazın; insanlarla alay edercesine, TV. Ekranlarında hiç utanmadan “ben” bu kadar kadınla birlikte oldum, deme cesaretini gösterebilmelerineşahit olduk!... Hem debu kabih davranışlarının bir kısım ayarsızçevreler tarafındanalkışlandığını… Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?Günümüzün çok acı verici olaylarından birisi de, insanlardan bir kısmının; 100 lirayı bile emanet etmekten imtina ettikleri bazılarına, namuslarını emanet etmeleridir. Sonra da gelsin bitmek tükenmek bilmeyen sorunlar yığını ve yakınmalar, yıkılan yuvalar, mağdur edilen zavallı kadınlar, ortalarda perişan olan masum çocuklar; sığınma evleri, çocuk yuvaları ve yetimhaneler, mahkeme koridorlarında tükenen ömürler ve yıllarca sonuçlanamayan davalar… Bir ömür boyu hukuksuz nafaka ödemeye mahkûm edilen insanlar, beyan yasaları, evden uzaklaştırılmalar; hapisler, bozulan insan toplum psikolojileri, belirsizlik içinde kaybolan yaşamlar… Hangi birini anlatsak?
Bir diğeri de, İslam dışı kural ve kaidelerin, moda veya modernlik diye isimlendirildiği günümüzde; özgürlük yalanına kurban giden insanlar; başlarına buyruk hareket edip yaşamaya başlayınca olanlar oldu aslında. Dolayısıyla bazı kesimlerde, yukarda vermiş olduğumuz sıkıntılardan dolayı oluşan boşanma vakaları ve Nikâhgibi hayati öneme sahip akitte önem verilmemesi;diğer yandan da İslam dininin yasaklayıp zem ettiği işlere bulaşıp günah bataklığında yüzenlerin çoğalması.
Özellikle, daha çok Üniversite ortamlarında revaç bulan, bu gibi nikâhsız birlikteliklerin (modernce flört/ tabi zina) doğurduğu ağır sonuçlar; toplumu tam bir nesil emniyetsizliğine doğru sürüklemektedir. Her gün haberlerden izlediğimiz; “ Genç adam kız arkadaşını bıçakladı, veya kız,erkek arkadaşını öldürdü, ya da teklifini kabul etmediği için kaçırılıp tecavüz edildikten sonra öldürüldü” “gibi vakalar!... Bu tür vakaların insanların başına gelmesinden, ilk önce sorumsuz ebeveynleriile toplumun idaresini üstlenmiş olupda, İslami hükümlere göretopluma yön vermeyen yetkili olan sorumlulardır… Şayet bu gün, İslam’ın ön gördüğü Nikâh akdine gereği gibi riayet edilseydi; belki de bu gibi vakalardan yüzde birimeydana ya gelir ya da gelmezdi. Ama yok, söz konusu İslam olunca; bazı çevrelerin nedense kafa sigortaları atmakta ve hınçla İslami değerlere saldırmaktadırlar. Az ve öz olarak; Nikâh akdinin önemsenmediği müddetçe; zina ve fuhuş son hız yoluna devam eder, gayri meşru ilişkilerden doğan ceninler, daha çok kere merdiven altlarına, tuvalet taşlarına bırakılır…18 Şubat 2019.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum