Malum olduğu üzere coğrafyamızda asrın son çeyreğinden sonradaha hızlanan savaş ve küresel saldırıların son halkası Suriye savaşı oldu.
Bu savaşla birlikte ülke halkının önemli bir bölümüülkelerini terk etmek zorunda kaldılar.
Türkiye de bu insanların önemli bir bölümüne ev sahipliğiyapmakta.
Son iki yıldır konuşulmaz oldular. Daha doğrusu gitsinlerdiye sesler kesildi. Bu arada, oldukça adapte olanlar oldu. Ülkeyi tanıdılar.Kendilerine uygun gördükleri ya da mesleklerini kolayca yapabileceklerişehirlere dağıldılar. Biraz da birbirimize alıştık.
Onlarla yapılan kavgalarda hep onları kolladık. Onlar bizeemanettir dedik yine diyeceğiz. Bazen de en normal bir kavgada aşırı yüklendikonlara.
Evet, son iki yıldır, alttan alta, sessiz, derinden yaşanandeğişimler var gibi. Daha profesyonel ve yaygın şekilde suçlar işlenmekte,mafyavari çeteleşmeler gözlenmekte...
Çeşitli sebeplerle devletin bazı kurumlarının mültecilerleilişkilerini geliştirerek, onlar içinde güçlenerek ileriye yönelik bazıhesaplara girmesi olasıdır ancak, toplumda ciddi rahatsızlıklar doğmayabaşladı.
Kavgalar artıyor. Ölümlü kavgalar hem de. Son olarakKonya’da yaşanan kavga.
Kavganın nedeni önemli. Yaşam tarzlarının çatışması var. Lafatmalar, rahat hareket etmeler/rahatsız etmeler. Bunlar olmamalı tabi.
Bu durum münferit mi, yaygınlaşmakta mı? Sığınmacılarkonusunda planlı bir kışkırtma, onları üzerinden bir provokasyon hazırlığı veihtimaline yönelik olarak da çalışılmalı. Araştırılmalı.
Konya değil; başka yerlerde de artan olaylar bu sorularıakla getirmekte.
Geçen ay İzmir’in Torbalı ilçesinin Pamukyazı Mahallesi’ndeçıkan bir kavganın ardından 500 sığınmacının mahalleyi terk etmek zorundakalması ve daha buna benzer birçok olay var.
Elbette, onların toplumla uyum içinde yaşamaları arzu edilirancak bu konuda tedbirler almak, son zamanlarda, mülteciler arasında birbaşıboşluk varsa; üzerinde durmak gerekir. Bu durum karşısında vurdumduymazdavranamayız.
Bu yönde bazı tespitlerin yapılmasını ve son durumla ilgilisosyal çalışmalar yapılarak, gerekli tedbirlerin alınmasını elzem görmekteyim.
Madem, bu insanların kalıcı olma ihtimalleri yüksek ya dauzun süre kalacakları kesinleşti; bu konuda uzun vadeli bir plan ortaya konmalıve kamuoyuna açıklanmalıdır.
Bu insanların eğitim, istihdam ve toplumsal uyum konularındadestek almaları gerekir.
Meclis Mülteci Hakları Alt Komisyonu Başkanı AK PartiMilletvekili Atay Uslu’nun açıkladığı son verilere göre, Türkiye’de her yıl 70bin Suriyeli bebek dünyaya gelmekte.
Uslu’ ya göre Türkiye’de ilköğretim çağında yaklaşık 835 binSuriyeli çocuk var ve 300 bin dolayında Suriyeli çocuk ise eğitim alamamakta.
Toplumu bu konuda uyarmalıyız. Galeyana ve oyunlaragelmemeliyiz. Her şeye rağmen onların hala misafirlerimiz olduğunuunutmamalıyız. Bu yönde olasıkışkırtmalar karşısında dolduruşa gelmemeli, soğukkanlı davranmalıyız.
Yetkililerin dikkatine sunulması gereken bir boyuta doğrugitmekte olan sığınmacılar içindeki iç dalgalanmalar, dönüşümler ve bunlarınyansımalarına dikkat çekmek zamanı gelmiş ve geçmekte olan bir konuydu.
Umarım sesimiz duyulur.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum