Reklam Alanı

BORÇLUNUN ET YEMESİ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Muhterem Kardeşlerim… Farza önem vermeyip hep nafilelerle meşgul olan din cahillerinin, “Kaza borcu olan, nafile namaz kılmasın” demesi, “Kasaba borcu olan et yemesin” demesi gibi yanlış bir sözdür. Böyle konuşmak uygun değildir. Efendim; Bu söz, Hadis-i Şeriflere ve fıkhî hükümlere zıttır. Hoca denilen kimsenin çok cahil ve fıkıh ilminden habersiz olduğu anlaşılıyor. Çünkü namazı fevt etmekle, terk etmenin hükmünün ayrı olduğunu bilmiyor. Hadis-i Şerifde buyuruldu ki: “Allah'ın, kullara borç olarak yüklediği dört şeyden biri farz namazdır.” [Beyhekî] Faite bile olsa, faite varken de, kaza kılmak caizdir. Terk edilmişse, o zaman farzı daha geciktirmek asla caiz olmaz. “Kaza borcu olan, nafile namaz kılmasın” demek, “Kasaba borcu olan et yemesin” demek gibi yanlış bir sözdür denmekle, Resulullah yalanlandığı gibi, İslam Âlimleriyle de alay edilmiş oluyor. Böyle bir sözü, dinini bilen hiçbir Müslüman söyleyemez. Kasaba borcu olan et veya muz gibi lüks gıdalar yerse ne olur? Bu da, ayrı bir fıkhî hükümdür. Zamane hocaları bunları bilemiyorlar. Bilemedikleri için de, Resulullah'ın sözlerini tekzip edecek kadar saçmalıyorlar. Bu konuda dinimizin hükmü nedir? Namaz, oruç gibi Allah borcu önemli olduğu gibi, kul borcu da, çok önemlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: “Borcunu ödemeyen, Cennete giremez.” [Nesai] Kasaba borcu varken, borcunu ödemeyip et veya pahalı gıdalar yiyen birinci Hadis-i Şerife göre, zulüm işlemiş olur, zulüm ise haramdır. İkinci Hadis-i Şerife göre ise borcunu ödemedikçe Cennete giremez. Görüldüğü gibi, kasaba borcunu vermeyip et yiyen kimse zulmetmiş, Cennete giremez hâle gelmiş olur. Önce borcunu ödemesi lazımdır. Kul borcunu hafife almak da, çok tehlikelidir. Kul borcu ödenmedikçe Cennete girilmez. Bunun için, kasaba, manava borcu varken, lüks gıdalar yemek ve lüks eşya kullanmak caiz olmaz. Demek ki, kasaba, bakkala borcu olan pastırma yiyemediği gibi, yağlı veya sirkeli yemek de yiyemiyor. Yerse ne olur? Buralara olan borcu ödenmiş olmaz. Bunun gibi, kazası varken nafile kılanın da, kazaları ödenmiş olmaz. Borçları varken, onları ödemeden gereksiz pahalı şeyler alıp borçlanmak akıl kârı mıdır? İmam-ı Rabbani hazretlerinin bildirdiği gibi, şeytan, zamane hocalarına, nafile namazları, farzlara tercih ettiriyor, kaza kıldırtmayıp nafileyi teşvik ettiriyor. Bu hüküm, sadece zekât ve farz namaz borcu için değil, bütün farzlar için geçerlidir. Farz borçları varken, nafile namaz kılınmadığı gibi, zekât borcu varken nafile sadaka da verilmez. Farz olan Ramazan orucu da böyledir. Hak borcu gibi, kul borcunun önemini bildiren Hadis-i Şeriflerden bazıları şöyledir: “Allah’a yemin ederim ki, bir kimse, Allah yolunda şehit edildikten sonra diriltilse, sonra yine şehit edilip yine diriltilse ve üçüncü defa da, borç olduğu hâlde, yine şehit edilse, borcunu ödeyinceye kadar Cennete giremez.” [Nesai] (Üç kere şehit olsa da, yine kul borcu affolmuyor.) “Büyük günahların en büyüğü, karşılık bırakmadan borçlu ölmektir.” [Buhârî] (Borçlu ölüp büyük günaha girmemek için, kasaba olan borcu ödemeli, borç bitinceye kadar da et yememeli.) “Âhirette borçlunun sevabından alınıp alacaklıya verilir. Eğer sevabı yoksa, alacaklının günahları borçluya yüklenir.” [Hâkim, Taberanî] (Borçlu ölmenin ne kadar tehlikeli olduğu bu Hadis-i Şerifte de bildiriliyor.) Borçlu ölmek küfür değildir. Çok büyük günah ki, Resulullah Efendimiz, borçlunun cenaze namazını kılmıyor. Asr-ı Saadette olduğu gibi, daha sonra gelen Müslümanların da namaz borçları yoktu. Namaz asla terk edilmezdi. Bir özürle kaçırılırsa ilk fırsatta kaza edilirdi. Bir vakit namazı özürsüz kazaya bırakmak, Ekber-i Kebairdir yani çok büyük günahtır. Hattâ “Namazı özürsüz terk eden kâfir olur” diyen âlimler de vardır. Yani namaz borcu, çok önemlidir. Sünnetle, nafileyle meşgul olup kazasını mazeretsiz tehir etmek büyük günahtır. Teheccüd, kuşluk, tesbih namazını kılmayanlar için, hiçbir ceza bildirilmemiştir. Farz borcu varken nafilelerle meşgul olana, İslam Âlimlerinin ahmak dediği yukarıda bildirilmişti. Sadece Hanefî mezhebinde değil, diğer üç hak mezhepte de, kazası olan nafilelerle meşgul olamaz. (El-fıkh-ü alel-mezahib-il-erbea) Allahu Teâlâ cümlemizi din cahillerine uymaktan muhafaza eylesin. (Amin)
BORÇLUNUN ET YEMESİ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.