Sofilik; saf, duru,takvave marifet ehli olan müminlerin zirve makamı! Fıkh-ı zahir ile fıkh-ıBatın’ın adap ve usulleriyle amel edip, tezkiye-i nefisten sonra; seyr-u sülukedebilmenin kısaca adıdır Sofilik! Şah-ı Nakşibendi Muhammed Bahaeddin (k.s):“Şeriat-ı garra muhkem bir binadır, ger o binanın bir tuğlası dahi düşerse;müritlerimin bütün virtleri düşer ve Cihad farz-ı ayn olur, diye bir inceliğeişaret etmiştir… Bu kısa girizgâhı; yazının başlığını gören kardeşlerimizin,hemen ön yargıya kapılmadan,yazı başlığından genelleme yapmadığımızı bilsinleristedik! Bilinsin ki; hakiki Sofilik ile Klavye sofiliği denilen suni sofiliğinaynı olmadığı anlaşılmış olsun!...Ve bu yazının tümüokunduktan sonra; Hakiki Sofilikle ilgili hiçbir art niyetin olmadığı zatenanlaşılacaktır…
Şimdigelelim asıl konumuza… Günümüzde, akıllı telefon denilen cihazın;birçok insanınakılları üzerinde büyük tahribatlara yol açtığını hiç kimse inkâr edemez.Sosyal medya denilensanal dünyada; herkes istediği yöne at koşturabilmekte, herşey konuşulabilmekte ve en mahrem olan şeyler bile utanılmadanpaylaşılabilmektedir… Çok yazık, bir nesil yozlaşmakta, özünden koparılmakistenmekte ve yaratılış gerçeğine yabancılaştırılmaya sürüklenmektedir… Bu dahatırdan çıkarılmaması gereken bir hatırlatma olsun istedik!...
Şimdibu Klavye Sofiliği de nereden çıktı diye, mutlaka merak etmişsinizdir. İzahedeyim: “Gazetemizin genel yayın yönetmeni, Sayın Mustafa Arısüt kardeşimizi,birileri Cuma ve kandil mesajlarıyla sürekli bir şekilde, bezdirmiş olmalılarki; Mustafa dayanamayıp, bunu sosyal medya hesabından paylaşıp; yav mesajgöndermeniz beni dindar yapmaz, istemiyorum,diye dert yanması; böyle bir konudaaçıklamanın lüzumlu olduğu kanaati hâsıl oldu…
Şimdiişin espri yönü bu olsa da, hakikatine dair birkaç kelam etmek gerekir! KlavyeSofiliği demek; akıllı telefon denilen cihazın, hemen her insanda olmasıhasebiyle, birçok konuda insanın işini kolaylaştırdığı gibi; olumsuz yönde deinsanların hayatına etki yaptığı bir gerçek. Muhteremler! Telefonunuzun dokunmatik klavyesinden, aynı mesajıonlarca kişiye göndermenizin uygun olup olmadığını, yararlı mı zararlı mıolacağını, önceiyice düşünün,göndereceğiniz mesajda şayet ihlas ve samimiyetzahir olduğuna kanaat getirdiyseniz; gönderin, yoksa göndermeyin. Şayetgönderdiğiniz mesaj; nabza şerbet, sadra şifa olmayacak, ihlas ve samimiyettenuzaksa; lütfen göndermeyin, sevip saydığınız dost ve kardeşlerinizi bizzatarayıp seslerini duyun ve hayır duasını alın ki; manevi bağınız kopmasın!
Gönül koymayın amma! Bir İslam Âliminindeyimiyle: “Siz köyün çobanına, doktorun diliyle hitap ederseniz; çobanadavanızı anlatamayacağız gibi, onu kazanma şansınızı da kaybedersiniz… Yani,dostlarınızın gönül dünyasına hitap edin ki; dostlarınız da gönüllerinde sizeyer açabilsinler… Onun için, Klavyenin dokunmatik suratına dokunmadan önce;insanların kalplerine dokunmasanatını öğrenmemizlazım diye düşünüyorum!...Unutmayalımki, şayet bir yetim, başının okşanmasını özlemiş ve sıcak bir ilgiye hasretkalmışsa; bizim klavye sofiliği yapıp, yüzlerce insana aynı anda, kes kopyalagönder marifetini sergilememizin; inanın ki, ihlastanuzak olduğu gibi hiçbirkıymeti harbiyesi de olmayacaktır… Bilmek gerek ki, bu tür şeyler, insanlarınyanında kabul görmüyorsa; varın ötesini hesap edin!
Erenler!Biz âcizane dahi, birçok mesajacevap vermediğimiz gibi; toplu mesaj gönderme anlayışına da sıcakbakmayanlardanız! Şayet ihtiyaç hâsıl olursa, kesinlikle dostlarımıza kopyamesajgöndermeyiz… Ya bizzat arar hal hatırlarını sorarız dostlarımızın, ya da;kendimiz birkaç kelam yazar öylece göndeririz ki; gönderdiğimiz mesajın adedibir, adresi bir yer olsun… Yani, aynı mesajı onlarca kişiye göndermeyiz,göndermeyiniz. Zira böyle bir uygulamadan, karşı tarafın ciddi manada meşgul verahatsız olacağı biliniyorsa; kesinlikle bunu yapmayınız ve kendinizi kontrolaltına almasına alıştırınız… Başkalarını, delil ve Burhan ‘sız olarak; asla vekata taklit etmeyiniz…
Evet,diğer sorunda; sosyal medyanın sanal dünyasında, birçok insanın birbirlerininsöylemlerini taklit ettikleri ayrıca vakası! Taklit ettikleri birçok sözün vemeselenin, inanç boyutunun olduğunu çoğu kimse ya bilmemekte, ya da “Heves şirindir gözünde insanın/ Ohevesbazen kebair’ e götürmekte inanın”!… Şöyle ki:Değerli gönül dostları: “Siz siz olun, gönül dünyanızın temizsayfalarında, isimlerini yazmış olduğunuz gönül dostlarınızı; klavyemesajlarıyla değil, bizzat arada bir arayıp aranızdaki manevi bağı güçlendirin…Unutmayalım ki, “Gözden göze giden sevgiile muhabbet/ İhlasa sarıl, Klavyenin tuşlarına ne hacet!”(N.Y) Selam vedua ile.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum