Reklam Alanı

CUMA NAMAZI VE CAMİLERDE PARA TOPLAMA

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Konuya hemen girelim: “Camilere tayin olunan imamlar, şayet devlet memurlarının tabi oldukları mevzuat gereği,devlet memurları olarak atanıyorlarsa; bu, camilerin de kamu kurumları olduğu anlamına geldiğini göstermesi lazım değil mi?.Eğer,böyle bir durum söz konusu ise, devletin diğer kurumlarındaki Elektrik tüketim bedelleri ve diğer gider masrafları devlet tarafından ödendiğine göre; camilerin elektrik ücretleri neden cami cemaatlerinden toplanıp tahsil edilmektedir? Başka bir insana bir şey vermek herkes için kolay olmasa da, başkasından bir şey talep etmenin ne kadar ağır bir şey olduğu herkesin bildiğine kaniyim. Devletin kamu kurumlarında, mesai saatlerinde yaz kış çalışan klima ve diğer aydınlatmalar; şayet vatandaşa hizmet verildiğinden dolayı masraflarını devletin ödediği söyleniyorsa; peki, cami cemaatleri olan insanlarda vatandaş değil mi? Unutulmamalıdır ki, Cuma günleri hutbeden sonra, İmamların; cemaatten ya Müftülükler adına, ya da camilerinin elektrik ve diğer ihtiyaçları için yardım talep etmeleri, onların ne kadar zoruna gittiğini öğrenmek isteyenlerin, İmamların o andaki yüz ifadelerine bakmaları bile yeterli olacaktır. Şimdi bilebildiğimiz kadarıyla Müftülüklerin kamu malı veya binaları statüsüne tabi, ama camilerin ibadethane olarak tanımladıklarıdır. Olaya insani ve vicdani penceresinden baktığımızda, çelişki ve uyumsuzlukların olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Şöyle ki; Cami ve görevlisi olan İmamlar Müftülüklere bağlı olduklarına ve Müftülükkurumlarının ise kamu malı kapsamına girdiklerine göre; neden Camilere sadece ibadethane deyip geçiştirilmekte ve masrafları tabir caizse İmamların omuzlarına yüklenmektedir acaba?. Şayet, Camiler kamu malı değillerse; neden devletoralara İmam atamakta, eğer kamu malı iseler giderleri neden devlet tarafından karşılanmamaktadır? Türkiye deki tüm Müftülüklerin, hem aydınlatma hem de ısıtma soğutma sistemlerinin elektrik tüketimlerinin, devlet tarafından karşılandığı bilinmektedir. Hal böyle olunca, Camileri salt ibadethane statüsüne tabi kılmakla; giderlerini İmamların omuzlarına yüklemek, hem imamlık makamı, hem de İmamlar para istedikleri insanlara karşı mahcup ve küçük düşürülmektedirler… İlgili makamların bunu yeniden gözden geçirip, Camileri tekrar kamu kuruluşları statüsüne tabi kılmak için gerekli adımları atmalarını temenni etmekteyiz. Daha önceleri de böyle miydi acaba deyip, küçük bir araştırma yaptık. Ve karşımıza, Ersen Atar’ ın; 03.05.2013 Cuma günkü, Camiler kamu malı mıdır değil midir ile ilgili makalesi çıktı. Bizde bu bilgileri, hatırlatma sadedinde özet olarak birkaç yerinden şu bilgileri özetleyip sizinle paylaşmak istedik. Evet, söz konusu makalesinde Ersan Atar: “ 7 Yıl (O günü tarihini baz alarak) önce Sakarya’daki Şeker Camisine giren hırsız hakkında TCK, Türk ceza Kanunu’nun ibadethanelere zarar verme suçunu düzenleyen 153’nci maddesi yerine, “Kamu malına zarar vermeyi” içeren 152’nci maddesinden dava açıldı. Sakarya 1’nci Asliye Ceza mahkemesi sanık “A.C” ye kamu malına zarar vermekten” 1 yıl hapis vermişti. Devamında 2007 ve 2009 yıllarında, meydana gelen benzer hadiselerin failleri; aynı maddeden ceza alırlar. Daha sonraları, üç dosya şeklinde Yargıtay 9’ncu ceza dairesine gelen davaları; Daire üç yerel mahkemenin kararlarını bozar ve 9’ncu Ceza Dairesi, Camilerin (bundan böyle) kamu malı değil; ibadethane oldukları yönünde kanaatini beyan eder. Evet, mesele kısaca böyle olsa da; hem hukukçu olmamamız, hem de ilgili kanun ve maddeleribilmediğimizden dolayı sadece bu gibi bilgilerle yetinmekteyiz şimdilik. İşin hukuki boyutunu bilen hukukçuların; bu işin üzerine eğileceklerini temenni ederiz. Şanlıurfa olmak üzere, memleketin tüm camilerinin hukuki statüsü böyle olsa gerek. Ne ki, bu gün Özellikle Şehrimizin bazı büyük Camilerinin (mesela Eyyub peygamber, eski Sanayii ve Mevlidi Halil Dergâh camileri) kendi dernekleri olduğu ve bu derneklere üye olup aidat ödeyenlerin olması, giderler konusunda zorluk çekmedikleri bilinmektedir… Ancak kenar mahallelerdeki camilerin böyle bir şansları olmadığı gibi, Cuma hutbelerinden sonra İmamların minberden inmeden önce yaptığı; “Camiye yardım” duyurusu neticesinde toplanan paralardan gayri her hangi bir gelirleri yoktur. Dikkatlerimizden kaçmayan diğer bir husus ise; seçime yaklaştığımız şu günlerde, başta muhtar adayları olmak üzere, il ve ilçe belediye başka adaylarının vaat ettikleri projeleri arasında; Cami ve diğer hayır kurumlarıyla ilgili hiçbir düşünce ve paylaşımlarının olmaması, hem üzücühem de onlar açısından zafiyet olarak algılanmaktadır. Müslüman bir memlekette, vazifeye talip olan insanların; halka sadece top sahaları, parklar, yüzme havuzları, (elbette ki bunlarda lazım) vs. gibi bu dünyaya endeksli vaatlerde bulunup;toplumun manevi yönünü inşa eden, başta cami ve kuran kursları gibi yerlerden hiç bahsetmemeleri, vazifeye talip olanların İslami hassasiyetler konusundane kadar irtifa kaybettiklerini göstermektedir. Şimdi asıl mesele ve talebimiz şudur: “Başta Valilikler olmak üzere, Belediyeler ve mahalle Muhtarlarının, Camilerde para toplanmaması, camilerin de diğer kamu kuruluşlarındaolduğu gibi giderlerinin devlet tarafından ödenmesi için; bu konuyu yeniden gündeme taşımaları ve hata gerekirse Cumhurbaşkanlığına kadar götürmelerini istirham etmekteyiz. Lütfen, Kâ’be’nin birer şubeleri mesabesinden olan Camilerimizi;para toplama yeri olmaktan kurtarın!...Ve onlara, hak ettikleri ihtimam ve kıymeti vermeye gayret edin... Selam ve dua ile. 14 Şubat 2019.
CUMA NAMAZI VE CAMİLERDE PARA TOPLAMA
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.