Ramazan insanın kendi içine çekilmesidir. Kendini keşfetme, belki bir muhasebe yapma ve bir var oluş imkanıdır. Ramazan başka bir hal, başka bir zaman, başka bir mekan ve elbette başka, bambaşka bir insan imkanıdır. Her şeyi ile farklıdır Ramazan, o yüzden okumaların da Ramazana has, Ramazanın ruhuna uygun olması gerekiyor sanki. Sözü daha fazla uzatmadan, Ramazan okumalarımdan yapmış olduğum alıntılara bırakalım.
“Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: benim sermayem, yalnız ömrümdür. Başka bir şeyim yoktur. Nefesler sayılıdır ve azalmaktadır. O halde nefeslerini iyi değerlendir…
Lüzumsuz lâftan sakın…
Bir şeyin neticesini iyice düşünüp hesaba katmadan yapmakta acele etme…
Başkasını kınayan ve hep kusur söyleyen adamın dostu olmaz…
Belâ gelip ikbalden düştüğünde dostluk yüzünü gösteren kardeşi hakiki kardeş ve dost bil ve dostluğunu korumaya çalış. Saadet günlerindeki dosta pek güvenme. Sıkıntılı günlerinde dostluk bağını uzatmıyorsa, onu düşmanların düşmanı bil…
(Îmam Gazali; Ey Oğul)
****
"Şunu unutma: İnsan bir yolcudur ve bu yolculuğun üç menzili vardır. İlk durak anne karnı; orta durak dünya; son durak kabirdir. İnsan orta durakta bir şeyler elde eder.
Orta durakta beklerken (bir durakta beklemekte olduğunu unutarak) kendini elde ettiği şeylerin emanetçisi olarak değil de sahibi olarak gören insan, iste o insan ahmaktır…
(Fatih İbiş; İlim Yolunda, Taşköprülüzâde)
****
"Her şey senin için yaratıldı ama dikkat et sen her şey değilsin...
Yeterli sayıyorsun kendini kendine.
Oysa hiç yeterli değilsin.
Muhtaçsın, ihtiyaçsız değilsin.
Her şey senin emrinde doğru, ama âmirliğe kalkışma.
Bil ki kalıcı değil geçicisin, sahip değil misafirsin. Sabit değil iğretisin.
Her ne ki var sende, ödünçtür, senin sanma. Şımarma.
Yarı kısmın topraktır. Toprağı horlama.
Dünyadan, yerine koyduğundan daha fazlasını alma. Onun dengesini bozma. Uyumuna musallat olma..."
(Nazan Bekiroğlu; La: Sonsuzluk Hecesi)
****
"Düşüncem; günün birinde -ki bu uzak bir gelecek olmayabilir de- hepimizin yiyecek ekmeği ve işi olacak, belki az çalışıp çok mal sahibi olacağız; ama tüm bunlar bir yana belki halâ mutsuz ve tatminsiz kalmaya devam edeceğiz. İnsanlarla ve insanlar için ortaklaşa ve birlikte yaşamaya dini gerçeği bir kenara atıp unutmuş olmamız nedeniyle sadece kendimiz için yaşayıp sadece kendimizle meşgul olduğumuzdan, biz istesek de istemesek de yavaş yavaş yavaş yalnız yaşayıp öleceğimiz, heyecanın yerini can sıkıntısı ve hissizlik, tefekkür ve duanın yerini ise hayat ve ölümün anlamsızlığına lanet okumanın alacağı bir umursamazlık dünyası yaratıyoruz..."
(Aliya İzzetbegoviç; İslami Yeniden Doğuşun Meseleleri)
****
Menfaatler hırslarımızın zehirli yemişleridir. Her biri ayaklarımıza vurulan birer zincirdir. Onlarla Allah'a gidilemez. İnsan için gerçek esirlik her taraftan gelen, her çeşit menfaatlere bağlanmaktır. Hangi endişe ile ve hangi yüksek gayenin hayaliyle bezenmiş olursa olsun, menfaatla dostluk kuran, gece gündüz ibadet de yapsa, Allah'a dost olamaz. Bunda dini yükseltme veya cemaatı kurtarma gayesini kalkan olarak kullananlar en büyük riyakarlardır; onlar en büyük günahkârlardır.
(Nurettin Topçu; İslam ve İnsan, Mevlana ve Tasavvuf)
****
"Ev imgesi evvelemirde Kâbe'yi, Allah'ın evini ve Peygamberimizin Hane-i Saadetini çağrıştırır;
sonra bu iki evin simgesel bir izdüşümü olarak 'evlerimizi. Yani haremlerimiz: bizi kötülüklerden, pisliklerden koruyan; gelip geçici bir mekan olan dünyada, kurduğumuz, inşa ettiğimiz barınaklarımız, 'dünyalarımız'; içinde hayatlarımızı idame ettirdiğimiz, yeni hayatlar için temiz ve pak tutmaya çalıştığımız haremlerimiz. Dahası hafızamızı, hayallerimizi yaşatıp yeşerttiğimiz bir mikro kozmos; içinde olduğumuzda evrenin de içinde yer aldığımızı hissettiğimiz mekan. Ancak orada var kaldığımız ve ancak orada kendimizi çoğalttığımız, korunmuş ve kollanmış dünyamız..."
(Cemal Şakar; Yazının Gizledikleri)
****
"Manevi gerçekçilik"
Biz sadece gerçekle yaşamıyoruz; mananın, görünen arkasını da arıyoruz...
Tıpkı bize yaşamamız önerilen hayat gibi...
Dünyadan elimizi eteğimizi çekip sadece maneviyatı yaşamak değil, maneviyatı gündelik hayatın içine yerleştirerek yaşamak. Bütünsel bir şekilde, iyilik ve kötülükle bir arada, her an sınanarak ve idrakla, şuurla yaşamak. Film yapmak da aynı yaşantının bir parçası benim için, o sebeple bunları
ayıramıyorum birbirinden...”
(Semih Kaplanoğlu; Yusuf'un Rüyası)
****
"Bir adam geldi. Adını söylemedi; tahtaya yazdı.
Sorular sordu. Kısa sorulardı... Açık cevaplar veremedik.
Tahtaya önce bir nokta koydu, bize dönüp: “Bu nedir?” dedi. Herkes bir şeyler söyledi.
Ben: “Bakışa göre değişir.” dedim. Bunun üzerine her birimiz ayrı ayrı söyledik noktanın ne olabileceğini.
O ise “tahtanın güneş sistemi olduğunu düşünürsek, noktanın da Dünya olabileceğini” söylediğinde küçüklük bile bize çok büyük geldi..."
(Zeki Bulduk; Göçtü Kervan Kaldık Dağlar Başında)
****
"İbn Bacce'nin dediği gibi "bozuk devletin ahalisinin görüş ayrılıkları, birbirleriyle sağlıklı diyalogların olmaması, birbirlerine ters hareket etmelerine, dolayısıyla da çatışmalarına yol açar."
Bu gibi durumlarda ve zamanlarda taraf olmak ve inatlaşmak kişiyi delalete düşürebilir, yanlışı doğru gibi gösterebilir. Kavramları tersyüz ettirebilir, artık şeytan ve melek her iki tarafın nezdinde yer değiştirmiş olarak sunulur. Bu "tarafgirlik" den uzak durmak aslında bizatihi politik bir tutum olup çatışan tarafların dışında 3. Yol'un her daim mümkün olduğunu söylemek ve seçenekleri arttırmaktır..."
(Tedbîru'l-Mütevahhid, İbn Bacce; Bireysel Yönetim Okumaları; Mevlüt Uyanık-Aygün Akyol)
********
“Ey insanlar! Siz hepiniz Allah’a muhtaçsınız. Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ancak Allah’tır. “ (Kur’an-ı Kerim)
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum