Cuma namazını bahçede kendi seccademiz üzerine kılmaya devam. Her birimiz arasında yaklaşık bir metre sosyal mesafe vardı. Safları sıklaştırmak önceleri sevaptı şimdi ise günah ve yasak. Ağzımızda maske. Maske ile gezmeye ve hele namaz kılmaya mecbur olmak anlatılamaz bir işkence. Korona bitmedi, Urfa’da katlanarak devam ediyor. Yasakların kalkması hastalığın bittiği anlamına gelmiyor. Çoğunluk için azınlığın feda edilmesi tarihin ezeli kanunlarından. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir mantığı, devletin mantığı.
Her Cuma aynı hareketler, sözler, dualar, ritüeller. Ama nedense gerçek hayatta değişen hiçbir şey yok. Borçlu olanlar borçlu olmaya devam ediyor, hastalık acısı çekenler hastalık acısı çekmeye devam ediyor, güçlüler zayıfları ezmeye devam ediyor. Sosyal hayata ve gerçeklere bakınca yapılan onca dua bu dünyada kabul olmuyor gibi. Hutbe okunurken düşündüm, bin yıllardır milyonlarca insanın elleri semaya kalkıyor. Her biri ayrı bir istek için dua ediyor. Bazılarının isteğinin kabul olması bazılarının isteğinin kabul olmamasına bağlı.
Duanın kabul olması ne demek acaba? Biri Allah’tan bir şeyin olmasını istiyor diğeri aynı şeyin olmamasını. Onun için filozofun biri haklı olarak tanrının yerinde olmak istemezdim çünkü kaçan tavşan da ondan yardım istiyor onu kovalayan tazı da diyordu. Her an bizi gören, gözeten, yöneten, yapan, ayakta tutan, besleyen, hem uzakların uzağında hem yakınların yakınında; hem her yerde hem hiçbir yerde bir tanrı tasavvuru çok tuhaf geliyor insana. İsterse bir anda bütün evreni yok edebiliyor, isterse tekrar var edebiliyor. Misli, misali, benzeri, dengi olmadığından ezelden beri yalnız ve tek başına.
Başı yok sonu yok, ezeli ve ebedi. Cisim değil, madde değil, araz değil, cevher değil, akla ne gelirse o değil, onun ötesinde ve üstünde. Hiçbir şey ona muhtaç olmadığı halde herkes ve her şey ona muhtaç. Hem sonsuz şefkat sahibi hem sonsuz azap sahibi. Hem sonsuz azabı var hem sonsuz merhameti var. Bu kadar zıtlığı mahiyetinde barındıran ve kendi mahiyetinin maliki kişi-zat bir tanrı. İnsan gibi seviniyor, kızıyor, öfkeleniyor, taraf tutuyor, beddua ediyor. Biliyorum, teoloji bir şekilde bütün bunları te’vil ediyor. Ama işin tuhaflığı bütün tuhaflığı ile ortada durmaya devam ediyor.
Reklam Alanı
Diğer Yazıları
- BİR ÖLÜM HABERİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ 23 Eki 2024, 09:25
- DERİNLİK, DELİLİK, DİLENCİLİK 16 Eki 2024, 09:51
- ŞAHİN DOĞAN'IN 'BİLMEK AZAPTIR' KİTABI VE ASRIN RUHU 09 Eki 2024, 09:17
- EYLÜL VİCDAN VE DOĞA 02 Eki 2024, 09:21
- İDAM CEZASI ÜZERİNE 25 Eyl 2024, 09:19
- ZALİMLERİ SEVİYORUZ ÇÜNKÜ... 18 Eyl 2024, 11:56
- ABESLER DÜNYASI 11 Eyl 2024, 09:32
- İSLAM VE MODERNLİK 04 Eyl 2024, 09:38
- SICAKLAR, ELEŞTİRİ VE SANAT 28 Ağu 2024, 09:29
- URFALILAR VE KÜLTÜR 21 Ağu 2024, 09:39
- BATILILAŞMA, MEVLANA, MOĞOL VE İHANET 14 Ağu 2024, 09:47
- HZ. İSA ÖLDÜ VE GERİ GELMEYECEK 31 Tem 2024, 10:28
- KENDİLERİ İLE SAVAŞANLAR 24 Tem 2024, 09:29
- İBRAHİM TATLISES Mİ, AHMET ARSLAN MI? 17 Tem 2024, 09:43
- AGNOSTİSİZM VE İLAHİ TRAJEDYA 10 Tem 2024, 09:58
- DUA İÇİNDE BEDDUA 03 Tem 2024, 09:43
- BAYRAM, DAİMOND TEMA VE HZ. AİŞE'NİN YAŞI 26 Haz 2024, 09:15
- TARKOVSKİ, BERGMAN VE BİR TARTIŞMA 12 Haz 2024, 10:38
- MECBURİYET VE HAYAT 05 Haz 2024, 09:42
- YÜKSELİŞ DEĞİL, DÜŞÜŞ 29 May 2024, 11:38
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum