Reklam Alanı

CAMİ VE ÇOCUK

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Çocukların namaz eğitimi anne ve babaların sorumluluğuna verilmiş önemli bir eğitimdir. Anne ve babanın aile içinde namaza karşı ciddiyet ve titizlik göstermeleri ve bizzat kendilerinin bunu yaşayarak göstermeleri gerekir. Ailede namaza büyük önem verildiğini gören çocuklar, herhangi bir öğüt veya uyarı olmaksızın kendiliğinden namazın ciddiyetini kavrarlar ve namazsız bir hayatın olmayacağını anlarlar. Yani namazın önemini gösteren en büyük öğüt, anne ve babanın bizzat namaza düşkün olmaları ve ne kadar önemli bir ibadet olduğunu yaşayarak göstermeleridir. Yoksa namaz için nasihat etmek, azarlamak, öfkelenmek, korku vermek ve küçük yaşlarda camiye götürmek hiç bir fayda sağlamaz, hatta ileriki yaşlarda namazdan, dinden uzaklaşmalarına sebep olur. Namaz hasta, yaşlı güçsüz ayırımı yapılmadan akil baliğ her müslümana farz kılınan en önemli ibadettir. Bu nedenle dini ayakta tutan direği kabul edilmiştir. Böylesine ciddi ibadeti, yedi yaşından önce oyun çağındaki çocuklar kavrayamaz. Hz. Peygamber (ASV)’ın bildirdiğine göre namazı öğretmeye başlama yaşı yedidir. (Tirmizi, Salat, 182, Hadis no: 407) Bu yaştan önce anne ve babasını namaz kılarken görmesi, istediğinde onları taklit etmesi yeterlidir. Onun için yedi yaşından önce çocuğun camiye götürülmesi de namaz eğitimi açısından uygun değildir. Bu yaşlar, çocukların oyun çağıdır, bütün ilgileri oyuna yöneliktir. Büyüklerin meclislerinde yahut ciddi eylemlerde sıkılırlar, bu sıkıcılık devam ettirilirse çocuğun psikolojisini olumsuz olarak etkileyebilir. Elbette bir babanın çocuğunu beraberinde camiye götürmesi namazı ve camiyi sevdirmek isteğinden kaynaklanır. Bundan daha güzel bir niyet olamaz. Ancak bu güzel ve kutsi niyet, yedi yaşından itibaren amacına ulaşabilir, bu yaştan önce gerçekleşme şansı yoktur. Nasıl ki çocuğun gelişimine bağlı olarak yaşlara göre alması gereken gıdalar farklılaştığı gibi, ruhun alması gereken manevi gıdalar hükmündeki dini mahiyetler de yaşlara göre değişir. Yeni doğan bebek anne sütünden başka gıda alamaz, dişleri çıktıktan sonra yavaş yavaş diğer gıdaları almaya başlar. Lahmacun ve çiğköfte gibi acılı gıdaları yiyebilmesi için belli bir yaşa, bamya türü yemekleri zevkle yiyebilmesi için en az 30 yaşına gelmesi gerekir. Büyükler çocuklara kendi sevdikleri yemekleri dayatamaz, çünkü büyüklerin zevk ve lezzet anlayışı ile çocukların, gençlerin zevk ve lezzet anlayışı çok farklıdır. Aynı durum, ruhun gelişim ve tekâmülünü sağlayan ibadetler ve diğer dini sorumluluklar için de geçerlidir. Kavranması ve ciddiyetinin anlaşılması ancak belli bir süreç içinde gerçekleşir. İnsan vücudu zamanla ve yaşlara göre geliştiği gibi, kendisine verilen manevi yetenekler de bununla orantılı olarak gelişim gösterir. “Algı” denilen anlama mekanizması, yine zamana bağlı olarak açılır ve gelişir. Doğduğunda ağlamaktan başka bir şey bilmeyen çocuk, zaman içinde basitten zora doğru tedrici bir öğrenime tabidir. Duyu organlarının penceresinden algılayabildiklerini öğrenir. Çocuğun birçok davranışları çevresindekileri taklitten ibarettir. Anlamlarını ve nedenlerini öğrenmesi yine zamanla olur. Duyu organlarıyla algılanamayan manevi bilgi ve kavramlar için de belli bir yaşın beklenmesi gerekmektedir. Kâinatı “6 gün” tabir ettiği 6 devirde yaratan ve bu süreçte insan yaşayışına uygun duruma getiren Allah, küçük kâinat olan insanı da “6 yaş” sürecinden geçirerek sorumluluklarını kavramaya başladığı duruma getirir. Camide cemaatle namaza götürülen ve henüz bu ciddi ibadeti kavramaktan aciz olan oyun çocuğu, camide olan biteni hep oyun nazarıyla görür. “Bu amcalar toplanmış ne güzel oynuyorlar” diye düşünür. Caminin adabına aykırı davranışlarıyla namaz kılanlarının huşuunu bozması da ayrı bir sorundur. Peygamber (ASV) bu duruma şu hadisiyle dikkat çekmiştir: “Küçük çocuklarınızı, delilerinizi, satın almanızı, satışınızı, münakaşalarınızı, seslerinizi yükseltmeyi, had cezalarınızın infazını mescitlerinizden uzak tutun. Mescitlerinizin kapılarının yakınında abdest alma yerlerini ittihaz ediniz. Ve Cuma günlerinde mescitlerinizi buhurla tütsüleyiniz.” (İbnMâce, Mesâcid, 5, Hadis no: 750)
CAMİ VE ÇOCUK
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.