Yoktan da, vardan da önce ne vardı?
Yoktan da, vardan da önce NE vardı!
O ki Neden ve nasıl olduğunu
Ne-den ve ne-asıl olduğunu-
neden sonra yani ancak kendinden geçip
yine kendine yeni kendine geldikten sonra
öğrene- bilmiştir."
(Özkan Gözel; Hızır İle Musa)
Yazı başlığımızı soru cümlesi olarak okumuş olabilirsiniz, ya da soru işaretini görmediğiniz için, en basit bir dilbilgisi kuralını ihlal etmiş olduğumuzu düşünerek yazıyı okumaya değer görmeyebilirsiniz de. Ama yazılarımızı takip edenler kelimelere ve kavramlara yaklaşım tarzımızı bileceklerdir. Kavram; kavi bir şekilde kavrayabildiğimizdir. Kavi yani sağlam bir şekilde kavranmayan, bizimle bağı olmayan, bağlamı olmayan, bizim sıcaklığını hissetmediğimiz, sıcaklığı ile aynı iklimi yaşayamadığımız, bizi tutmayan kelimelerin, bizi tutmasının ya da bizim o kelime ve kavramlara tutunabilmemizin imkânının olmadığını tekrardan ifade ederek yazımıza dönelim.
Çözüm nedir? Yaşamın karşımızda çıkardığı olaylarda ve sorunlarda her insan teki kendine bu soruyu sorar. Sorun olarak gördüğümüz şeyi soruya konu kılarız. Esasen soru konusu kıldığımız hususları, sorun ettiğimiz, mesele edindiğimiz için sual ederiz. Bir mesele bizim için soru konusu ise sorun ettiğimiz içindir. Ve insan en temelde meselesi kadardır. Mesele ile sual kelimesinin de aynı kökten geldiğini hatırlatalım. Tam bu noktada şunu ifade edebiliriz; çözüm nedir, sorusu soru/nun ve sorun/un ne olduğunun farkında olanlar için; insanın yaşam içinde kaybolmamak için bir arayış yöntemidir. İnsan burada, bu ara/da, bu dünyada başına gelen ve gelecek olanlara katlanabilmek için bir arayışın içinde olacaktır. İnsanın bu arayışı “ne” için olacaktır. İnsan hayatın içinde “Öznenin Hakikat Kaygısı”nı taşıyacaktır. Bu kaygı bizi “ne” sorusuna götürecektir. Soru “ne”dir ama cevap da nedir. Zira her şey “ne”den çıkar ve yine “Ne”ye döner. “Ne”, “ne-reden”, “ne-reye”, “ne-asıl” ve “ne-için” sorularına verilecek yanıtlar bizi “öz/ne” kılacaktır.
Çözüm nedir? Çözüm “ne”dir. Madem insanının dünya yolculuğu bir arayıştır aslolan bu arayış için seferde olmaktır. İnsan her şeyden önce kendinin, kendilik’in “ne” olduğu bilgisinin peşinde olacaktır. “Kişinin kendisine ilişkin bilgisi, Rabbine ilişkin bilgisinden önce gelir.” Böyle diyordu İbn Arabi. Ya da Derviş Yunus’un; “bir ben var, benden içeri” ile ifade ettiği de kendine dair “ne’lik bilgisidir. İhsan Fazlıoğlu’na atıfla ifade edecek olursak Yunus’un “kend’öz” felsefesi; varlık ile konuşmanın imkânıdır. Hepsinin üstüne; “Kendini bilen Rabbini bilir.” Anlayışı da en temelde aynı kendilik bilgisinin “ne” olduğu sorusu ve cevabını verir.
Ç/öz/üm “ne”dir! Çözüm; insanın yaşam içinde karşılaştığı sorunlar karşısında özün ne olduğu, özünün ne olduğunu bilme çabasıdır. Bu Böyledir; öz’den gelmeyen çözüm sorun olmaya mahkûmdur. Her çözüm arayışı; insanın nereye varmak istediğini, ulaşmak istediklerinin ne olduğunu bilme eylemine adım atmasıyla başlar.
Çözüm kendini bilmektir. Kend’özünü bilmektir. Kendini bilmeyen hayatı anlayamayacaktır madem, her şeyden önce ve en başta kendini bilecektir. Kendinin “ne” olduğunu bilmeyen için “arayışının” varacağı yer çözüm değil, çözülmek olacaktır. Ne diyoruz, özden gelmeyen çözüm, sorunu değil insanı çözecektir. Ezcümle; soru “ne”dir; bu doğru ama anlayabilirsek çözüm de “ne”dir…
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum