Modern çağın felaketlerinden biriside, Müslümanlardan bir kısmının; dini hassasiyetlerini kaybettikleri olayıdır… Yıllar önce, namahrem ortamve mekanlarda erkeklerle bulunmaktan içtinap eden, birçok Müslüman kadının veyakadınlarla erkelerin dini hassasiyetleri; şu sıralar zaman aşımına uğramış olan asri davalar misali, inkılaba uğramışvaziyette ne yazık ki!...
Yıllar önce meydana gelmiş olan bir trafik kazasında, şöyle bir olay yaşanmıştı. Trafik kazası meydana gelince, yolcuların her biri bir tarafa savurulmuş ve can pazarı yaşanmıştı. Yoldan geçen bir araba durmuş ve arabadakiler inip, yaralıları kurtarmak için canla başla gayret göstermişlerdi. Tam da o esnada, yaralılardan bir kadının enkaz haline dönmüş olan arabanın içine sıkıştığını görürler. Ve kazazedelere yardımedenlerden biri; sıkışmış olan kadını kurtarmak için: “Bacım uzat ellerini seni oradan kurtarayım der. Sıkı durun şimdi, Dini hassasiyetini öyle bir zamanda dahi unutmayıp koruyan o Müslüman kadın ise; sen namahremimsin, sana elimi uzatsam haram olmaz mı diye cevap verince; kurtarmaya çalışan adam yerinde donup kalır?
Şimdi vuku bulmuş olan olaydan çıkaracağımız ders şudur: “Zaruratlar mahzuratları mubah kılar” genel kaidesi geçerli olmasına rağmen; o bayan kardeşimiz, kendisi için hayat memat’ ın söz konusu olduğu o hengâmede dahi, inancını unutmamışve insancının onur ve hassasiyetini korumaya çalışmıştır! Peki, günümüzde olur olmaz yer ve mekânlarda hem de yalnız başlarına üstelik yanlarında hiçbir mahremi de bulunmadan, bir kısım sözde fikir ve dava kadının; namahremerkeklerle tokalaşıp, sarılmalarını hata öpüşmelerini nasıl izah edebilirleriz? Geçenlerde, dini konularda hassasiyet sahibi olduğuna kanaat beslediğim bir arkadaşla; bir vesileyle bir araya gelirken; bizimkinin her yanına gelen kadınla tokalaştığını ve birbirlerine sarılıp öpüştüklerini görünce, önce her halde kardeşleri falandır diye hüsnü zannettim. Lakin biraz sonra,yanıldığımı ve insanların nasıl da değişime uğradıklarını görüp fark edince, tabi hem üzülerek hem de hayal kırıklığına uğramış bir şekilde oradan ayrıldım.
Neden bu hale geldik? Kime veya kimlere özenmeye çalışarak; kaybettik değer yargılarımızı, hassasiyet ve erdemlerimizi? Mahremi olmayan erkeklerle aynı masada oturup, saatlerce koyu sohbete dalan kadınlar; yaptıkları bugayri şeri hareketlerini hangi dine ve inanca göre izah etmektedirler acaba? Var mı bu tür hareketlerin, her hangi meşru bir dayanağı veya delili. Kadın enkazın altında kalmış öldü ölecek duruma gelmesine rağmen; kendisini kurtarmak için elini uzatan adama: Kardeşim sen benim namahremimsin sana elimi uzatsam haram olmaz mı diye, dini hassasiyetini koruyan bir kadın; birde hiçbir ikrahın söz konusu olmadığı günümüzdeki modern Müslüman kadınların, sözüm ona misyon sahibi olduklarını söyleyipve durup dururken, raydan çıkmış tren misali, rotalarını kaybedenler?
Hâlbuki Müslüman kadının, özenip örnek alacağı kadın; başta Hz. Meryem, Asiye, Hatice, Aişe ve Fatıma annelerimiz olması gerekirken, ne yazık ki bu gün birçok Müslüman kadının bu hassasiyetlerini zamanla kaybetmiş durumda olduklarını görüp üzülmekteyiz… Bazı insanların, bizim bu düşüncelerimizi eleştireceklerini; şimdiden duyar gibi olmaktayım. Ama olsun, şartlar ne olursa olsun; her hangi bir Müslümanın, dini hassasiyetlerini her yerde muhafaza etmeleri lazım olduğuna inananlardan olduğumuzu belirtmek isteriz. Evet, söz konusu insanların gerekçelerinin de şöyle olacağını tahmin etmekteyim: “Ya kardeşim siz hangi çağda yaşadığınızın farkındadeğilsiniz galiba, zaman değişti, iletişim ve ulaşımda insanlar çağ atladı; kadın cumbanın içine haps olacak bir kuş mudur ki, gitmek istediği her yere gidemesin gibi, mesnetsiz ve eziklik kompleksli fikirler…
Çağ mağ dedikleri, zamanın değişim rüzgârları karşısında savurulanların, İslam davası için ne gibi kazanımlar elde edeceklerini hiç düşündüler mi acaba?. On dört asır nazil olan Kur’an’ı Mübin ’in evrensel hükümleri; dünya durdukça, değişmeyecek, değiştirilemeyecektir… Haram, helal, mubah, Vacip, Münkerat, hakkaniyet, mahremiyet, Nikâh, Ahd, Ahlak ve benzeri hüküm ve kaideler; her bir Müslümanın inancında, vaz geçilmez ve geçilmez kırmızı ışıkları mesabesinde ve geçilmez olmalıdırlar… 1970’lerden 1980 ve 2000 li yıllara gelinceye kadar, Müslüman gençliğinin; dini hassasiyetlerine daha çok düşkün oldukları yıllardı. Sonrasında devam eden süreçle birlikte, büyük bir yozlaşmanın ve korunması gereken hassasiyetlerin yerini; vurdumduymazlığa, erozyona, başıboşluğa, başına buyruk hareket etmeye ve yozlaşamaya bıraktığı yıllar oldu. Modern zamanın modern insanları, çağın savurulma rüzgârları karşısında tutunamayınca; hassasiyetlerini kaybettikleri gibi, zamanın kandırmacalarına özenme potasında eriyip yok olmayamahkûm oldular adeta. Şimdi, şuurun, bilincin, erdemliğin ve dini birçok hassasiyetin kayba uğradığı bir zaman diliminden geçtiğimizi söylesek; abartmış mı olacağız acaba? İyi ve kötü yerden baksak da, hal-i hazırdaki mevcut durumun gerçeğini değiştirmeyecektir. Hassasiyetler can çekişmektedir!... Kendimiz olmamız temennisiyle. 21 Ocak 2019
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum