Yaşadığımızçağ; insanların daha çok modern hayata ve nefsi duygulara bağlandığı bir çağhaline gelmiştir. Sözde ilim ve bilim yuvaları olan, çağın mektepleri;yetişmekte olan nesilleri, istikamet ve liyakat sahibi yapmamakta ve olumsuzolarak cereyan eden birçok hadisesinin de yine bu eğitim kurumlarından tezahürettiklerine şahit olmaktayız. İstisnaları olmakla birlikte, ne yazık ki;İtikadi ve Kemal noktasında; günün eğitim ve öğretim kurumlarının kahır ekseriyetiningenel durumu bu minvaldedir!..
Hakikimanadaki ilim ve istikamet öğütleyen meclislere rağbetin azalması olduğu gündenberidir; beşeriyet, günden güne edep, irfan, hayâ ve manevi değerlerdenuzaklaşmıştır. Yıkılan bir binanın misali gibi, maneviyatını kaybedentoplumlar, hep birlikte, aynı yıkıntıların molozları altında kalmış ve aidiyetmerkezinden uzaklaşmıştır!
Kâinat’ınEfendisi (s.a.v)’nin: “Bilginlerle (Âlimlerle) oturup konuşmaktan, Hikmetehlinin sözünden ayrılmayınız. Zira ALLAH (c.c) kuru yeri yağmur suyu iledirilttiği gibi ölü (nursuz) kalbi de hikmet nuru ile diriltir.” (İbn-i Hacerel- Askalani) hadisi şerifinde; ilim meclislerinde bulunmanın ve ehl-ihikmet olan ermişlerin sözlerinin, insan ruhu üzerinde manevi anlamda ne kadarbüyük etkileri olduğunun delillerinden sadece bir tanesidir…
Yukarıdakihadisi şerif, bir veçhiyle de şu manaya gelmektedir aslında: “ALLAH (c.c)’dan tam manasıyla korkan Peygamber varisi, ---yeryüzündekivekilleri--- olan hidayet meş’alesini omuzlarında taşıyan ve milletleri dalaletve rezaletlerden kurtulmalarınavesile olan alimlerdir. Hükemadan murad ise,İslam tasavvufuna (fıkh-ı batın) aşina ve prensiplerini başta nefsinde tatbiketmiş âlimlerdir. (Gazali, A. Kadir Geylani gibi vs.) Bundan anlaşılıyorki, ilimsiz bir Abidin ibadetine, amelsiz bir âlimin de ilminegüvenilmemelidir.”
Evet,ilim meclisleri; insanı kemale erdirme; ruhunu tatmin etme ve nefsini tezkiyeetme konusunda; özellikle Müslüman gençlerin, çağın tüm olumsuz ve nefse hitapeden şehevi taarruzlardan kurtulmak için sığınacakları belki de tek yerlerdir.Tabi ki, kendilerini her ilim meclisi ilan eden yerlere itibar edilmemeli; inceeleyip sık dokuduktan sonra; insanları sadece ALLAH rızası için Tevhid inancınave ameli Salih’e teşvik eden meclislere gidilmeli ve oranın manevi feyiz veatmosferinden faydalanılmalıdır!...
Bizâcizane olarak, ne fakih, ne müfessir ne de muhaddisiz! Bizim gayemiz sadece omübarek zatların izinden gitmeye gayret etmek ve onlardan öğrendiği gerçekleri;karınca kararınca misali; insanlara bu vesileyle ulaştırmaya çalışmaktır… Birnebze de olsa, faydadan hali olmasa kendimizi bahtiyar addederiz… Tüm doğrularİslam’a, yanlış ve hatalar ise bize aittir…
Bizeverilmiş olan ömür sermayesinin hızla tükendiği şu fani dünyada, bildiğimizdoğruları bir an önce insanlara ulaştırmakla yükümlü olduğumuz sorumlulukbilinciyle; vakıf olduklarımızı insanlarla paylaşmanın ve hatırlatmanınderdindeyiz…Bu gün bildiklerimizi, yarın unutabilir, unutmasak dahi; zamanımızolmayabilir düşüncesiyle, “Din nasihattir” kavl-i şerif gereğince; hakikatleribirbirimize daima hatırlatmak durumundayız!...
YunusEmre’nin deyimiyle: “İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendinibilmesen bu nice okumaktır… Öğrendiğimiz ilimlerin ve bulunduğumuz ilimmeclislerinin; hidayetimize vesile olmasını niyaz ederiz. Vesselam!
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum