Muhterem Kardeşlerim…
Bu yazımızda namaz ile ilgili bazı konuları sizlere de hatırlatmak istiyoruz.
Efendim;
Namazlar farz, vacip ve nafile olmak üzere üçe ayrılır. Bunlardan;
1- Farz namazlar: Beş vakit namazın farzları, Cuma namazının iki rekât farzı ve cenaze namazı farz namazlardır. Cenaze namazı Farz-ı Kifayedir.
2- Vacip namazlar: Vitir namazı, bayram namazları, adak olan namaz ve başlanıp yarıda kalan nafile namazlardır. Kazaya kalan vitir namazını da, kaza etmek vaciptir.
3- Nafile namazlar: Beş vakit namazın sünnetleri, teravih namazı ve sevap kazanmak niyeti ile kılınan Teheccüd, Tehıyyet-ül-Mescid, İşrak, Duha, Evvabin, İstihare, Tesbih namazları gibi namazlar, nafile namazlardır. Yani kılınması emir değildir. Farz ve vacip olan namazlardan, borcu olmayan bir kimsenin, nafile ibadetlerine de sevap verilir.
NAMAZA GİDERKEN
Namaz kılmaya giderken, ben namaz kılmaya gidiyorum derseniz, iyi olur. Onlara namazı hatırlatmış olursunuz. Bak bu genç kılıyor, biz de kılsak diye düşünen çıkabilir. Yani bir çeşit Emr-i Maruf olur, iyi olur. Namaza düşman olanlara ise söylenmez. Hatta onlardan namaz kıldığımızı gizlemek lazımdır.
EVDE NAMAZ KILMAK
“Namazlarınızın bir kısmını evde kılın ve evlerinizi kabre çevirmeyin” hadisine uyarak, ara sıra namazlarımızı evde kılıyor, camiye, cemaate gitmiyoruz. Hadis-i Şeriften kendi anladığımıza göre amel etmemiz caiz olmaz. İmam uygunsa, evde kılmak uygun olmaz. Evlerde kaza ve nafile kılarak evleri ibadetsiz geçen kabir haline getirmemeli. İmam-ı Münziri hazretleri buyuruyor ki:
“Evlerinizi kabre çevirmeyin” Hadis-i şerifi, Evlerinizi namaz kılmamakla, kabirlere benzetmeyin demektir; çünkü kabristanda namaz kılmak caiz değildir.
ERKEK ÇOCUKLARIN BULUĞA ERMESİ
12 yaşından itibaren buluğa ulaşır. Eğer 15 ini doldurduğu halde, hâlâ buluğa ermemişse, ermiş kabul edilir, dini emirleri yapmakla yükümlü olur.
EDA NİYETİYLE KAZA
Eda niyetiyle kılınan bir namaz, vakti girmemişse, nafile olur. Vakti çıktıktan sonra kılınmış ise, kaza olur. Mesela, “Bugünkü öğle namazını eda etmeye” diye niyet eden, vakti çıkmış ise öğleyi kaza etmiş olur. Öğle vakti çıktı zannederek, “Bugünkü öğleyi kaza etmeye” diye niyet edip namaz kılarsa, vakit çıkmadığı anlaşılınca, öğleyi eda etmiş olur; fakat geçmiş öğle namazını kazaya niyet ederek kıldığı namaz, o günün öğle namazının yerine geçmez; çünkü bugünün namazına diye niyet etmemiştir.
SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZİN PEYGAMBERLERE KILDIRDIĞI NAMAZ
Peygamber efendimiz miraca çıkmadan namaz farz edilmemiş olduğundan, Kudüs'te bütün Peygamberlere kıldırdığı namaz da nafile idi.
Namazın, orucun sevabı ona gönderilir; fakat onun için namaz kılınmaz, oruç tutulmaz.
İÇKİ İÇEN DE NAMAZ KILMALI
İçki içen birinin, içkinin 40 gün vücuttan çıkmayacağını ve 40 gün ibadetlerinin kabul olmayacağını düşünerek, namazı bırakması doğru olmaz. Çok yanlış olur. Namazı bırakmak çok büyük günahtır. İçki vücuttan 40 gün çıkmaz diye bir şey yok. Kur'an-ı Kerimde sarhoş iken kılmayın deniliyor, okuduğunu anlarsa kılması lazım. Ayıkken kılması lazımdır. Derhal namaza başlamalı. Ne günah işlenirse işlensin namaz terk edilmemeli. İçki içenin namazı sahihtir, yani borç ödenmiş olur; ama büyük sevablara kavuşamaz.
MÜEKKED SÜNNETLER KILINAMAMIŞSA
Müekked sünnetlerin vaktin farzlarından sonra da kılınabileceği, gayri müekked sünnetlerin ise kılınamayacağı yanlıştır. Doğrusu şöyledir:
Öğlenin, müekked sünnet olan ilk sünneti, farzdan önce kılınamamışsa, farzdan sonra kılınır. Sabahın çok faziletli olan müekked sünneti, farzdan önce kılınmamışsa, farzdan sonra kılınmaz. Çünkü sabah namazının farzından sonra nafile kılınmaz. Sünnetler de nafiledir.
İkindinin sünneti, farzdan önce kılınamamışsa farzdan sonra kılınmaz. Çünkü akşama kadar kerahet vaktidir. Kerahet vaktinde sünnet, nafile kılınmaz. Yatsının ilk sünneti, gayr-i müekked olmasına rağmen, farzdan sonra kılınabilir. Çünkü yatsıdan sonra kerahet vakti yoktur. Sabaha kadar kılınabilir. Bu hususlar bütün fıkıh kitaplarında, mesela Redd-ül-muhtar’da yazılıdır.
SABAH NAMAZINA UYANABİLMEK İÇİN
Sabah namazına kalkamayanın ne uyandırıcı bir tedbir almak gerekir. Mesela erken yatmalı ve çalar saati kurmalıdır. Bu tedbirleri aldıktan sonra, Kevser suresini okuyup, “Ya Rabbi, sabah namazına vaktinde kalkmamı ihsan et” diye dua etmelidir. (Cennet Yolu İlmihali)
TEMBELLİĞİN İLACI
Tembelliğin ilacı, çalışkanlarla konuşmak, tembel, uyuşuk kimselerden kaçınmak, Allahü teâlâdan hayâ etmek lazım geldiğini ve azabının şiddetli olduğunu düşünmek ve namazları vaktinde kılmaktır. Namaza önem veren tembellikten kurtulur.
HARAMDAN KAÇMAYAN
Bir kimse içki içiyorsa, kumar oynuyorsa, namazlarını da kılıyorsa ahirette zararlı çıkar. Çünkü haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır.
SAHİBİNİN RIZASI OLMAYAN YERDE
Gasp edilen yerde, rızasız olarak zorla bir kimsenin evinde, bahçesinde namaz kılmak caiz ise de mekruhtur. Yani namaz borcu ödenmiş olursa da, namaz kılmakla hasıl olacak büyük sevaptan mahrum kalınır. Midesinde, elbisesinde azıcık haram bulunan kimsenin de namazı mekruh olur.
YENİ İMAN EDEN
Kâfirken Müslüman olan, kâfirken kılmadığı namaz ve tutmadığı oruç borç sayılmaz. Yeni iman edenin namaz ve oruç borcu olmaz; çünkü o kâfir iken ona namaz kılmak ve oruç tutmak farz değildi. Diğer ibadetler de, zekât ve hac da böyledir.
MÜSTEHAB DAHA SEVAP OLUR MU?
Abdest alırken dişleri temizlemek, fırçalamak sünnettir. Bunu misvak ile yapmak müstehabdır, daha iyidir. Yani misvak kullanılınca hem sünnet yerine geliyor hem müstehab, parmakla veya diş fırçası ile dişler temizlenirse sadece sünnet yerine gelir. Bu sünnet misvakla yapılınca ayrıca müstehab sevabı da alınıyor. Rükû ve secdelerde üçer defa tesbih çekmek sünnet, daha fazla çekince ayrıca müstehab sevabı da alınıyor. Bunun gibi, namazda selam verirken, iki omuzuna bakmak sünnet, dikkatle bakmak ise müstehabdır.
KAZA NAMAZI OLAN ŞAFİİ
“Şafii mezhebinde kazası olanın sünnet kılması haram” denilmesi yanlış anlaşılmaktadır. Bazı deyimler, tabirler vardır ki, bir şey söylenir başka şey anlaşılır. Mesela soba yanıyor denir, maksat içindeki odun yanıyor demektir, yoksa demir sobanın kendisi değil. Şafii âlimlerinin ve diğer mezhep âlimlerinin, kaza namazı varken sünnetle iştigal etmeye haram demeleri de böyledir. Haram olan sünnet kılmak değildir, farzı tehir etmektir. Sünnet olsun, nafile olsun namazla meşgul olmak sevaptır, ancak farz borcunu tehir etmek haramdır. Onun için sünnet kılmak haramdır deniyor. Sünnet kılınınca farz tehir edildiği için sünnet kılmak haramdır deniyor. Yoksa bizzat sünnet kılmak haramdır denmiyor.
Bu konuya örnek vermek için Tergib-us-salat kitabındaki 2 Hadis-i Şerifi bildirelim:
“Bir namazı, vakti çıktıktan sonra kılan, 80 hukbe Cehennemde kalacaktır.”
“İki farz namazı bir araya getirmek, büyük günahtır.”
Birinci Hadis-i Şerifte, sanki namaz kılmak veya kazasını kılmanın cezası Cehennemde 80 hukbe kalmak olarak bildiriliyor. Burada namaz kılmak, kaza namazı kılmak günahtır denmiyor. Namazı özürsüz kazaya bırakmak günahtır deniyor.
İkinci Hadis-i Şerif de böyledir. Diyelim mazeretsiz öğle namazının farzını kılmayıp ikindi ile beraber kılmak büyük günahtır deniyor. Bu ne demek? Öğleyi mazeretsiz ikindi vaktine bırakmak büyük günahtır deniyor. Kaza etmekle bile günah affolmuyor. Ayrıca istiğfar etmek gerekir.
Allahu Teâlâ cümlemizi namazını kazaya bırakmadan, üşenmeden kılan Salih kullarından eylesin. (Amin)
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum