Ahlakher geçen gün biraz daha hayatımızdan uzaklaşıyor, bir takım ritüellerindışında bir şey ifade etmiyor. Ahlâkımızla beraber insanî varlığımız da ağırbir imtihandan geçiyor. Her geçen gün daha fazla hissettiğimiz ahlaklı insan,itimat edilecek insan eksikliği, aslında yaşadığımızın ahlak krizi olduğunungöstergesi. Çürüyen ve kokuşan bir dünyada ahlaki bir duruş nasıl sergilenecek?Maddi dünyayı kurtarma duygusunun insanları ‘madde bağımlısı’ haline getirdiği,adalet duygusunun zedelendiği, ilkeler üzerinden konuşmanın anlamını yitirdiği,sahip olma adına deri değiştirme süreçlerinin hızlandığı, faydacı ve hazcı biranlayışın toplumu çepeçevre kuşattığı, yağcılığın ve dalkavukluğun rağbetgördüğü bir durum, ahlaksızlığın getirdiği nokta değil midir?
Ahlakideğerlerin yerini çıkarlar ve fiyatlar almışsa, ahlâk telâkkilerimizi yenibaştan ele alıp tartışmamız ve tanımlamamız gerekecek. İnsanların vetoplumların yaradılışlarına, yani fıtratlarına uygun olan davranış biçimlerininbütünü olarak tanımlanan ahlak kavramı, insanın yaradılışından gelen ve toplumiçinde yaşanılarak kazanılan iyi ve güzel huylar olarak kendini gösterir.Ahlakın çekirdeği yaradılıştır. Ahlakın vücut bulmuş hali, insanınyaradılışında kodlanmış olan özelliklerine uygun hareket etmesiyle ortayaçıkacaktır. Fıtrat, olması gerekenin olması gerektiği gibi olması, adalet yani,tersi zulüm, yani ahlaksızlık. Modern, seküler, ahlaki değerleri yok sayan, hertürden, ahlaksızlığın gayet normal bir durum halini aldığı durum ahlak dışı birhaldir. Ahlaktan arındırmış olduğumuz hayatımıza, son yıllarda dilimizepelesenk olmuş ‘etik’ ve ‘moral’ kavramları şifa sunmuyor.
Hayatın labirentinin içinde kaybolmamak için ahlak ile kuşanmak gerek, ahlaktırbizi aslımıza çevirecek olan. İnsan kalabilmenin, insandaki derinliliğe ulaşabilmenin ve hayatı gerçek kılmanın yolu ahlak dışılığın sıradanlığındankurtulmaktan geçecektir. Paranın, servetin, şöhretin, makamın, kışkırtmalarıkarşısında her şeyin sektöre döndüğü günümüzde, her insan tekinden hayatın heralanında ahlaktan feragat üzerine kurulu bir hayatı yaşaması istenmektedir.Ahlaksızlığın darağaçlılığında ruhumuzu ve özümüzü satmamız isteniyor. Oysaulaşılabilen hiçbir nokta yitirilen ahlakın yerini tutmayacaktır. Ahlaki olmayıönemsemeyenler vicdanlarında mahkûm olacaklardır. Dünyada insanın, insan dadünyanın doğabilmesi ahlakla mümkün olabilecektir. Hayatı inşa edecekler;yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, tavrını ahlak ilkeleriylebelirleyecek ahlak erleridir.
NurettinTopçu’nun yaklaşımı kayda değerdir; ‘Kuran harikası olan ilahi ahlak, İslamdiyarında çoktan gömülmüştür İslam dünyasının içinde bulunduğu kötü durumunsebebi; ne siyasi ne iktisadi ne ilmi ne de fikridir. Asıl sebep Kuran’ın özüolan ahlakın kaybedilmesidir. Bizim ahlakımız değerlere karşı hürmet, mesuliyetduygusuna dayalı hizmet ve merhamet prensiplerini kendinde birleştiren aşkahlakıdır. Hak ve adalet duygusundan kaynaklanan bir ahlaktır bu.’ Evet,Kuran’ın işaret ettiği ahlaktır ihtiyacımız. ‘Şüphesiz ki sen en güzel ahlaküzeresin’ dediği habibinin ahlakıdır bu ahlak ki bu ahlakın cazibesiyleçağrısına koşulmuştur. Güç ve sahip olma adına, ahlaksızlıklara primveriliyorsa, Müslüman olmakla ahlaklı olmak arasında mesafe açılıyorsa,inandıklarımızla yaşadıklarımız bir birleri ile çelişiyorsa, özümüzdekidünyanın yerine, modernizmin ‘görünürlüğü’ üzerinden bir dünyayı kuruyorsak,piyasanın şartlarının şekillendirdiği bir hayatı yaşamak durumunda kalıyorsakahlakî yozlaşmayla karşı karşıya olduğumuzun farkında olmamız gerekiyor.
Ya ahlakilik üzerine kurulu bir dünyayı inşa edeceğiz, ya da dünyevi arzuların,hazların, heveslerin şekillendirdiği dönüştürücü bir ahlaka bürüneceğiz.Unutulmamalı ki; ahlakın şekillendiremediği hayatı, ahlaksızlıklar üzerine konumlandırmakzorunda kalırsınız. Çözüm; temiz kalabilme adına ahlaki duruşlarımızda yatıyor.İnsanı hayvani yanına götüren ahlak dışılığın karşısına, insani yöneyaklaştıran ahlakın esas duruşunu koymalıyız.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum