Farklı milletlere ait adetlerin öz kültürün yerini almasıyla toplumsal yozlaşma hayat bulmaktadır. Bu tip yozlaşmış toplumlarda benliğini yitirmiş ya da öz kültüründen bihaber bir dolu çıkarcı bireylerin türemesi ve bunların taban bulması işten bile değildir.
Yozlaşma bir topluma girmeye görsün! Bir girerse, aritmetik bir şekilde değil geometrik bir şekilde devasa büyüklüklere kısa sürede ulaşır. Çünkü toplumsal menfaat yerini bireysel menfaate çok kolay bırakır. Bu haslet, bilinçli bir tercih olmaktan ziyade hem dinî, hem dünyevî, hem de örfî anlamda cehaletten ileri gelmektedir. Özgüvensizlik, yani aşağılık kompleksi içinde olmak da, bu hastalığı tetikleyen sinsi sebeplerdendir.
Günlük yaşantıda sıkça rastlanan diğer bir yozlaşma türü ise “kavram yozlaşması”. Sosyal medyadan gayrı okuma ve yazma alışkanlığı olmayan toplumlarda kavramlar o kadar hoyratça kullanılıyor ki; artık gerçek mecrasından çıkıp, içi boşalmış, ruhsuz birer hale bürünüyorlar.
Birkaç misal ile daha tafsilatlı anlatabiliriz;
-Eskiden “havadan sudan konuştuk” denilirken, şimdi “istişare ettik” denilerek değer katıldığı zannediliyor.
Oysa her duyan ya da okuyan kişi, “istişare ettik” diyenlerin çoğunun istişare edecek bir konuya sahip olma derinliğinin bile olmadığını biliyor.
Peki bu kavram kullanılarak ne yapılmış olunuyor?
Kurulan diyalog kıymetlendirilmiş mi oluyor?
Hayır.
Sadece “istişare” kavramının değeri düşürülmüş oluyor. Yani sadece kavram yozlaştırılmış oluyor.
-Eskiden “biraz lafladık” denilirken, şimdi “fikir alışverişinde bulunduk” deniliyor.
Az buçuk akli melekesi olan herkes biliyor ki; “fikir alışverişinde bulunmak için taraflardan en az birinin fikir sahibi olması” gereklidir.
Aslında kişi kendini “fikir sahibiymiş gibi” göstermeye çalışırken kavramı yozlaştırmış olmaktan öteye geçmiş olmuyor.
-İlk zamanlarda “organik tarım” denilince anlaşılan mana ile şu an ki durumu arasında dağlar kadar fark olduğu da başka bir örnek.
-Özellikle yerel yöneticilerin sıklıkla kullanmaya gayret gösterdiği bir kavram “Akıllı şehir”.
“Akıllı Şehir” öyle bir torbaya dönüştürülmüş ki, içine ne koysanız alıyor, içinden ne eksiltseniz boşalmıyor. Kullanıcılarının kahir ekseriyeti söz konusu kavramın içeriğine ilişkin 3 cümlelik derinliğe bile sahip değil. Ama popülizm “kullan” diyor, “bilmesen de olur” diyor.
-Bir başka yozlaşmış kavram “üzüntü duymak ya da teessür”.
Bakıyorsunuz ülkenin bir ucundaki bir vefat haberi diğer uçtaki vatandaş tarafından “muazzam üzüntülere gark olunmuş, derin teessürlere sebebiyet vermiş” gibi cümlelerle ifade ediliyor. Oysa bahsedilen ölçüde bir üzüntü duymadığından kendisi dahil herkes emin. Ancak merhumun veya yakınının gerek siyasi aidiyeti, gerek mali durumunun parlaklığı, gerekse atanmış olduğu mevkiin hatırına bir sürü kavram tıpkı rüzgar karşısında bırakılmış kül misali savuruluyor.
Unutulmamalıdır ki bu savruluş sadece kavramların istismar edilmişliğiyle kalmıyor,
-“İnandırıcılık”,
-“Güvenirlilik”,
-“Mana”,
-“Terkip”,
-“Samimiyet” gibi birçok değerden mahrum kimselerin artmasını ve maalesef birçok kişinin asgari saygınlıklarını da yitirmesini beraberinde getiriyor.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum