Sabahım ve kuşlarım ve gecenin zifiri karanlığını yırtarak güneşe doğru yürüyüşüm. Ve duam ve hazırda olduğum makamda huzurum… Ve yakarışım ve gözlerimi yıkadığım gözyaşım… Ve sebebim… Sen yoksun, yoklar hiç biri… Göğe bakma durağım, ağacım, çiçeğim, gülüm, nefesim, ferahlığım, teslimiyetim,inşirahım, yüreğimve sızım… Sebebim… Sensizim… Yoklar hiç biri çünkü sen yoksun…
Hani demiştim ya azizim! Sabah en büyük umuttur insana, gelir ve her gün yeniden öğretir ve de müjde verir bize…Karanlığın ardından gelmesi beklenen aydınlığı öğretir, gecenin ardından gelecek olan sabahı, acılardan, zorluklardan, sıkıntılardan sonra rahmeti, Celal’ine sabrın ardından Cemal’ini müjdeler…
Bu yüzdendi sabaha yürüyüşüm, bu yüzdendi kuşlarla sohbet etme isteğim… Yoksun azizim! Yoklar artık.Varlık sebebim saydığım sabahım yok artık, geceden sabaha yürüyüşüm yok artık, konuşabileceğim, dertleşebileceğim, sohbet edebileceğim kuşlarım yok artık.
Göğe bakma durağında kendimle halleşmem yok artık, kimseye söyleyemediklerimi söyleyebildiğim, çiçeğim, gülüm yok artık.Oysa güne inanıyordum, güneşe inanıyordum, sabaha inanıyordum, kuşlara,ağaca, güle ve çiçeğe inanıyordum. Gökyüzüne, bulutlara aya ve yıldızlara inanıyordum…Sebebim… Yoksun… Yoklar hiçbiri…
Hani demiştim ya azizim! Sabahın ilk ışıklarıyla buluşmaktan yoksun olandan daha yoksul kim olabilir, nasıl yaşadım diyebilir, sabahı yaşamayan, sabahla olmayan, sabahla “ol”amayan? Sabahsız kaldım azizim, yaşamsız kaldım. Sabahsızım, duasızım, kuşlarsızım, sebebimsin… Sebepsizim… Sensizim azizim!Bir ağaçla konuşmadan, gökle buluşmadan, sabaha yürümeden bilirsin azizim, bilirsin sızlar içim…
Hani demiştim ya azizim! Şehir en çok sabahtır, şehir, şehrin kalbi olan mabette, şehrin en güzel sesiyle, tınısıyla güne başlamaktır. Şehri yaşamak, şehirde sabahı yaşamaktır, sabahta duayı yaşamaktır, duadan yakarışa, yakarıştan gözyaşına ulaşabilmektir şehirde sabah… Sebebim… Yoksun… Yoklar hiçbiri…
Yok, be azizim! Yok, hiç biri… Bu yüzden şehrin kalbi daha bir yorgundur bu günlerde... Karanlıktadır, aydınlığa hasrettir, sabaha, duaya, yakarışa ve elbette insana hasrettir… Çünkü kimsesizdir, çünkü sessizdir, çünkü ıssızdır, çünkü sebepsizdir. Bu yüzden huzursuzdur,bu yüzdenboşluktadır, bu yüzden hüzünlüdür…
Yok, işte azizim! Yok hiçbiri! Sabah yok, kuşlar yok, göğe bakma durağı yok, yüreğimi yanıma alarak yürüyüşüm yok, dua yok, yakarış yok, gözyaşı yok…Yoksun azizim, sebebim ey… Yoksun…Yoklar hiç biri… Sen olmadığın için hüzünlüdür şehir, sen olmadığın için hüzünlüdür sabah, sen olmadığın için zaman ve mekân ve insan ve her an baştan ayağa hüzündür...
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum