Hayat neden bu kadar acı, insanlar neden bu kadar zalim, yaşamak neden bu kadar zor, neden ve nereye bu kadar hızla koşuyor insan. İnsan hayatı yaşanılmaz kılabilmek adına her şeyi yapıyor. Kötülük sarıyor her yanımızı. Kötülerin ve kötülüğün her tarafımızı kuşattığı, kötülüğün akla gelmeyecek her türü ile arzı endam ettiği bir dünyada, iyiler, “iyi” olmazsa; İnsan düşecek, insanlık düşecek, güzellik ve iyilik düşecek ve insan kaybedecek.
Nedir; kötülüğe karşı, çirkinin, fena olanın yaşamımızı kuşatmasına karşı, iyiliğin ve güzelliğin çoğaltılması. Kötülüğün sürekli görünür kılınması hiçbir şeye hizmet etmiyor aslında. Sadece kötülüğü kanıksanmayacak hale getirerek sıradanlaştırıyor. “İnsan! Seni savunuyorum sana karşı.” Her geçen gün daha ne kadar kötü olabilecek dediğimizi insanın bambaşka kötülükleri gözlerimizin önüne seriliyor. İnsanı, insandan, insanın kötülüklerinden korumamız ve de sakınmamız gereken zamanlardan geçiyoruz. İnsan, insanlık patinaj yapıyor. Sosyal medya her tür kötülüğü “en ince detaylarına kadar” gündemimize sokuyor. Bu kadar kötülüğün içinden ne çıkar; kesinlikle iyilik çıkmaz. Bu böyledir; kötülüğün görünürlülük üzerinden sıradanlaştırılması; kötülüğü çoğaltmaktan başka bir şeye hizmet etmeyecektir.
Merhamet, vicdan, iyilik, güzellik; her geçen gün biraz daha fazla çekiliyor yaşamlarımızdan. Umudu tüketiyoruz, gözümüze sokulan vahşet, şiddet, istismar haberleri ile insanın insanlıkla arasındaki mesafe her geçen gün daha fazla açılıyor. Dünya her geçen gün daha fazla imar edilebilir olmaktan, güzelleştirilmesi gereken yer olmaktan uzaklaşıyor. “Taşınması en zor yükü insanın; kalbi.” Cahit Zarifoğlu’na atıfla söyleyelim, gün geçtikçe ağırlaşıyor kalbimiz. Evet, gün geçtikçe ağırlaşıyor yüreklerimiz, yaşadığımız günler “ne çok acı var“ dedirtiyor…
Çare; iyiliği çoğaltmak, güzelliği yayabilmekten geçecektir. Kötülük kol geziyorsa her yerde, iyiliği çoğaltamayışımızdandır. Kötülüğü çoğaltıyoruz, yayıyoruz her yere. Kötülükten sakınabilmek için bile kötülüğün her türüne aşina oluyoruz… Birbirimize kötülüğün bin bir çeşit hallerini anlatıyoruz. Kötülüğü bildikçe sakınabileceğimizi zannediyoruz. İyiliğe dokunabilmemiz, iyiliğe tutunabilmemiz gerekiyor oysa. İyilik tutmalı bizi, biz iyiliği tutabilmeliyiz. İyilikle hayata tutunabilmeliyiz. Bir virüs gibi her tarafa yayılan kötülüğü hayatlarımızdan uzaklaştırabilmenin yolunu bize sunacak olan iyiliği çoğaltmaktır.
Mesele her birimizin güzeli görebilmesinde, iyiliği çoğaltabilmesinde; nazarımızı güzelleştirebilmekte yani. Zira nazarımızı iyilikten yana çevirmeden manzaramızı güzel kılamayacağız. İyilikle kötülük bir olamayacağına göre kötülüğü en güzel şeyle savmak gerekiyor; iyilik ve güzellikle…
Sözü kötülüğü görünür kılmanın, kötülüğü her daim gündemde tutmanın, iyiliği hayatın dışına öteleyeceğini çok güzel ifade eden o harikulade hikaye ile bitirelim. Bedevî, bir gün çölde seyahat ederken, uzaktan çaresizlik içerisine kendisine el sallayan bir adam görmüş ve hemen devesini ona doğru sürmüş. Zavallı adam uzun günler aç ve susuz kalmanın sonucu bitap düşmüş bir halde, gelen bedevîye seslenmiş: "Lütfen biraz su!" Bedevî devesinden inip suyu hazırlarken, adam kendisinden beklenmeyen bir çeviklikle bedevînin devesine atlamış ve hızla uzaklaşmış. Bedevî, durumu fark eder etmez dönmüş ve bütün gücüyle arkasından koşmaya başlamış. Sesini duyurabileceği bir mesafeye erişince yüksek sesle bağırmış: "Tamam! Devemi aldın, beni bu çölde bir başıma bıraktın. Varsın olsun! Ama senden rica ediyorum; bu olayı, yaşadığın müddetçe kimseye anlatma!" Devesini, hatta canını değil de olayın başkalarına anlatılıp anlatılmamasını önemseyen bedevînin bu sözlerini duyan adam birden durmuş, geri dönmüş ve "Niçin bu olayın başkalarına anlatılmamasını bu kadar şiddetle istiyorsun; hikmeti nedir?" diye sormuş. Bedevî: "İnsanlar bu olayı duyarlarsa bir daha çölde aç ve susuz kalmış hiçbir insana yardım eli uzatmazlar da ondan" diye cevap vermiş.
Reklam Alanı
Diğer Yazıları
- GAZZE’DE DÜŞEN MASKE; “UYGARLIK” 10 Eki 2024, 09:35
- SEFER DE İÇİMİZDE, TAHAMMÜL DE! 03 Eki 2024, 10:01
- DEĞMİYOR, “DEĞERLER” HAYATA DEĞMİYOR! 19 Eyl 2024, 09:26
- KALBE NOTLAR 12 Eyl 2024, 09:37
- KELİMELER KADERİMİZDİR 05 Eyl 2024, 10:36
- KALABALIKLARDAN YALNIZLIĞA 29 Ağu 2024, 09:44
- PALYATİF TOPLUM; GÜNÜMÜZDE ACI 22 Ağu 2024, 11:26
- FAZIL TOPLUM- FUZZY TOPLUM 15 Ağu 2024, 09:19
- UTANIN! 08 Ağu 2024, 09:40
- ŞEHİT İSMAİL HANİYE’NİN ARDINDAN 01 Ağu 2024, 09:22
- YORGUN VE YENİLMİŞ İNSANLIK 25 Tem 2024, 09:20
- DÜŞÜNCEDEN HAREKETE İNSAN 18 Tem 2024, 10:02
- ÇAĞDAŞ KÜRESEL MEDENİYETİN ONTOLOJİSİ 11 Tem 2024, 10:01
- “ÖTEKİ”Nİ YOK EDEREK VAR ÖLMEK! 04 Tem 2024, 09:34
- İNSAN MAKAMI 27 Haz 2024, 10:41
- ETİKTEN ESTETİĞE 06 Haz 2024, 10:49
- PROFESYONELLEŞME! 30 May 2024, 09:45
- KANAAT EKONOMİSİ 23 May 2024, 09:41
- NEYİ KAYBETTİĞİNİ HATIRLA 16 May 2024, 09:35
- SUSMA! SES VER! 09 May 2024, 10:54
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum