İnsanidealleri kadardır, ideallerinin büyüklüğü kadardır. Yaşamış olduğumuz hayatıniçinde; varmak istediğimiz nokta kadardır değerimiz, ulaşmak istediğimiz yerkadardır. Sahip olmak istediklerimiz kadarız, hedeflediklerimiz kadar… Sahi nedir hedefimiz, gayemiz ne? “İnsan uğruna hayatını feda etmeyi kabul ettiğiprojenin büyüklüğü ile asil olur. Bir adamın kalitesi kanına değil amacınabağlıdır.” Böyle diyordu Roger Garaudy “Don Kişot” adlı eserinde. Ve devamediyordu; “insanın soyluluğu kendini adadığı gelecek hakkındaki yüce bahistenkaynaklanır.”
Realizmindar kalıpları arasına sıkışmış modern insanlar olarak idealizme yolbulamıyoruz. İnsanlık realizmin “gerçeklerinin” esaretindedir bugün. Oysakurtuluş gerçeklerin köleleştirdiği insandan idealizmin kahramanlaştırdığıinsana bir yol bulmaktan geçecektir. Yazımıza ilham olan Don Kişot; o yel değirmenlerine karşı koyan “komikadam” bir ideal adamıdır esasen. Garaudy, Cervantes’indünyaca ünlü romanı üzerinden derinlikli tahliller yaptığı, “Yaşanmış Şiir;Don Kişot” kitabında bir bütün olarak bir ideal adamını anlatıyor. İstersenizsözü çok fazla uzatmadan kitaptan berceste ifadelere bırakalım.
Benimüstadım Don Kişot'tur... İdealin, gerçekten daha doğru olduğuna inanan DonKişot. Hiçbir fırtınanın baş eğdiremediği o kahraman.Haklı bir davayainanmışsanız, bedeli ne olursa olsun, Onun uğrunda sonuna kadar mücadeleetmelisiniz...Benim açımdan dünyanın en büyük günahı, umutsuzluğa kapılmaktır.İman sahibi olmak ise, fırtına ve kasırgalara rağmen sabaha ereceğinize vegünle buluşacağınıza inanmak demektir...
Eylemlerimiziçerden yönlendirilir. Kendini bilen Allah’ı tanıyan kimse tarafından varlıkemir kipine konulur. Yani eylemler Allah’ın yaratıcılığını yansıtır.
Âlem, Allah’ıngölgesidir, bil hangi bakımdan sen osun ve hangi bakımdan sen ondan başkasın.
Doğru yaşayışvaaz yerine geçer başkada vaaz bilmem
Çıkar,zevk alma veya güç sahibi olma gayesinden başka bir amacı olmayan kimseler içindünya, bir güçler kaosundan ibarettir.
Herkesin bütünkimselerin yüreği tanrı ile doludur, tanrı içimizdedir… Kalbinde Allah’ın varlığını duyan insan için her şeymümkündür. Don Kişot bedbahtlığın dibindedir ama yüreği Allah’la doludur.
Delilerinkörlere rehberlik ettiği bir dünya. Realite; insanınyabancılaşması. Don Kişot’un misyonu yabancılaşan dünyayı yabancılaşmadankurtarmak..Bu dünya herkesin kendi evinde tanrıya hiç yer ayırmadığı yer…
Senin şu kendiçıkarına bağlılığın ey insandan çok hayvana benzeyen insan…Para bütün değerleriticari değere dönüştürür. Servetin kadar değerin, değerin kadar servetin vardır…Benölerek yaşamak için doğdum sense yiyerek ölmek için. Sen uymak için benseuyumamak..
Buefsane (Don Kişot) geçmişe âit değildir. O geçmişi, geleceği ve şimdiyi içindebarındırır. Tarihin determinizmlerini kırarak ve insana geleceğinden sorumluolduğunu hatırlatarak tarihi sorgular.
Bilimve teknikle tabiata egemen olma sevdasıyla yanıp tutuşan insan, nesnelerarasında bir nesneye dönüşür…
DonKişot’un altın kuralı işte budur: “Tanrıdan kork ve kendini bil, çünkü bilgelikTanrı korkusuyla başlar”
Dileriz,sadece “akıllı olan” kimselerin kurduğu bu dünyanın bilânçosunu yapar ve DonKişot sayesinde, çok geç olmadan bu “akıldan daha gerçek olan şeyler”i hatırlarız!
Don Kişot’un dini; Don Kişot, yol arkadaşı,SançoPanza’ya ‘’Bizler, Allah’ın dünya üzerindeki temsilcileri ve Allah’ınadaletinin dünyadaki uygulayıcılarıyız.’’ Söylemektedir. Garaudy’e göre buifade, Kur’an’ın ifadesiyle, insanı, ‘’Allah’ın yeryüzündeki halifesi’’ (Bakara-30)olarak gören Müslüman savaşçıların harfi harfine tercümesidir. Don Kişot’un bupeygamberi boyutuna dikkat çeken Garaudy, sembolize ettiği kurtarıcının daAllah adına sefillere ve güçsüz bırakılmışlara arka çıkması gerektiğinibelirtir.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum