“Ey İman Edenler! Allah’tan sakınılması gerektiği şekilde sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak can verin.” (Al-i İmran/102) Davası gayesi ve hedefi bu olanlara Selam olsun!
Yirmi birinci yüz yılda, Müslümanların geldikleri noktaya bakıldığında; aralarında hizipçilik taassubunun tavan yaptığı ve bu taassuptan dolayı da büyük bir dağılmanın içinde oldukları görülmektedir… Birçok Müslüman grup, diğer İslam’i oluşumları eleştirdikleri kadar, kendi dışındakileri dışladıkları, onları kötüledikleri, hatta bir çoğunu tekfir bile edip uğraştıkları kadar; inanın İslam alemini talan eden Emperyalist kafirlerle uğraşmış olsalardı, belki şimdi birlik ve beraberlikleri olmuş olacaktı!...
Adam “A” hizbine mensupsa, “B” hizbinin, yapmış olduğu tüm hayır işlerinigörmezden gelip, reddediyor ve kendi hiziplerine dâhil olmadıkları sürece,onların dalalette (!) ve şer yolunda olduklarına inanıyorlar. Aman Allah’ım, bu ne cehalet, bu ne koyu bir cehalet! Bak kardeşim İslam, kocaman bir Nehir’e benzer ve İslam’i tüm oluşumlar da, (taassuptan ve hizipçilikten uzak ) o Nehir’e akıponu besleyen ırmaklar mesabesindedirler. Şimdi sen kalkıp, tüm ırmakları reddedersen, geriye kalan tek bir ufacık ırmakla kocaman bir Nehir’i nasıl besleyeceğini izah edebilir misin? Hayır.
İslam, vaz etmiş olduğu tüm hüküm ve ilkeleriyle bir bütündür; parçalanmayı asla kabul etmez. İslam; hem Tebliğ ve davet, hem talim ve terbiye, hem ahlak ve edeptir. Hem devlet hem siyaset, hem Cihad hem tezkiyedir. Peki, hizipçilik hastalığına tutulan oluşumlar; İslam’ın vaz etmiş olduğu bütününün kaçını yerine getirebilirler acaba? Ya hiç birini ya da tek birini o da ne kadar sağlıklıysa tabi! Bu gün İslam’i Devlet kurmak istediklerini her vesileyle dile getirenlerin birçoğunun ferdi ve ailevi yaşantılarına bakıldığında; İslam’ın vaz etmiş olduğu yaşantıdan ne kadar uzakta olduğu görülmektedir. Zavallı adam, evine ve ilesine söz geçirmekten aciz olduğu halde, sokağa ve topluma söz geçirmeye çalışıyor!... İçeride başka, dışarıda bambaşka…
Şimdi söyler misin kardeşim: “Sen dört kişiyle bir araya gelemediğin halde, yüzlerce,belki binlerce kanaldan İslam’ a hizmet eden oluşumlarla nasıl bir araya gelip İslam devletini kuracaksın, bunu hiç düşündün mü?.Sırf senin hizbine mensup olmadıkları için, Müslüman oluşumların (şirke ve küfre bulaşmadıkları müddetçe) her birini reddedersen, geriye İslam’a hizmet edecek kim/kimler kalacakbunu hiç hesap ettin mi? Bu gün İslam coğrafyası inim inim inlerken, ırzlar ve kıymetler kirlenirken, kaynaklar talan edilirken, şehirler bombalanırken; senin tüm bunları görmezden gelip ve Müslümanların ufak tefek hatalarıyla uğraşman ve güya bunu İslam’a hizmet (!) adı altında yapman;ve sadece mensup olduğun tarafın hak (!) yolda olduğuna inanman; inan ki yaptığı bu şeyler sadece İslam düşmanlarının işini kolaylaştırman ve onların değirmenine su taşımandan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Unutma ki, sen hizipçilik yapıp Müslümanlarla uğraştığın müddetçe; İslam düşmanlarının ekmeğine yağ, İslam’a hizmet eden İslam’i oluşumların ayaklarınada bağ olmaktan öte bir işe yaramayacaksın.
Adama bakıyorsun, Müslüman gibi konuşmakta, Hıristiyan gibi yaşamakta ve Yahudi gibi iş görüp hareket etmesine rağmen; gerçek Müslümanların ayağına da çelme takmaktan geri durmamaktadır! İşte bak ve iyi düşün kardeşim, oynanan oyun o kadar çok büyük ki; sakın bu kirli oyunun bir parçası ve bir oyuncusu olma. Arap baharı diye (!) Ümmetin çocuklarına yutturulan yalanı hatırladın mı?!Hani bahar (!) gelecekti her yer yemyeşil olup işler iyi olacak ve insanlar kendi iradeleriyle; Demokrasi (!) (Tokmakkırasi) sandığına gidip yöneticilerini seçeceklerdi! Ne oldu? Şimdi Libya’da, Tunus’ta, Mısır’da, Suriye’de ve İslam coğrafyasının farklı bölgelerinde nelerin olduğuna bir bakmaz mısın; ölenin de öldürenin de çoğunun Müslüman olduğunu neden hala görmezden gelirsin?. Eğer ki sen, mezhepçilik, meşrebçilik, Tarikatçılık, particilik kafasıylahareket etmeye devam edipve tek taraflı düşünmeye devam edip gözlerindeki gaflet perdesini yırtmazsan; bil ki, sana mevcut halini beğendiren karanlık mihraklar;bir gün gelip senin kapına dayanacak,ve ne kadar kıymet ve değerlerin varsa hepsini bir bir senin gözlerinin önünde kirletip yok edeceklerdir! Şimdi olduğu gibi, belki daha beteri! Allah muhafaza!
Osmanlı devletinin dağılma sürecinden bu yana geçen bir asırlık zaman da, halifesiz kaldıkları için; bin bir parçaya bölünüp dağılan Müslümanların neden bir türlü toparlanamadıklarını neden hala düşünmezsin?… Aman ha onlara gitmeyin onlar sapık, şunlara gitmeyin onlar gâvur uşağı, falancalara hiç güvenmeyin onlar da şucu bucu deyip hareket ettiğin müddetçe; İslam dinine değil ki hizmet etmen, inan ki hem kendine hem de sana tabi olan/olanlara hezimeti yaşatmaktasın da farkında değilsin. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, Müslümanlar arasında baş gösteren hizipçilik hastalığı; bu gün öyle bir duruma gelmiş ki, devası bulunmayan bir kangrene dönüşmüş vaziyette… Kısa keselim.Allah aşkına söyler misiniz? Yaşadığımız şu Şehir’de bile; İslam’i oluşumların öncüsü olan tanınmış olan Hocaların kaç tanesi, birbirleriyle irtibatlı, birbirleriyle samimi ve candan acaba? Aynı şehirde yaşayacaksınız, davanız ve gayeniz bir olacak ama; ne bayramda ne darlıkta bir araya gelip ortak noktalarınızda buluşmayacaksınız! Beyler, aranızdaki hizipçilik duvarlarını yıkın ve dağınık olan Ümmetin çocuklarını bir araya getirip birleştirin! Barıştırıcı olun, ayrıştırıcı olmayın.Dua ile.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum