Yerde türlü türlü çöpler..
Asansörde her türden koku…
Merdivenlerde çamur izleri…
Bahse konu yer Şanlıurfa ' da sıradan bir apartman.
Kime dokunsam aynı dertten muzdarip. Bu yüzdendir ki çoğunuza yabancı değil bu tanımlamalar.
Önceden ihtiyaçlara göre alınan evler vardı. Kaç odalı, penceresi nasıl, yerler parke mi, doğalgazlı mı…? Uzayıp giden sorulara şimdiler de “Apartman temiz mi?” sorusu da eklendi. Temizlik en önemli ihtiyaç, apartman hayatında huzurun ana kaynağı oldu.
Düşünün. İşe gidiyorsunuz yerlerde çöpler karşılıyor sizi. -Özellikle de bebek bezleri- Evden işe mutsuz bir insan portresi.
İşten eve geliyorsunuz ve eşiniz yaptığı yemeği düşünüp adımlarınızı hızlandırıyorsunuz. Asansöre bir giriyorsunuz keskin bir koku… İşten eve mutsuz bir insan portresi.
Her gün benzer durumlar karşısında derin bir nefes alıp sakin kalamıyorsunuz. Apartman sakinleri tanımının dışına çıkıyorsunuz.
Hemen hemen her apartmanda benzer durumlar yaşanıyor. Kapıcısı olan da dertli olmayan da. Üstelik kapıcılar daha da dertli. “Abla” diyor “Ben zaten çöp topluyorum bak yere atmışlar. Nasıl olsa temizlerim diye kapı önüne su sızdıran çöp poşetleri bırakıyorlar.”
Apartmanlarda alabildiğine çöp kokusu.
Bu durum fiyatlara yansıyacak kadar ciddi bir hal almış.
Ev almak isteyene “Apartman temiz” ücreti de ekleniyor. Temizliği artık parayla satın alıyoruz.
Sorsan hepimiz Müslümanız. E temizlik hani imandandı?
Sorsan hepimiz okur yazarız. Hani her şeyin başı eğitimdi.
Verilere bakınca artan eğitim seviyesinde bu gerçeği nereye oturtacağız? Elhamdülillah Müslümanız diye övünürken bu tabloyla kime nasıl hesap vereceğiz?
Üstelik sorun sadece bununla da sınırlı değil, bir avuç insan dışarıdan yöneltilir olmuşuz.
Aidat toplanmıyor, ortak kararlara uyulmuyor diye yöneticiler ve apartman sakinleri arasında yaşanan huzursuzluk öyle bir raddeye gelmiş ki yöneticiler bile artık şirketler üzerinden hizmet vermeye başladı.
Anlaşamıyoruz. Uzlaşamıyoruz. Ortak noktada buluşamıyoruz. Bu yüzden siteyle uzaktan yakından alakası olmayan şirket yetkilileri, yönetici sıfatıyla bizi idare ediyor. Yada aslında idare etmeye çalışıyor.
Oysa toplu yaşam alanlarındaki kurallara sadece insani, vicdani açıdan değil kanuni bir yükümlülük olarak uymak zorundayız. Mahkemelere bir bakın. Kanunlar çerçevesinde koruma altına alınan komşuluk ilişkileri üzerine sayısız dava dosyası var. İlişkiler artık uzlaşma noktasından çıktığı için çare mahkemelerde aranıyor. Apartmanlarda bir çekilmezlik hali…
Biliyorum, bu sorunların bir çaresi de yok. Müstakil ev alacak durumunuz yoksa işiniz tamamen şansa kalmış.
Gözlemlediğim odur ki şansızlar halkası da gün geçtikçe büyüyor.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum