İnsanoğlunun zaaflarından biriside, yaşamının her alanındaki işlerin birçoğunu, hemen aceleye getirip ve yaptığının akabinde de; menfi veya müspet manada, pişmanlık duyup keşke bunu böyle şöyle yapmasaydım demesidir. İşte o keşke deme anı, bu dünyada, ya da öbür dünyada, (kıyamet) zamanı gelip çatmadan önce; yapılmasıgereken her iş ve oluşta, istikrarlı bir analizden sonra insanadımlarını atmalıdır. Atmalıdır ki, geride bırakmış olduğu ömrü, yaptıklarına, ettiklerine ve bıraktığı şeyler konusunda; ah vah keşke (soyut anlamda) olmasaydı demesin… Keşke, aslındageri dönüşü mümkün olmayan anın ve menzilin diğer adıdır. Mesela, insan öldükten sonra; dünyaya geri dönüş hakkına ve şansına sahip olmadığını pekâlâbilmektedir. Peki, bunu bildiği halde, hata ve günahta ısrarcı olmasından vaz geçmeme nedeni nedir?Ve keşke demenin, ebedi âlemde karşısına çıkacağı anda, keşke demenin artık hiçbir fayda sağlamayacağı gerçeğini de bildiği halde. Keşke, gerçekle yüzleştikten sonra; yenidenbir dünya hayatı için, ikinci bir şansın talep edilmesi hadisesi olduğu gibi, dünya hayatında yaptığı hatasının hemen ardından pişman olup tevbe etmek de demektir. Keşke, pişmanlığın, nedametin, yanıp yakarmanın; kendini kınamanın, kızmanın adı olsa da; aslında geriye dönüşün mümkün olmadığı günde, insanın ebedi bir yok oluşu ve ölümü temenni etmesidir aynı zamanda…
Çöl bedevilerinin şöyle özlü bir sözleri var: “Eğer meğer’ le evlenmiş, keşke adında bir çocukları olmuş.” Eğer böyle yapmasaydım, meğer şöyle olurdu tarzındaki tüm eylem ve söylemlerin; aslında “KEŞKE” ile bittiğini, biteceğini bilindiği halde, tuğyan, isyan, fısk-u fücur ve ilhad’ da neyin nesi? Madem hakikat budur, ömür bir sermaye olup ve kısadır, bu sermaye bir kere verilmiş ve bir daha da verilmeyecektir; o zaman insanların o “keşke” yığınaklarının içinde ebedi bir ölümü temenni edecekleri anve zaman gelmeden, ve tevbe kapısı da açıkken; geçmişte yapılmış hata, isyan, tuğyan her varsa, sil baştan edip ya Bismillah ve Estağfurullah deyip, yüce yaratanının rahmetine, mağfiretine, kerem ve azametine iltica edip arınmak lazım değil mi?
Şurasının özellikle bilinmesi lazımdır ki, “KEŞKE” sadece geçmişte yaptıkları günahlarına ağlayan insanların temenni edecekleri bir istek ve arzu hali de değildir. Evet, kıyamet gününde inkârcıların ateşe sunulacakları zaman; “... Ah keşke ben bir toprak oluverseydim” (Nebe/ 40) diyecekleri gibi; Ehl-i imanın da iyiliğe dair olan temenni ve isteklerini ifade eden “KEŞKE” diyecekanları da olacaktır. Mesele: “Ona: “Cennete gir” denildi. O da: “keşke kavmim de bir bilseydi” dedi. (Yasin/26) Ayeti kerimeye konu olan zat hakkında, tefsirlerde farklı görüşler olmasına rağmen; ekser ulemanın, mezkûr zatın Habib-i Nacar isimli bir Müslüman olduğuve Hz. İsa (a.s) döneminde yaşadığı ve iman ettiği için kavmi tarafından Şehid edildiğini kaydederler… Kavminin kendisine yaptıklarına rağmen, o zat; cennetle müşerref kılınınca, ah “Keşke” kavmim de ahiretin, cennetin ve cehennemin hak olduğunu bilip de iman etseydiler, temennisinde bulunmasının Kur’an’da tasvir edilmesi, hakikati ifade etmektedir.
Kur’an’ı Kerim ve Hadisi Şeriflerde, “KEŞKE” ‘ye dair, olumlu ve olumsuz yönde istek ve temennilere yönelik birçok ayet ve hadis-i şerif vardır. Fakat daha çok, dikkatler; inkârcıların ateşe arz olunacakları hesap gününde; geriye yani dünyaya dönmeyi, iman edip iyi işler yapmayı temenni edecekleri o mahşer meydanındaki dehşet anına çekilmektedir… Ki asla ve kata, hiçbir kimseden ne fidyenin kabul edileceği, ne de dünyaya bir daha dönmenin mümkün olmayacağı o çetin gün… İşte bir kısım insan o gün, daha çok iyilik yapsaydım’a dair “Keşke” diyecek; bir kısım insan da, ah ya dünyaya geri dönüp iyi işler yapsaydım ya da toprak olupyok olsaydım, temenni ’ye dair “Keşke” diyeceklerdir…
Bir kısım insan da gün: “Keşke o (ölüm her şeyi) kesip bitirseydi.” (Hakka/ 27) Ve bir kısım insan da: “O gün, zulmeden, ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der: “Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım.” (Furkan/27) diyecektir. Evet, insanın özellikle ahiret âleminde “keşke” diyeceği an; Kur’an’da o kadar tasvir edilmektedir ki, insanın kanını dondurmakta,beynini durdurmaktadır adeta! “Hem iyiliği temenni etme, hem de pişmanlık andıran keşke’lere dair bir kapı aralamaya çalışmak ise, fırsat varken hatırlatmak veya hatırlamak ne iyi. Yani, bir kısım insan yarın kıyamet gününde hesap verdiğinde; nedametlerle, nefislerini kınarken, pişmanlıkla ah keşke diyecekleri gibi, bir kısım insan da keşke daha çok iyilik ve ihsan sahibi olsaydım diye temennilerde bulunacakları an gelmeden, bu dünyada fırsat eldeyken iyi işler yapılmalıdır.
İşin hulasası şudur: İnsanoğlunun bu dünyadaki ömrü kısa ve sürelidir. İyiliklerin kaybolmadığı ve kötülüklerin unutulmadığı, her şeyin amel mizanında tartılıp, lehimize veya aleyhimize neticelenmesi kesin olan o kıyamet saati ve anı gelmeden; kendimize gelmeli, yapıp ettiklerimizi bir daha gözden geçirmeliyiz… “Keşke” demeleriniz ya hiç olmasın, ya da iyiliğe dair olsun. Dua ile. 17 Aralık 2018.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum