“ALLAHMeleklerine emreder) O zulmedenleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını veALLAH’TAN başka tapmış oldukları putlarını toplayın. Onlara Cehennemin yolunugösterin. Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler! (Saffat/22.23.24)
ÜstadBediüzzaman Said Nursi (r.alh)’nin; zalimlerin beyinlerini patlatırcasına;“Zalimler için yaşasın Cehennem diye haykırdığı, dünden bu güne, bu gündenyarına kadar; Müslümanlar ve zulme uğrayan mazlumlar tarafından, daima dilegetirilecek;zulmü protesto etme ve haykırış sözüdür!...Buhaykırış, zalimlere karşı; aynı zamanda, bir ültimatomdur, bir karşı çıkış vekıyamınınadıdır! Evet, zalimler; zulümlerine devam ettikleri nispette,kendilerine Cehennemde kör kuyular kazımakta ve hazırlamaktadırlar. Çünkü Zulümveya çoğul olarak, Zulümat; karanlıkları ve kör menzilleri ifade edenkavramlardır. Zalim ise bu kör kuyunun zehirden sakisi ve meçhul menzilinyolcusu ve zulmün de basiretsiz bekçisi!
Geçenhaftalarda da, üst üste iki yazıyla; köşemde zulümkonularına yer vermiş vezararlarına değinmiştik. Sebebine gelince, Dünyada olup biten hadiselere,birçok Devlet arasındaki bitmek tükenmek bilmeyen çatışmalara, insanlarınbirbirlerine yaptıkları hakaretlere; işçi işveren arasındaki uçurum gibimünasebetlere ve daha birçok zulüm hadiselerine baktığımızda; hep zulüm vezalimlerle ilgili yazılar yazasım geliyor nedense?
Zulmün ve onun bekçiliğini üstlenenbekçilerinin, er veya geç; kurmuş oldukları karanlık saltanatları,beklemedikleri inkılaplarladevriliyor; devrilmeye de devam etmektedir!Özellikle on dokuzuncu yüz yıldan bu güne, kurmuş oldukları zulüm düzenleriylebirlikte; yerle yeksan olan nice krallıkların ve diktatörlüklerin yıkıldığınaşahit oldu insanlar. Saraylarını altın musluklarla donatan İran Şahı, RızaPehlevi’den, Sovyet Rusya blokunun dağılmasına; Hitlerin, Musollini ’nin, Leninve Stalingibi, dalalete ve zulme öncülük eden ve onların yolunda giden basiretsiztilmizlerinin, akıbetleri de hep aynı olduğu görülmüştür.
Buminvalde, başımdan geçen bir olayla; zalimlerin nasılda iflah olmadıklarınıanlatmaya çalışayım: “Sene 1991, köyden Şehir’e taşındığımızın ikinci yılı!Ben, o zamanlar Şanlıurfa şehrini doğru düzgün bilmemekte ve bazı beligüzergâhları kullanmaktayım. Meslek yok, çevre yok, tanıdık yok! Birakrabamızın vesilesiyle, bir fabrikada işin olduğunu öğrendim ve çok cüziücretle olduğu halde; çaresizce kabul edip işe başladık beraberce. Şimdi sizeişin garip tarafından bahsedeyim de; zalimin ve zulmün ne boyutlarda olduğunu vehiç kimsenin yaptığının yanında kar kalmayacağına bakın ve görün!
Bilebildiğim kadarıyla, tüm işsektörlerinde işçiler veya memurların; sekiz saat olarak çalışmaları lazımdır.Sürekli üretim yapan fabrikalara gelince, onların da, üç vardiya olarak sekizersaat işçi çalıştırmak zorunda olmalarına rağmen; fakat bu gaddar fabrikasahibi, bizi tam on iki saat çalıştırmaktaydı. Yani vardiyaların sayısını üçtenikiye indirmiş ve ücrette de hiçbir ilaveye gitmeden.
İşsahalarımız bölümler halinde olduklarından, her bölümde genellikle üç kişiçalışmaktaydı. Tabi yemek ve Namaz vakitleri için ne öğlen arası, ne dedinlenme saatleri vardı… Anlayacağınız yemek ve Namaz vakitlerinde, aynıbirimde çalışan arkadaşlar; kendi aralarında fedakârlık yaparak, sıraylayemeklerini yer ve Namazlarını kılarlardı. Fabrika sahibi olan zat, bazen geceyarısı ansızın çıkagelir ve bizim nasıl çalıştığımızı kontrol eder ve çıkargiderdi. Çok asık bir suratı vardı ve bir o kadarda kibirliydi!
Ailebireylerinden deli dolu bir kardeşleri vardı ve herkes ona takılır; onu adamdanbile saymazlardı… Gel zaman git zaman, aradan yirmi küsur yıl geçti. El-an; fabrikasahiplerinden, deli dolu olandan başkası,hemen hepsi ötelere göç etti.Fabrikanın akıbetine gelince, onunda ihtişamlı yüksek binası, ne pahalımakineleri, ne de sanı kaldı? Şimdi temelleri dümdüz olmuş bir vaziyette, emlaksektöründe dört beş el değiştirmiş ve….? Şu sıralar baykuşların öttüğü vekamyonların park etme alanı haline gelmiş durumda!
Yaişte böyle! Yüce ALLAH Müntekim (intikam sahibidir)’dır, hiç kimsenin yaptığınıyanında kar olarak bırakmaz. Böyle bir olaya tanıklık ettiğimden sonra; artık,zalimlikle iş görenlerin menzillerinin kısa olacağına tam olarak inandım!... Bir hadisi Şerif’te Efendimiz (s.a.v): “KimZalime destek olursa, sonunda ona musallat olur.” (İbn-i Mace) Buyurulmaktadır.Ben bu hadisi Şerife tüm kalbimle inanmaktayım. Dünyayı zulümleriyle kirletenzalimlere ve onlara, yaptıkları zulümlerinde destek olanuşaklarına bakın;sonları nasıl oldu! Yukarıda fabrika örneğinde vermiş olduğumuz gerçek olayda,çıkaracağımız derslerin olduğuna inanmaktayım. Çünkü o zamanlar, o zalimişverene her türlü desteği verenlerin de bir kısmı; ötelere gitti, hayattakalanlarda acılarla dolu bir vaziyette can çekişmektedirler…
Saidİbn-i Museyyeb demiştir ki: “Kalbiyle zalimlerden nefret etmeyen ve zalimlereyardımcı olanlara fazla bakmaktan bile sakının ki Salih ameliniz yanmasın.”İlahi Ya Rabbi! Ne kadar da manidar ve ince bir tespit! ALLAHIM! Bizi ve tümMüslümanları, zulüm ve zalimlikten muhafaza eyle! Âmin. Zulüm denilen kör kuyu/ Batnında yok damla suyu! Karanlıktır zulmünhuyu/ Sakın zulme imrenme ha!...14 Ağustos 2017.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum