İran’daki protestoların başladığı gün, Hendek Savaşı öncesihendek kazarken sahabelerin müjdelenmelerinin nasıl anlamlandırılabileceği dahaiyi anlaşılıyor sanki.
Hiç duymadan ve İran İslam İnkılabı’nın bu fitneden dahagüçlü çıkacağına inanmaktaydı mazlumlar. Hele -gecikmeli de olsa- Türkiye’ninresmi dayanışma ve destek açıklamalarını duyunca bu durum daha bir ete kemiğebüründü gibi. Bu kez iki kardeş halk; aynı saftaydı ve düşman da aynıydı.
ABD; sarhoş bir eski kabadayı gibi sağa sola etkisiz naralaratmakta. Bir yandan terör eylemleri, bir yandan Pakistan’a çıkışma, KuzeyKore’ye nara atma; bir yandan İsrail’le Kasım Süleymani’ye suikast düzenlemeaçıklamaları, bir yandan Filistin’de idam cezasının gündeme taşınması ve diğeryandan Mısır’da dört genci idam ettirmesi…
Bölge ülkeleri artık daha umutlu. Batının onlarıdışlamasıyla doğuya daha da yaklaşmak zorunda kalıyorlar. Son haberlere göre;Pakistan’ın Çin’e yaklaşması gibi. Türkiye’de, onu daha iyi anlayan Rusya’yayaklaşmış durumda. Bölge ülkelerinin,ABD’yi, onların kaderini çizmesine izinvermeyecekleri anlaşılmakta.
Umutlu olmalarının başka nedenleri de var bölge ülkelerin.ABD’yi durdurmalarının bilincindeler. Türkiye de bunu görüyor. Pakistan da. Afganistanda.
İşte Afganistan yenilgisi. Tüm terörist faaliyetler veyöntemlere rağmen ABD Afganistan’da yenildi. Pakistan’a artık söz geçiremiyor.Navaz Şerif’i Suudi Arabistan’a çağırtıp görüşmelerinden ve yeni komplolarpeşinde olmalarından da bir sonuç çıkmayacaktır çünkü Pakistan’ın onurununzedelenmesi canına tak etti. Pakistan; artık boyun eğmiyor.
İngiltere’den sonra AB de ABD’den uzaklaşmaya başladı. ABD,Türkiye’den hala umutlu ama Suriye’de önermeyi düşündüğü yeni formüllereTürkiye’nin; evet diyerek tuzağa düşeceği beklenmiyor. Çünkü eski omurgaüzerinde oluşan yeni oluşumun bölgede kazanma şansı yok. Bu oluşumun iki önemlihedefi arasında Türkiye ve İran’ın da olduğu netlik kazanmış durumda. Türkiyeve İran’ın kaderleri nihayet aynı noktada buluştu.
ABD’nin yapması gereken; pılını pırtısını bölgemizdentoplayıp, Ortadoğu’dan defolup gitmesi. Kovulacak da. Ama kolay olmayacak.
Suriye’de, Lübnan’da, Filistin’de, İran’da hatta Türkiye’dedaha çok provokasyon ve terörist eylemlerde bulunacak, iç karışıklık vesavaşlar çıkarmaya çalışacak, kaos çığırtkanlığı yapacak ama başaramayacak.
Nitekim daha önce Türkiye’de denediği Gezi benzeri içkarışıklığı, İran’da denedi ve sonuç alamadı. Manevra alanını daraltan Türkiyeve İran’ı hedefe koyan ABD; CIA aracılığıyla Kasım Süleymani’ye mektupgöndermiş, bu mektup Süleymani tarafından açılmaya değer bulunmamıştı.
Hazırlıkları uzun zamandır süren iç karışıklık düğmesinebasıldı. Başarılı olmasa da, Türkiye ve İran’ı iç karışıklıklarla meşgulederek, kendine alan açmaya çalışmakta.
15 Temmuz darbe ve işgal girişimi bertaraf edilmiş, Suriyekrizi Türkiye'nin de bölgesel çözümlere dönmesiyle nispeten sağlıklı bir yolagirmiş, İran, Türkiye ve Irak Barzani ile yeniden normalleşme süreci başlatmış,ABD- Suudi- İsrail üçlüsünün yeni oluşturmak istedikleri koalisyonun Haririprovakasyonu fiyaskoyla sonuçlanmış, Katar ablukası etkisizleştirilmiş veçıkarılmak istenen Kaos veya darbe önlenmiş, ABD, Kartar’da; Türkiye ve İran'ınçabalarıyla başarısız olmuş, Zarrap davası şantajında Türkiye, ABD’ye boyuneğmemiş, Muhammed Bin Selman’ın Prens operasyonu ile elde edilmek istenensonuca ulaşılamamış, Kudüs provakasyonu; Türkiye'nin çabaları ile darbeyemişken; tam da bu konjonktürde; uzun zamandır hazırlıkları yapılan, biraz dabeklenen bir protesto süreci için düğmeye basılmış ve İran'da; bizdeki Gezi ilebenzerlik gösteren provokasyon başlatılmıştır.
İran; gerek kadim devlet tecrübesi gerekse Suriye'nin degetirdiği deneyimle, bu fesadı bertaraf etme sürecini başarıyla yönetmiştir.
Mısır’daki darbeyi saymazsak; 15 Temmuz’un önlenmesi, Gezive İran'daki huzursuzluk çıkarma girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanması;bölgemizde artık ABD'nin, öteden beri kullandığı; darbe, terörle bir şeylerelde etme çabaları, iç savaş, iç karışıklıklar çıkarma operasyonları, ülkeleriniçişlerine karışma ve yönetimleri anti-demokratik yollarla değiştirme gibigirişimlerinin, eskisi gibi sonuç alıcı olmadığını söylemek mümkün.
Ellerin küreye konulmasıyla oluşturulan yeni şerkoalisyonunda, Suudi Arabistan gibi bölge devletlerinde bulunuşu, bölgenin,yönünü bağımsızlığa çevirmiş ülkelerin işlerini zorlaştırmaktadır. Ancakbağımsız politikalarla ve son derece uyanık davranarak; ABD ve İsrail terörünekarşı bölgeyi sağlamlaştırmaya yönelik atmosferi korumak yine de mümkün.
Protestolar süresince atılan Telegram ve Twittermesajlarının yarısının, Suudi Arabistan’dan atılmış olması düşündürücüdür.Henüz kesinleşmemiş olmasına rağmen, bu provokasyonun koordine edildiğimerkezlerden birinin Afganistan/Herat; diğerinin ise Erbil’deki ABD üslerindenbiri olması, bölgemizde ABD’yi barındırmamızın nelere yol açabileceğinin degöstergesi.
Protestolar devam ederken; Mısır kaşla göz arasında dörtgenci idam etti.
İran protestoları, bölgemiz için ve İran için hatta Amerikaiçin bir milat sayılabilir.
Protestolar devam ederken; Türkiye'nin destek mesajlarıgecikmiştir.
Rusya en erken ve net olarak davranıp açıklama yaptıktansonra; Türkiye'nin de açıklamaları ve Cumhurbaşkanı'nın Ruhani ile telefonkonuşması gerçekleşmiştir. Buna rağmen özellikle Mevlüt Çavuşoğlu'nunaçıklamaları çok önemli ve değerli sayılabilir:
Mevlüt Çavuşoğlu: "Çatışmaların bir an önce durmasıistikrarın geri gelmesini isteriz. İran'ı eleştiren ülkelerin samimi ve çiftestandarttan uzak olması gerekiyor. Mısır’da darbe oldu, herkes destek verdi.Hani darbeye karşıydınız? Ruhani’nin açıklamalarını olumlu buluyoruz.Temennimiz sürecin bir an önce bitmesi" şeklinde açıklamada bulunmuştu.
Protestolar devam ederken; İsrail, ABD’den; KasımSüleymani’ye suikast yapma izni aldı.
BM’deki Kudüs oylamasından dolayı Hindistan'ın iradesinesaygısızlık yapan İsrail'in, Hindistan’la yaptığı silah anlaşması, Hindistantarafından iptal edildi.
Nihayet 3 Ocak 2018, Çarşamba günü; Devrim muhafızları,protestoların sona erdiğini ilan etti.
Ardından Zarrap davasında, Atilla; kendisine yöneltilen 6suçun beşinden suçlu bulundu.
İsrail'de ise Filistin direnişçilerin idamını mümkün kılankarar, ilk oylamada meclisten çıktı.
Protestolar devam ederken; sevinenler sadece İsraillilerdeğildi. Çok sevinenler arasında; Türkiye'deki bir kısım müptezel İslamcılar davardı. İran halkına olan kinlerini belli etmenin ötesine geçmiş bu kesiminönemli “mütefekkir”i -ki bu şahıs, ülke yöneticilerine medeniyet derslerivermeyi ihmal etmeyen biri- de vardı. Bunların bir kısmı ise -ki AK Parti'ninonları kovduğu halde gitmeyen kesimlerdir- “ama” ve “fakat” larla yorumlaryaptılar ve protestolardan dolayı sevindiler…
Durum netleşip, protestoların, Türkiye’nin ve bölgeninzararına olduğu anlaşılınca, bunların bir kısmı tavır değiştirdi. Bunu da temelolarak üç nedene bağlayabiliriz:
Birinci neden; İran'la rekabet görüntülü düşmanlıktanvazgeçememeleri, ikincisi; Kürtlerin İran'da mevzi kazanabileceği korkusu veüçüncüsü de protestoların başarılı olması halinde Türkiye'nin büyük zarargöreceği ve sıranın Türkiye'ye geleceğinin kesinlik kazanması. (Bu kesimdeüçüncü kaygının gerçekçi olduğundan da şüpheliyim.)
Protestoların önlenmesini ve kriz yönetimi süreci, başarılıbir şekilde sürdürülmüştür. Ruhani; halkın protesto hakkına saygı duyduğunuaçıklamış, kamu ve şahıs mallarına zarar verilmemesini istemiştir. Orantısızgüç kullanılmamıştır.
Halkın, haklı talepleri ile dış güçlerin/provokatörlerinhareketlerini ve failleri ayırmaya yönelik titiz bir çalışma yürütülmüş ve bazıajan ekipler yakalanmıştır.
Sabırlı ve tedbirli davranılmış, ABD'nin konuyu BM’yegötürüp gevezelik yapmasına fırsat verilmeden, Devrim muhafızları gerekenaçıklamayı yaparak protesto provokasyonu sonlandırmış, böylece ABD'nin arzuedebileceği suni bir dış müdahalenin de önüne geçilmiştir.
İran halkının bu deneyimi yaşaması gerekiyordu. Yaşadı veolgunlaşarak daha da güçlü bir İran olarak bu işin üstesinden gelmeyi başardı.Şimdi meydanlarda; devrimin ilk günlerinin önemli sloganlarından biriyankılanmakta:
“Merg ber Amerika!”/ Amerika’ya ölüm!
Bu sonuç, Amerika'nın bölgeyi tek başına yeniden kurmasürecine bir darbe niteliği taşıdığı için değerlidir. ABD'nin bundan sonra dahamleleri olacaktır. Bekleyip göreceğiz.
SONUÇ:
ABD; bu bölgeyi tek başına ve yeniden dizayn etmekabiliyetini kaybetmiştir.
İngiltere ve Avrupa; ABD'nin tek başına hareket etmepolitikaları karşısında engel olacaklardır.
İran İslam Devrimi; Batı karşısındaki medeniyet ve moderndünyaya karşı alternatif olma özelliğini güçlendirerek rakipsiz olduğunugöstermiştir. Protestoların; halkın haklı talepleri ve provokatörler/dış ellerolmak üzere iki ayağı bulunmaktadır. İran, onları birbirinden ayırarak; tümambargo ve baskılara rağmen halkın taleplerini karşılamak konusunda elindengeleni yapmaya devam edecek; dış güçlere yönelik tedbirler konusunda dakararlılığını sürdürecektir. Bölge ülkelerinin dik durdukları zaman; birçokbelayı def edebilecekleri ve küresel emperyalistlere karşı direnebilecekleriortaya çıkmıştır.
ABD, bölgedeki şer operasyonlarına, İsrail'le koordinelişekilde sürdürmeye devam edecektir.
AB ve Avrupa'nın da yararına olan; Pakistan, İran,Afganistan'ın da önemli güzergahları olduğu “Bir yol Bir Kuşak” projesineyönelik bir saldırı niteliğinde de sayılabilecek İran protestolarıgöstermektedir ki şüpheli hallerin yaşandığı Pakistan'a ve Afganistan'a yönelikde ABD, çeşitli operasyonlar peşinde olacaktır.
ABD; İran ve Türkiye’yi parçalama ve etkisizleştirme, Büyükİsrail’i (BOP) oluşturma sürecinden vazgeçmeyecektir.
ABD; Suriye'nin güneyinde ve kuzeyinde Akdeniz'e ulaşacakbirer koridor açma ve Suriye'yi, İsrail için tamamen etkisizleştirmeyihedefleyen yapılandırmalar noktasındaki hedeflerinden vazgeçmeyecektir.
Muhtemelen ABD; Türkiye'yi yanına çekmeye yönelikpolitikalardan da vazgeçmeyecek, bu bağlamda Suriye'de yeni bir planlama ileTürkiye'yi tuzağa düşürmeye çalışacaktır.
ABD; İran’la çatıştırmak istediği yeni koalisyonda;Türkiye'nin de İran'ın karşısında olmasını sağlama yönündeki çalışmalarınadevam edecektir.
Yaşananlar; her ülkenin dinine, mezhebine, rejimine saygıduyulduğu, bölgesel işbirliğinin ve bölge barışının öncelendiği bir konsensususağlamlaştırmıştır. Türkiye hükümeti de bu konsensus'u bir politika halinegetirmiş olduğu halde; müptezelislamcıların İran sancısı hastalığı, Türkiye'ninbekasından bile ön sırada olarak devam edecektir.
Amerika, oluşan bu konsensusa rağmen, bölgede; mezhepçiliküzerinden veya benzer farklılıkları (etnik farklılıkları vs) kullanarak, bölgeülkelerini birbirleriyle çatıştırmaya yönelik politikalarına devam edecektir.
Bölge ülkeleri, Kürt sorununun da, ABD dışlanarak; adil birsonuçla çözümlenmesine yönelik çaba içinde olmalılar. Kürtlerin, bölgenin enkadim ve mazlum haklarından biri olduğu ve çok acılar çektiği unutulmamalıdır.
Amerika; bundan sonraki süreçte ve Türkiye'nin dik durmayadevam etmesi halinde; Türkiye'ye yönelik olarak da darbe ve iç karışıklıkdenemelerinden vazgeçmeyecektir.
Türkiye, önümüzdeki günlerde benzer bir karışıklıkyaşanmaması için, şimdiden tedbirler almalı, bölge ülkeleriyle oluşturduğuittifakları sıkı tutmalı.
Son Suriye olayları ve tarih göstermiştir ki; İran veTürkiye; asla ama asla birbirlerine sırtlarını dönmemesi gereken iki ülke.
Bölge ülkeleri; İran da dahil olmak üzere hiçbir ülkeninmezhebi, rejimi ve etnik unsurları üzerinden oluşturulabilecek provokasyonlaraalet olmadan; emperyalist işgalcilere karşı kenetlenmelidir.
İran, başka bir ülke veya bir halkın, ABD karşısındakibaşarısı veya mazlumlara yönelik bir girişimi, takdirle karşılanarakdesteklenmeli ve saygı duyulmalıdır.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum