Modern dünyanın armağanıdır, nev-zuhur öncükadrosuna; kafalarını boşlukta sallandırmak!... Avrupalılaşmak sevdasınatutulmak, humma hastalığına tutulmaktan daha şiddetli ve ağır etki yaptıçağımızın insanları üzerinde. Eğitim ve öğretim kurumlarında, bazı istisnaidurumların haricinde; tam manasıyla, eskisi gibi ne şiir, ne edebiyat, ne detarih okutulmaz oldu,yeni nesillerimize ar
Okutulan şeylerin başında, ideolojik fikirler,batı hayranlığı, asabiyet ve milliyet duygularının daha ağır bastığı konulardırçoğu zaman… Gençlik, sağlıklı düşünememekte, sağlıklı hareket edememekte vesağlıklı iş görememektedir. Modern zamanların, modern insanı; maddeye esirolmuş durumda. Hakikatin arayışından daha çok; maddi olanakların peşindenkoşmakta ve kapitalist düşünceyi daha yukarılara taşımanın gayretinigütmektedir…
Bu tam anlamıyla, modern çağın, modernizmi idealedinmiş olan insanların kafalarını işlevsiz ve gayesiz bir hale sokmaktan başkabir şey değildir… Günümüzde, bende Müslümanımdiyenlerin birçoğunun, politikpartiler, beşeri kanunlar ve ideolojik hareketler uğrunda vermiş olduklarımücadele kadar; dinleri ve davaları uğrunda verememektedirler. Nedeni ise,insanların, toplumların ve dolayısıyla devletlerin; İlahi dava konusunda,eksenlerini ve mecralarını kaybetmeleridir.
Evet, günümüzde, gerçekten kafalar boşlukta,zihinleri bulanık; fikirler karmakarışık ve saflar çok muğlak bir haldedirler.Bu gün dünyanın hemen hemen her yerinde, savaşların ve katliamların sürmekteolduklarına tanıklık etmekteyiz… Petrol için, elmas için, başta Müslümanların,birde geri kalmış ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginliklerini talan etmekiçin; İngiliz’i Fransız’ı, Amerika’sı ve daha isimlerini saymakta gerekgörmediğimiz birçok ülkenin seferberlik içerisinde ve tam mesai yaptıklarınıgörmekteyiz.
Küfür; dünyanın seyrine yön vermek için, var gücüyleçalışmakta; tüm ekonomik olanaklarını kullanmakta ve karşılığında, ya petrol,ya da mazlum kanı heder etmektedir. İslam coğrafyasının bu gün,kafalarıboşlukta olan liderlerin eliyle; müstevli güçlerin işgal ve tasallutu altındaolduğunu görmekteyiz. Müslümanların başında bulunanların çoğunun batı formatlıolmaları; halkı Müslüman olan ülkelerin insanlarını, batıl ve şer güçlerinin mahkûmuhaline getirmiştir. Bunu gizlemenin veya hasıraltı etmenin manası yoktur.
Evet, toplumsal buhranların bu gün zirveyapmasının temelinde; öncü kadrolarının ve dolayısıyla onlara tabi olaninsanların kafalarının boşlukta olmaları ve istikametlerini kaybetmelerindendolayıdır. Bu gün, babaların, annelerin, yöneticiler ve iktidarsahiplerinin,her zamankinden daha büyük sorumlulukları vardır. Bu gün eğer,İslam beldeleri işgal altındaysa, sakinlerinin birçoğunun öldürüldüğü,birçoğunun ise sürgün hayatı yaşamaya mahkûm hale gelmesi söz konusuysa, bundanhepimizin hasbel kader sorumluluk payının olduğunu unutmayalım.
Son bir asırdır özellikle, İslam coğrafyası işgalaltında ve insanları ise, bir birinden kopuk, ilgisiz, uzakdünyaların insanlarıve yabancı gibi yaşamaktadırlar. İletişim ve ulaşım araçlarının çok kolay halegelmesine rağmen, eğer bu gün insanlar ve özellikle Müslüman toplumlar birtürlü bir araya gelemiyor ve ortak aklın öncülüğünde; dünyanın huzur vesükûneti için somut adımlar atamıyorlarsa (ki öyledir) bu,liderkadroların,kafalarının boşlukta olduklarının, eylem ve söylemlerinin zıt vetenakuz halinde olduğununbir göstergesidir.
Arap âlemine baktığımızda, idareci kadrolarınınhemen hemen çoğunun, batıdan icazetli olduklarını görmekteyiz. Özellikle Irakkörfez savaşının üzerinden yirmi beş yıl geçmesine rağmen; halkı Müslüman olanülkelerin idarecilerinin çoğunun hala; boşluktaki kafalarına bir türlü düzen veintizam vermediklerini görmekteyiz. Dolayısıyla bu rehavet hali, İslamâlemindeki kargaşaların, savaşların, kaosların, göçlerin ve ölümlerin daha dasüreceğianlamına gelmektedir.
Soğuk savaşın sona erdiğini, tarihe not düşenlerinyanılgısıdır, dar çerçevede düşünen zevatın!..Çünkü hiçbir zaman ne soğuk savaşbitti, ne de Küfür dünyasının; İslam dünyası üzerindeki hesap vedesiseleri!...Bende Müslümanlardanım diyen herkesin, büyük bir silkinişle ayağakalkması ve herkesin kendi çapında; aziz İslam davası uğrunda bir şeyleryapmalarıüzerlerine anın vacibidir. Mesela kalem sahipleri…
Evet,kalem sahipleri, Şehid Seyyid Kutub’un öz ifadesiyle, birçok şey yapabilirler.Ancak, kalemlerini kanlarıyla beslemeleri şartıyla… Ve kafaları boşluktankurtarmanın başka bir yöntemi de, Atasoy Müftüoğlu’ndan!..“Şimdi,söz, kalem uygarlığına gönül vermiş olanlarındır. Kalemden Kitaba, Kitaptaninsana, İnsandan bütün iklimlere uzanacak bir düşünce eylemi çizgisiüzerindeyiz. Uygarlığımızın (Medeniyetimizin) harcını önce kalemlerimizlehazırlayacağız ki, bir gün kanlarımızı da seferber edebileceğimiz bir yetkinliğeulaşalım. Şimdilerde en etkili silahlarımızdan biri kalemlerimizdir.”(Firak’tan) diyor Atasoy Hoca!
Sözünhülasası şudur: Kitlelerin, kafaları boşlukta olanların tasallutundankurtulmanın en emin yolu; öze dönüş yapmaktır. Yani, fıtratın dinine!... Selamve dua ile.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum