Ramazan-ışerif orucu, yılda bir ay yapılan bir ibadet olmasına rağmen namazdan hemensonra gelen İslam’ın temellerini oluşturan rükünlerinden biridir.Aslında oruç,dinin direği olan namazın, kulluğun temeli olan şükrün, duanın ve diğeribadetlerin ne denli önemli ve vazgeçilmez olduğunu insana en gerçekçi şekildekabul ettiren bir ilahi eğitimdir. Çünkü oruç nefsin şımarıklığını dizginler,firavunca gururunu kırar; bollukta iken yokluğu, fakrı, güçlü iken güçsüzlüğü,acizliği, burnu havadaki nefse hissettirir, ona boyun büktürür. Böylece abdolduğunu, hiç bir şeye malik olmadığını uygulamalı olarak öğretir.
YüceAllah,ilahi tenezzül olarak Kur’an-ı Kerim’in insanla buluşmasına büyük önemvermiştir. Bu müthiş olayın ilk adımı olan Levh-i Mahfuzdan indirildiği geceyi“Kadr” diye adlandırarak bin aydan daha hayırlı olduğunu ilan etmiş, Kur’an’ınindirildiği ay olan Ramazana da büyük değer vermiştir. Bu kutsi ay boyunca kalpler,zihinler ve ruhlar Kur’an’la en azami şekilde buluşup faydalansın, en yüksektarzda onunla hemhal olsun diye bütün dikkatlerin Kur’an’a odaklandığı busürede nefsin taşkınlıklarına fırsat vermemek için, en iyi dizginleme şekliolan orucu emretmiştir.
Ramazan-ıŞerif bütün bu ilahi değerdeki özellikleri yanında kullara da uhrevi ve dünyevibüyük kazanımlar sunmaktadır. Düşünün, bu ayda gündüz vakti yeme-içmeyi terketmek ibadet, akşam ve sahurda yemek-içmekibadettir. Yani yemiyorsunuz ibadet,yiyorsunuz yine ibadet olmaktadır.Uyumamak ibadet, uyumak yine ibadet. Kısacasıbu ayda haramlar dışında her ne yapsan ibadet sayılmaktadır. Oruçlunun her haliAllah katında güzel görülmüş ve büyük mükâfatlarla karşılık bulacağıbildirilmiştir. Ancak oruçlunun, oruçtan kaynaklı öfkeli hali güzel değilçirkin görülmüştür. Oruç öfkesi, bu saygın ve mükâfat dolu bu oruç ibadetinideğerden düşürmektedir. Bu itibarla kabul edilmez bir durumdur.
Oruçöfkesinin birkaç nedeni olabilir, Hangisinden gelirse gelsin, uhrevi kazanımaçısından tehlikeli olabilecek sonuçları vardır.
Oruçyalnız Allah’ın emri olduğu için tutulur ve gerçekten tutuluyorsa Allah’ın emridışında bir gerekçeye dayanması mümkün değildir. Çünkü söz gelimi bir kimsegösteriş için, toplumdan çekindiği için vb. nedenlerle tutuyorsa, farkedilmediği, bilinmediği yerde tutmaz; tutar görünür ama gizlice yer, içer. Amakişi toplumun veya çekindiği şahısların bildiği ve gördüğü alanın dışında kaldığındada gerçekten tutuyorsa Allah’ın emri için tutuyor demektir. Buna rağmen kişiöfkeleniyorsa, bu öfke doğrudan Allah’ın emrine yöneliktir, onu hoşkarşılamamaktan onu içine sindirememekten kaynaklanır. Bu durumda oruç öfkesikerhen bir itaati ifade eder. Zoraki bir bağış, minnetli ve eziyet verici biriyilik, makbul olmadığı ve saygın bir değer taşımadığı gibi, öfkeli oruç daAllah’ı severek itaatten yoksundur. Böyle olan şahıslar, Allah’ın emrini yerinegetirme hazzından da mahrumdurlar.
Oruçöfkesinin diğer bir kötü dayanağı da, en basit bir zorluğa bile katlanamayannefsinin şımarıklığından gelen feryatlarını dikkate alması ve İlahi emri hoşkarşılamamasıdır. Oysa Ramazan orucunun hikmetlerinden en önemlisi nefsinşımarıklık ve taşkınlıklarını durdurmak, aklı ve vahyi dinlemesi için onudizginleyip terbiye etmektir. Alışkanlıklarını, bağımlılıklarını terk etmesi,hazzını ertelemesi uygulamasıyla kaçınılmaz olarak karşılaşan nefsin elbetteferyatları olacaktır. Ama ilahi emir karşısında bu feryatları dikkate almamaknefsin terbiyesi için en önemli adımdır. Ama nefsin feryatlarına merhametgösteren şahıs, bu kez ilahi emre karşı öfkeli olur. Bu ise kullukla aslabağdaşmayan bir durumdur. Oysa tam tersi kişi ilahi emir olan oruca karşıdeğil, nefsine karşı öfkeli olmalıdır ki hedeflenen nefis terbiyesigerçekleşebilsin. Oruç tuttuğu için öfkelenen şahıs, asla nefis terbiyesinigerçekleştiremez, nefsini emri altına almayı başaramaz. Aksine kendisi nefsininemrinde olmayı sürdürecektir. Ayrıca Oruç öfkesi, İlahi emre karşı da biredepsizliktir. Peygamberimiz ASV ““Öfke şeytandandır.” (Ebu Davud, Edeb, 3) buyurmuştur.
Nasıl kiminnet ve eziyetle sadakanın sevabı ve değeri kaybolur; aynen onun gibi, öfkede orucun sevap ve değerini iptal eder.
Oruçtutarak emek veren Müslümanların bu konuda kendilerini bir değerlendirmeye tabitutmaları, öfkelerini de dizginlemelidirler. PeygamberASV’ın şu hadisi akıldan çıkarılmamalıdır:
“Gerçek babayiğit,güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir.”(Buhârî, Edeb 102)
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum