Yaz mevsiminde havaların aşırı sıcak oluşu beslenmede de oldukça dikkat gerektiren bir durum oluşturur. Yaz aylarında artan sıcaklıklarla birlikte bebek, çocuk, yaşlı ve hamilelerle, tansiyon, kalp, şeker gibi kronik hastalıkları bulunan kişiler başta olmak üzere, herkes için bir takım sağlık sorunlarının ortaya çıktığı bilinmektedir. Özelliklede bu aylarda yağlı ve hamurlu yiyeceklerin tüketilmesi sonucunda baş ağrısı, yüksek tansiyon, yorgunluk, gibi sıkıntılara neden olabileceği uzmanlar tarafından sık sık dile getirilmektedir. Bundan dolayı bölgemizde aşırı sıcak geçen yaz mevsiminde özellikle hamurlu, yağlı ve şekerli yiyeceklerden şiddetle kaçınılması gerekmektedir.
Sıcaklarda doğal olarak yaşanan aşırı terleme sonucu vücuttan su ve bununla birlikte, sodyum, potasyum gibi mineraller de atıldığı için, bu durum halsizlik, nabız düşmesi, tansiyon sorunları, yorgunluk ve dolaşım bozuklukları oluşabilmektedir. Oluşan sıvı kaybını önlemek için günde en az bayanlarda on erkeklerde ise on dört bardak su içmek için çaba sarf edilmesi gerektiği, özellikle gazlı ve şekerli içecekler yerine ayran ve doğal meyve sularının tüketilmesi gerekliliği yine uzmanların hem fikir olduğu konulardır. Ana yemeklerde mevsim sebzeleri, içecek olarak bol su, ayran ve tatlı ihtiyacının giderilmesinde de karpuz, kavun gibi mevsim meyveleri ve arada bir de dondurma gibi sütlü tatlılar tercih edilirse daha sağlıklı beslenilmiş olur.
Urfa yemek kültürü içerisinde bu mevsimde domates, biber, patlıcandan oluşan yemeklerin yapılması ve tüketilmesi esas beslenme şeklini oluşturmaktadır. Zaten bütün yaz yemeklerinin temel maddesi domates, biber ve patlıcan olduğundan ve bu sebzelerle yüzlerce çeşit yemek yapılabildiğinden bu beslenme şekli son derece olumlu olarak kabul edilir. Ancak, yapılan bu olumlu beslenme şeklini üç olumsuz durum zedelemektedir.
Birincisi; domates, biber veya patlıcan ile yapılan yemeklere margarin türü yağların kullanılmasıdır. Oysa margarin veya diğer yağlar yerine son derece sağlıklı olan zeytinyağı tercih edilmelidir.
İkincisi; yemeklerin genellikle dürüm şeklinde yenilmesidir ki, bu şekilde ekmeğin fazla tüketilmesine sebep olduğundan olumsuzluk katmaktadır. Dürüm şeklinde yenen yemeklerde ekmek fazla tüketilir. Ekmeğin içine sarılmış olan fırınlanmış sebzeler lokma şeklinde yenilirse hem daha az ekmek tüketilmiş olur, hem de daha kısa süre de doygunluk hissine ulaşıldığından fazla yemek yenilmemiş olur.
Üçüncüsü de bu yemeklerin sürekli fırınlarda pişirilmesidir. Sebzelerin ekmek fırınında aşırı yüksek bir ısıya maruz bırakılarak pişirilmesi besin kaybının oluşmasına ve dolayısıyla da sağlıksız bir beslenme şeklinin oluşmasına katkıda bulunmaktadır. Zira fırınlarında pişen yemekler 300 derece gibi yüksek bir ısıya maruz kaldığından dolayı yemeklerin yüzeyinde, hatta bazen derinliklerinde bile ciddi yanıklar meydana gelmektedir. Çoğu zaman alüminyum tepsilerde fırına sürülen yemekler piştikten sonra fırından çıkarılırken tepsinin simsiyah bir şekilde ve yemek yüzeyinin yer yer kömürleşmiş bir vaziyette olduğu görülür. Yanmış veya üzerinde yanık bölümleri bulunan gıdaların kanser oluşturma özelliği olan çeşitli maddeler içerebildiği uzmanların dile getirdiği bir durumdur. Yiyeceklerin bir bölümünde yanık oluşması sebebiyle kanser gelişme riski, yenilen yiyeceğin miktarına ve kanser oluşturma özelliği olan maddelerin yanık gıdada ne kadar oranda bulunduğu ile de alakalıdır. Yiyeceklerin maruz kaldığı ısı miktarı ve süresi, yiyeceklerdeki kanser oluşturma meyli arasında doğrudan bir ilişki vardır. Uzmanlar yanık yağların kanser oluşturan çeşitli maddeler içerdiği konusunda fikir birliği içindedirler.
Fırıncıların da bu beslenme kültüründen dolayı son derece rahatsız olduklarını görmekteyiz. Hem havanın aşırı sıcak oluşu, hem de fırının sıcaklığı fırıncıların sürekli gergin bir ruh haline sahip olmasına ve bunun yanın da yaşanan hijyen ve temizlik ile alakalı sorunların yaşanmasına da yol açmaktadır.
Yüce Allah’ın bu aylarda insanlara sunduğu sebze ve meyveler tefekküre ve ibret alınmasına sebeptir. Sıcak iklimden dolayı insanın rahat yaşamasını sağlamak için, vücudun su, mineral ve lif ihtiyacını giderici domates, biber patlıcan, karpuz, kavun başta olmak üzere birçok sebze ve meyvenin bol ve dolayısıyla da ucuz olması bunun en büyük göstergesidir.
Afiyette kalın
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum