Reklam Alanı

TALİHSİZ VAZİYETLER...

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
1992 Yılında Üniversiteyi bitirip 1993 yılının Ocak ayında öğretmen olarak atandım. O yıl mezun olan bütün branşlar sınıf öğretmeni olmak şartı ile yeterlilik sınavı olmadan tayin edilmişti. Ben de bu şekilde atanmıştım. İl emri yoklamasından sonra tayin olduğum ilçeye gidip göreve başlamıştım. İlk dönem bir ilçe merkezinde bir de ilçeye yirmi beş kilometre uzaklıktaki bir köy okulunda görev yaptıktan sonra, yaz tatili girmiş, tatil dönüşü başka bir köye görevlendirildiğim bana tebliğ edilmişti. Üçüncü görev yerim İlçe merkezine on yedi kilometre mesafede ilçe ile il arasındaki karayolunun üzerinde yer alan bir köy idi. Çok güzel bir köydü. Yaklaşık iki değirmen çevirebilecek bir kudrette çıkan bir pınar vardı. Bu su bütün vadiyi sulayarak akıp giden bir dereyi oluşturuyordu. Köy bu sayede Cenneti andıran bir vadi gibi duruyordu. Manzara tek kelime ile harikaydı. Köyün okulu da yolun hemen kenarında yer alıyordu. Okula gittim kapalıydı. Okulun tam karşısında bir kahve vardır. Bir kaç genç oturuyordu. Benim okulun bahçesine girdiğimi görünce her halde "kimsin, ne arıyorsun?" diye soran olur diye bekledim ancak oralı bile olan olmadı. Bir süre bekledikten sonra ben kahveye yöneldim. Selam verdim ve selamımı yarım ağız aldılar. Muhtarı sordum. Oradakilerin hiç biri cevap vermedi. Kahveci muhtarın kahvesinin yüz metre aşağıda olduğunu söyledi. Bu kahvenin Muhtarla zıt siyasi partililerin olduğunu, muhtarı sorduğum için de bana yarım ağız cevap verdiklerini daha sonra öğrenmiş ve üzülmüştüm... Doğrusu köyde kimsenin benimle ilgilenmemiş olması beni çok üzmüştü. Normal şartlarda en azından muhtarın gelip bir "hoş geldin" demesi gerekir diye düşünmüştüm. Yaklaşık bir hafta görev yaptıktan sonra bir gün bir adam geldi. Gayet mahbup bir durumdaydı. Şapkasını önünde tutup son derece saygılı bir şekilde: "-Hocam hoş geldiniz, ben köy muhtarı Abdullah. Dedi. Bunun üzerine ben: "Hoş bulduk sayın muhtarım. Ben de köy öğretmeni Abdullatif. Buyurun buyurun şeref verdiniz" dedim. Biraz kinayeli bir şekilde söylediğimi anlamıştı muhtar. Gösterdiğim yere oturduktan sonra yine aynı mahcubiyet ve saygı ile devam etti: "-Hocam sitem etmekte haklısınız. Ben size çok mahcubum. Lütfen bağışlayın. Ancak sizin gelmenizden yaklaşık on-on beş gün önce talihsiz bir hadise yaşadık." Deyince doğrusu bu sefer ben az da olsa muhtara sitemli yaklaşımımdan mahcubiyet duymuş ve bütün merakımla yaşadıkları talihsiz olayı anlatmasını istemiştim. Muhtar şöyle anlatttı : "-Yaklaşık yirmi gün önce idi. Bir gün takım elbise giymiş, son derece düzgün konuşan, elinde çantasıyla tam bir öğretmen görünümünde olan bir zat geldi. Köyümüze öğretmen olarak tayin olduğunu söyledi. Biz de ona gerekli ilgi ve alakayı gösterip, yaklaşık bir hafta bizzat evimizde misafir ettik. Daha sonra bu zat, gidip memleketi olduğunu söylediği Tekirdağ'dan evini getireceğini, ancak henüz yolluk ücretini alamadığı için kendisine biraz borç para vermemizi istedi. Döndüğünde yol ücretini tahsil ettiğinde paramızı iade edeceğini söyledi. Ben de "nasıl olsa köyümün öğretmenidir" diyerek hatırı sayılır bir miktar para verdim ve o nu yolcu ettim. Bir kaç gün bekledik, ancak gelen giden olmadı. Bize geleceğini söylediği günden de bir kaç gün geçince acaba başına bir iş mi geldi, bir kaza mı geçirdi diye merak edip ilçe milli eğitim müdürlüğüne gittim. Köyümüze verilen öğretmenden bir haber alıp alamadıklarını sordum. Ancak aldığım cevap beni dehşete düşürdü. Zira ilçe milli eğitim müdürü, köyüme herhangi bir öğretmen verilmediğini, henüz münhal durumda olduğunu söylemişti. Köyümüze gelen ve "ben öğretmeninizim" diyen biri bir hafta yiyip içip keyif sürdükten sonra bizi çok kötü bir şekilde dolandırdığını anlamıştım. Sonra duyduk ki, aynı adam ilçede bazı esnafları da öğretmen sıfatını kullanarak dolandırmış, yüklü paralar ve eşyalar alıp gitmiş..." Muhtar bu hadiseden sonra köye gelip ben öğretmenim köyünüze atandım diyen birisini tahkik etmeden, ikinci bir dolandırılma hadisesi yaşamamak adına bana temkinli yaklaşmış, ilçeye gidip benim köy öğretmeni olarak atandığımı kesin olarak anladıktan sonra gelip bana "hoş geldin" demişti. Muhtar defalarca benden özür dilemişti. Ancak, ben asla özür dilenecek bir durum olmadığını ve kesinlikle haklı olduğunu söylemiştim... Pandemi dolayısıyla verilen uzun bir aradan sonra bu gün tekrar başlayan eğitim ve öğretim yılının hayırlı olmasını diliyorum. Rabbim bütün öğrencilerimizi, öğretmenleri ve velileri muhafaza eylesin... Afiyette kalın
TALİHSİZ VAZİYETLER...
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.