“Yeryüzüne şöyle bir bakınız. Orada, insanı aç, sefil ve perişan göreceksiniz. Orada, Doğulu, Uzakdoğulu, Ortadoğulu çocukların kanları üzerine yükseltilen bir Amerika uygarlığı göreceksiniz.” Ali Şeriatî
Yeryüzü egemenlerini, onların kendilerini ve bizleri nasıl tanımladıklarını ve üzerimizde hala da devam eden uygulamalarını hakkıyla bilmeden ve insanlara ilan edip gerektiği şekilde konumlanmadan insanca bir yaşamdan ve gelecekten bahsetmemiz imkansızdır.
"No Logo" adlı kitabıyla bütün dünyada adından söz ettiren Naomi Klein‘a göre, küresel çaptaki serbest piyasanın zafere demokratik araçlarla ulaştığı düşüncesi bir safsatadan ibarettir. Üstelik, ‘şok terapisi‘ doktrinine uygun şokların uygulanmasının hemen ardından, toplumların hızla büyük çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda sil baştan düzenlenmesini gerektiren felaket kapitalizmi macerası aslında hiç de 11 Eylül 2001‘le başlamamıştır. Klein bu politikanın izlerini çok gerilere, elli yıl önce Chicago Üniversitesi‘nin iktisat bölümünün Milton Friedman‘ın yönetiminde olduğu zamana kadar sürer. Friedman‘ın ve Chicago Okulu iktisadının görüşleri doğrultusunda, ekonomik politikalar ve ‘şok ve dehşet‘ salan savaşlar ile 1950‘lerde CIA‘in finanse ettiği üstü örtülü elektroşok ve duyusal yoksunlaştırma deneyleri arasında doğrudan bir bağ vardır ve bu bağ günümüzde Guantanamo Körfezi‘ndeki ‘hukuk-dışı‘ hapishanelere kadar devam ettirilmiştir. Naomi Klein‘ın bu kitabı, Şili‘deki 1973 Pinochet darbesinden 1989‘da Çin‘de Tiananmen Meydanı katliamına ve 1991‘de Sovyetler Birliği‘nin dağılışına kadar dünyanın manzarasını değiştiren olaylarda şok doktrini yönteminin nasıl uygulandığını ve ‘büyük şirketlerin çıkarlarını kollayan‘ yeni kapitalizm modelinin dünya halkları adına nasıl bir yıkım ve yoksulluğa yol açtığını takip etmek bakımından eşsiz bir kaynaktır.” https://www.babil.com/sok-doktrini-kitabi-naomi-klein
Yukarıdaki giriş bir kitap tanıtımı. Bu tarz kitaplar; toplumlar üzerinde deneyler yapanların itiraf ve yöntemlerini de hiç çekinmeden anlatmalarıyla ünlüdür. Özellikle Afganistan’ ın ilk işgal edilişi ve Irak işgalleri, başta Ortadoğu olmak üzere küresel mezalimin yöntem ve cürümlerinden izler taşır. Ancak 11 Eylül saldırıları ve Irak ve Afganistan’ ın işgali ayrı bir perdenin başlangıcıydı.
Tarihimiz yıkım ve saldırılarla doludur. Üzerimize, çok orantısızca saldırılması ve hala da devam eden kimi yerlerdeki insanlık dışı, adına savaş dedikleri imhalar ve adına barış dedikleri işgaller ve oluşturulan algılar nedeniyle tüm bunlara rağmen hissettiğimiz suçluluk duygusu ciddi bir anormalliği ve üzerimizde yürütülen planların hedefine ulaştığının resmidir adeta.
Farkında olmamız, uyanmamız ve uyandırmamız dışında bir seçeneğimiz yoktur. Bizden sonraki nesillerin özgürlüğü ve üzerimizdeki sorumlulukları için bile olsa; yapmalıyız bunu.
Bu bağlamda Ahmet Hakan Çakıcı’ nın kendi sosyal medya hesabında Naomi Klein‘ in Şok Doktrini adlı kitabından derlediği notların önemli olduğunu düşünüyorum. Bu derlemelerden yararlanarak, daha doğrusu ağırlıklı olarak bu derlemeleri ve değerlendirmeleri sizlere aktararak bu yazı dizisini oluşturmak istiyorum.
Yakın tarihimizin kimi önemli olaylarını farklı bir açıdan görmemizi sağlayacağını düşündüğüm ve özellikle genç kuşağın gözden geçirmesinde yarar gördüğüm bu aktarımın faydalı olmasını umuyorum.
“New Orleans'ı vuran Katrina Kasırgasının ardından şehir sular altında kalıp insani bir felaket yaşandığında Cumhuriyetçi Kongre üyesi Richard Baker "Nihayet New Orleans'taki toplu konutları temizlemiş olduk. BU işi biz yapamıyorduk, Tanrı yaptı." demişti. New Orleans'ın en varlıklı müteahhitlerinden Joseph Canizaro ise "Sanırım yeniden başlamak için temiz bir sayfaya sahip olduk. Elimize çok büyük fırsatlar geçmiş durumda" demişti.
New Orleans'ta fakirlerin yaşadığı büyük bloklar yıkıldı ve yerlerine büyük ve fakirlerden korunaklı güvenlikli siteler yapıldı.
ŞOK Terapisinin mucidi Milton Friedman "New Orleans'taki okulların çoğu harabeye döndü" diye yaptığı çağrı karşılık buluyor ve Katrina Kasırgasından önce 123 olan devlet okulları 4'e düşürülürken özel okulların sayısı 9'dan 31'e çıkıyor 4700 öğretmen işsiz kalıyordu. Fırtına Okul Reformcularının yapamadığını yapıyordu.
Felaketleri "heyecan verici piyasa fırsatı" olarak gören 'Felaket KApitalizmi" bir kez daha kazanıyordu.
…
"Sıkıp içini boşaltacağız, sonra da kendimizle dolduracağız." (George Orwell,1984)
2004 yılında Tsunami, Sri Lanka sahillerini vurduğunda tarihi binlerce seneyi bulan balıkçı köylerini tarümar etmişti. Tsunamiden hayatlarını kurtaran yüz binlerce köylü, köylerini onarıp yeniden ayağa kaldırmaya kalktıklarında, yabancı yatırımcılar ve uluslararası kredi kuruluşlarının kendi topraklarında kocaman sayfiye merkezleri, devasa oteller ve tatil köyleri kurmak için bir araya geldiklerini gördüler. Sri Lanka hükümeti "Kaderin acımasız bir darbesiyle doğa, Sri Lanka'ya eşsiz bir fırsat sunmuştur ve bu büyük trajediden dünya çapında birinci sınıf bir turizm alanı doğacaktır" diyordu.
Milton Friedman "Ancak büyük bir krizin (korku ve paniğin-AHÇ) gerçek bir değişim yaratabileceğini" söylüyordu. Friedman "Büyük değişiklikleri gerçekleştirmek için yönetimin altı-dokuz ayı vardır; eğer bu dönemde kararlı bir şekilde hareket edip değişiklikler gerçekleştirilemezse bir daha böyle fırsatlar yakalanamaz". Machiavelli'nin "açık yara bir anda dağlanmalıdır" tavsiyesinin uygulamasıdır bu.
Felaketleri "heyecan verici piyasa fırsatı" olarak gören 'Felaket KApitalizmi" bir kez daha kazanıyordu.”
...
Irak Savaşında Ebu Gurreyb Cezaevi'nde çekilen ve topluma yayılan korkunç, rezil ve aşağılık fotoğraflarla ne amaçlanmıştı?
"Elektrikli Kesim" denen şeyi gözlemlemek için mezbahaya gittim ve düz bir zemine yatırılıp, tutturulan iri metal kıskaçlar vasıtasıyla 125 volt elektrik verilmiş domuzları gördüm. Kıskaçlar tutturulur tutturulmaz domuzlar bayılıp yere düştüler ve bir kaç saniye sonra kasılıp kaldılar. Bu bilinç kaybı (epileptik koma) sırasında kasap hiç bir güçlükle karşılaşmadan bıçağını sapladı ve hayvanın kanını akıttı." (Ugo Cerletti,1954)
Ebu Gureyb fotoğraflarıyla korku ve dehşet hissi Irak toplumuna yayıldığında, toplum, elektrik şoku verilmiş hayvanlar gibi kaskatı kesildi. Bu sayede ne petrol kuyularının, ne kar getiren şirketlerin ABD'lilerin eline geçmesine ne de ülkelerinin toprakları üstüne onlarca Amerikan üssü kurulmasına itiraz edemediler.
Felaketleri, "heyecan verici piyasa fırsatı" olarak gören 'Felaket KApitalizmi" bir kez daha kazandı."
(Naomi Klein, Şok Doktrini kitabından derleme)
Her türlü sömürünün karşında durmak, küresel yöntem ve tezgahlara karşı uyanık olmak bilinç ve duruş gerektiren bir sorumluluktur.
İleride daha büyük felaketlerin başımıza gelmemesi ve mevcut sorunlarla da etkili bir mücadelenin bu bilinci gerekli kıldığı söylenebilir.
Selam ve dua ile.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum