Hisar nazenin ve müeddep bir edebi sima.Bütünhayat sergüzeştini bir iki metruk esere sığıştırmış. En meşhuru Fahim Bey ve Biz . Eser bütünüyle bireski zaman masalı. Düşler, sanrılar, korkular, vehimler, ümitler,ümitsizlikler… Birazcık Tanpınar ,azıcık Halit Ziya kokan bir üsluplahayali ve romantik bir dünya kurmanın özlemi içinde. Mazinin silik ama lezizhatıraları, geleceğin soğuk sert ve katı yüzü, muhayyel bir âlemde teneffüs ve rahatlamayani ezeli ve ebedi sessizlik. Örmeye çalıştığı ve fakat sonsuza dek örmeyibaşaramayacağını bildiği bu esrarengiz dünya onun tek sığınağı, dayanağı,barınağı. Kelimelerle süratle akıp giden sonsuz bir olaylar karmaşasınıyakalama ve durdurma gayreti içerisinde.
Onun büyülü kaleminde bulut, yağmur, kar, hazan,yaz, ilkbahar, günler asli gerçekliklerinden (hüviyetlerinden) sıyrılıp adetamistikleşir ve hayalileşir. Kendinizi bu karşı konulması olanaksız çekimintesirine kaptırırsanız eğer bir daha reel dünyaya dönmeniz mümkün değilse bileçok zor olabilir. Günlerce, aylarca ve belki de yıllarca bu muhayyel âlemiçerisinde yüzüp gidersiniz. Bu satırlarının yazarının bazen aylarca kendindenbihaber şekilde yüzüp gittiği gibi. Bu özel zamanlarda siyasi, sosyal vetoplumsal gerçeklik yani yaşamın katı, sert ama tek gerçek yüzü en çok nefretettiğiniz bir şey haline gelir.
Yıllarca fiziki olarak çok dar bir alanda binlercekelimeden inşa edilerek örülmüş bir düzlem içerisinde yaşamaya çalışmak ve reeldünyanın en küçük bir temasına, göz kırpmasına tahammül edememek… Ölesiyetüketen akşamlar, mahveden havalar, yaz mevsiminde kavurucu sıcaklarda birikindi vaktinin serinliği, öldüren ve bütün benliğinizi kendine esir edenarzulu bir bakış, sizi maddeden sıyrılmaya zorlayan ve manalaşmaya davet edenesrarlı geceler, hayaller, kıvrımlar, uzayıp giden ve sonsuzlukta bitiyorintibaı veren yollar… Daha neler ve neler! İşte yazarımızı ve Yahya Kemal, Tanpınar ve Haşim gibiyol arkadaşlarını kahreden bizim kuşağın aşina olmakta zorlandığı böylesi birmelal.Daha doğrusu kasvet, keder, hüzün.
Öyle ya! O ve kuşağı bizim aşinası olamadığımızmüzmin bir melalin kurbanı. Fahim Bey sadece bir imge gerçekte her şey Hisar’ınmelankolisi ve özlemi. İhtimal ki tekrar olmayı istemiyor, bu yüzden bukahredici melalini utangaç bir edayla gizlemeye çalışıyor.Geçmiş Zaman PeşindeyazarıProust’unyaptığı gibi bir sinek, bir esinti, bir baş ağrısı, bir hasta böcek, ve mekanaait ne varsa hepsini hamule misali içine almış, kaleminin ucuyla dokunmuş veölümsüzleştirmeye çalışmış. Üslup ağır, hantal ve esneten cinsten değilolabildiğince akıcı, içten ve sıcak. BoğaziçiMehtaplarıbir çeşit “miskinler tekkesi” olan Bab-ı Ali tayfasının dramatikhallerini tasvir eder: Kederlerini, sevinçlerini ve eflatuni aşklarını… AhmetHaşim, Yahya Kemal, Tanpınar, Peyami Safa ve Necip Fazıl bu tayfanın en muzipaynı zamanda en talihsizleri. Bilhassa Yahya Kemal ve öğrencisi TanpınarBeyoğlu’nun en zengin ve lüks restorantları onlara tahsis edilmiş gibi. Tıkabasa yeme içme, zevk-ü safa ve nihayet birkaç berceste mısra.Dertsiz,iniltisiz, endişesiz.
Hisar şiire pek iltifat etmez ama yeteneksizlik veyetersizlikten ziyade gereksizlikten. Çünkü Haşim ve Kemal gibi üstatlarıngölgesinde şiire merak salmak hele hele şiir yazmaya teşebbüs etmek tekkelimeyle edepsizlikti. Yine de bu ezici komplekse rağmen birkaç arkaik mısrakaralamaya çalışır. Sonuç: İlgisizlik ve küçümseniş. Zira yanlış zamandayaşamanın bedelini ödüyordu. Dönemin edebi brokrasisi daha doğrusu oligarşisiona bu kaderi biçmişti. Kendi masalını yaşıyordu ama bedbin ama miskin. O dabütün “ezeli mağluplar” gibi başka bir zamanda gelmeyi ister. Ancak talih birdefa mührünü basmıştır. Kartallarla bir arada uçmaya razı olacak, birlikteyaşamayı öğrenecekti. Kısacası muhayyel bir dünyada sanal bir oyunda vezirolmayı isteyecek fakat talih ona bu payeyi hiçbir zaman vermeyecek, piyonolarak kalmayı sonsuza dek kabullenecekti.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum