Reklam Alanı

EN KÖTÜ ŞER: EHVENİ ŞER

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Hayrı Allah, kendi dileğiyle yaratmıştır.Şerri ise kul murad eder, diler, talep eder ve Allah da yaratır.Hayır ve şerkıyamete kadar, mücadele içinde olacaktır. Türkiye’dekiİslamizasyon politikalarında ehveni şer retoriği en etkili argüman vemeşrulaştırıcı slogan olmuştur. La’nın yerine tercih. Ne yazık ki, ehven bileolsa, şer bile olsa üçüncü yol kapalı tutulmuş ve iki yol (Komünizm/Doğu blokuya da Atlantik/NATO/ABD/”ehli kitap”) tercihe konu olmuştur. Ehveni şer olan Atlantik, yapmadığınıbırakmamasına rağmen hep ehven olarak kalmış, zihinlerde hep tercih etmezorunluluğumuz olduğu inancı canlı tutulmuştur. Bu “ehven”in en şerli şer odağıolduğu belli olmasına rağmen, bu durum devam etti. Yani sorun sadece şerlerarasında bir tercih sistematiğinden ziyade; ehvenin tespitindeki yanlışlıktır.Ehven diye seçilenin, ehven olmaması durumu ve bundaki ısrardır. EhveniŞer’i tercih etmek için, literatüründe hayır ve şerrin olduğu bir camiadanolmak şart. Bu bakımdan, Menderes’ le başlayan ehvenişerci/”Müslüman/muhafazakar/ehli din/komünizm düşmanı” partiler, Menderes’tensonra da genellikle iktidar olmuşlardır. Şerlilerdenseçim yapma alışkanlığı, zamanla “Müslümanlar”ı, “seçme ve seçilme haklarınasıkıca sarılmaları”na ve iç siyasette de ehven olanı seçmelerine sürükledi.Elbette bunun oldukça duygusal ve deneyimsel alt yapısı vardı ve bu yaşantılar“haklı nedenler” olarak öne sürülebilecek etkiler/izler bırakmıştı zihinlerde.28 Şubat, bu yaşanmışlığın en yakın tarihteki örneklerinden biri sayılabilir. İçsiyasette ehven olmayanlar, din üzerinde yasaklayıcı uygulamalara imza atarlar;diğerleri gelince bu yasakları kaldırır ama sistem daha da tahkim edilmişolarak devam eder. Elbetteişin taktiksel boyutları siyasi boyutlarını önemsiz kılmaz. İkinci Dünyasavaşında ABD’nin galip olması, Türkiye’nin de yönünü İngiltere’den ABD’yeçevirmesinden, tek partili siyasi hayatın sona ermesinden, Kemalizm’inzayıflamasından ve Liberalizm’e geçişin başladığı süreçten söz etmeli. Bukonuda çok sayıda örnek vermek mümkün. “14 Mayıs1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin ilk icraatlarından biri ezanın Arapçaaslına döndürülmesi oldu. 6 Temmuz 1950 tarihinde ise gazeteler radyodanhaftada bir kaç gün Kur'an okunacağını duyurdu. Haftalar öncesinden iseFatih'in türbesinin yeniden ziyarete açılacağı duyurulmuştu. 15 Temmuztarihinde bu da gerçekleşti. Bu arada Kurban yaklaşıyordu. Devlet Haccagidecekler için kolaylık sağlanacağı müjdesini de verdi. Bir kaç yıl öncesininTürkiyesi düşünüldüğünde dindar ve muhafazakar kitle için inanılması güç şeyleroluyordu. Herkes yeni Türkiye'nin doğuşuna şahitlik ediyordu. Öteyandan dindar ve muhafazakar kitle bu haberlerle coşarken, gelen başka haberlercoğrafyamızın sınırlarının yeniden çizileceğine ve Türkiye-İsrail ortaklığınaişaret ediyordu. Bu arada 24 Ekim tarihli gazeteler "Kahraman Yahudi"isimli bir filmin Türkiye'de gösterileceğini duyuruyordu. Aşağıdaki haberler sırasıyla: 1.Fatih'in Türbesi Açıldı (15 Temmuz 1950) 2.Türkiye'nin ilk İsrail Büyükelçisi Seyfullah Esin İsrail Cumhurbaşkanı'naitimadnamesini verdi. (22 Temmuz 1950) 3.Türkiye Sinamalarında Kahraman Yahudi Filmi (24 Ekim 1950): 4.İsrailli General Moşe Dayan'ın 1 Haftalık Gayr-i Resmi Türkiye Ziyareti (21Kasım 1950). Dayan bu ziyarette Kudüs'ün tamamını alacaklarını açıklamıştı… EZANINARAPÇA'YA ÇEVRİLMESİNİN 68. YILDÖNÜMÜ DemokratParti iktidara geldikten tam 34 gün sonra, 16 Haziran 1950 günü (Ramazan ayıarefesinde), 4055 sayılı kanunla değiştirilmiş olan Türk Ceza Kanunu'nun 526.maddesinin 2. fıkrası değiştirilerek, ezanın Arapça okunması yasağı kaldırıldı. Tek Partidöneminin hakimi CHP o gün muhalefet sıralarında oturuyordu. Kamuoyu nefesinitutmuş Meclis'te kopacak kıyameti bekliyordu. Muhalefet partisi adına kürsüyeçıkan Cemal Reşit Eyüboğlu, tasarıya karşı çıkmayacaklarını söyledi. O günMeclis'te kıyamet filan kopmadı. Mevzu tereyağından kıl çeker gibi halledildi.CHP'den tasarıya tek bir "red" oyu gelmedi. Karar bir gün sonra dayürürlüğe girdi. Bazıları,CHP'nin bu tasarıya muhalefet etmemesini şaşırtıcı bulabilir. Halbuki mevzu İçsiyasetin parametreleriyle ilgili bir şey değildi. "Ezan" mevzusuAmerika'nın kontrolünde, komünizme karşı konumlandırılacak "ılımlı İslam"projesinin bir adımı olarak değerlendirilebilir. Nitekim, bu karardan tam 40gün sonra, 25 Temmuz 1950'de Hükümet, Kore'ye bir tugay asker göndermeye kararverdiğinde bütün bir ülke coşkuyla komünizme karşı savaşmaya hazırdı. KararMeclis'e getirilmeden alınmış olmasına rağmen, Meclis'ten bu karara da"esas"tan bir tepki gelmemişti. Diyanet İşleri Başkanı ilk kezböylesi bir konuda basın açıklaması yaptı ve "Kore Yolu Allahyoludur" dedikten sonra, Kore'de ölenlerin şehit sayılacağına ilişkin birfetva yayınladı. Camilerimizaçık, ezanımız Arapça, askerlerimiz Amerika'nın saflarındaydı. ABD Dışİşleri Bakanı John Foster Dulles da Türk askeriyle ilgili meşhur sözünü o zamansöylemişti: "Çok masrafsız, günlük masrafı 23 centi aşmıyor." 16Haziran 1950 tarihli Meclistutanağı:https://www.tbmm.gov.tr/…/TU…/TBMM/d09/c001/tbmm09001009.pdf”/https://www.facebook.com/search/top/?q=m%C3%BCcahit%20g%C3%BCltekin “Celal Bayar, 28 Ocak 1954 tarihinde BeyazSaray'da verilen ziyafette yaptığı konuşmayı, "Büyük müttefikimizAmerika'nın saadet ve refahına içiyorum." diye noktalamıştı. Aynı gün Amerikalı gazetecilere yaptığıkonuşmada ise Türkiye'yi Amerikalıların ekip biçeceği "münbit birtoprağa" benzetmişti: "Türkiye'ye sarfedilen her dolar münbit birtoprağa ekilmiş refah ve bereket filizleri verecek birer tohum gibidir." Kongre'deyaptığı konuşmada ise Türkiye'yi "NATO'nun imanlı bir uzvu" olaraktanımlamıştı. Amerika'nınyanında Kore'de savaşalı 4 yıl olmuştu. Bayar, yaklaşık 40 gün süren gezisinde,gittiği her yerde gerekli gereksiz Kore'den bahsedip durmuştu. Amerikansaflarında verdiğimiz kanla gurur duyuyordu. Kunuri'de Mehmetçik, Amerikalılargeri çekilebilsin diye canlarını feda etmişti. Amerikan Basın Kulübü'ndeyaptığı konuşmada, hızını alamamış, NATO'yu epeyce övdükten sonra, Ortadoğu'dabir gedik olduğundan dem vurmuş, NATO'yu Ortadoğu'ya davet etmişti. Gerekçesiilginçti: "petrol menbaları." Bir yıl öncesindeyse, Bayar ve Menderes ABD Dışişleri Bakanı John FosterDulles'e, bu gediğin kapatılmasında Türkiye'nin öncü rol oynayabileceğinisöylemişlerdi. Ogünlerde siyasetçilerimiz ve yazarlarımız Amerika'dan söz edecekleri zaman, ABDdemez; "Büyük Dost", "Büyük Müttefik" ve "Hür DünyanınLideri" gibi ifadeler kullanırlardı. Oyıllarda bir tek düşmanımız vardı: Allahsız Komünizm. "Hür Dünya"nınyanında değilseniz, şüphesiz ya Komünisttiniz, ya da "Moskof Ajanı".ABD'yle ilgili istifham uyandıracak küçük bir soru bile Komünist olmanız içinyeterliydi. Bayar veMenderes Kore'ye asker gönderme kararı aldığında Türk Barışseverler Cemiyeti(TBC) "Adnan Menderes Hükümeti, Kore'de harp etsin diye 4500 Türk çocuğunuGeneral McArthur'un emrine veriyor. Adnan Menderes Hükümetinin bu kararı Türkmilletine nasıl gösterilirse gösterilsin Amerika'nın menfaatleri uğruna savaşakatılmamız demektir." demişti de başına gelmeyen kalmamıştı. Menderes,"Bunların kökü dışarıda" derken, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü:"Bu tamamen komünizm propagandası ve komünist matbuatın lisanıdır."demişti. TBC kapatılmış, üyeleri tutuklanıvermişti.”/http://www.islamianaliz.com/haber/mucahit-gultekin-yazdi-ulkemizde-sagcilik-turkiye-natonun-imanli-bir-uzvudur-52655#sthash.6qaNYTJY.UC2kCVqo.dpbs “Ehven-işerrin müslüman ülkelerde çok gündeme gelmesi, müslümanların toplum olarak kötüdurumda olmalarıdır. Fakat ilginçtir ki, kötü durumda olanlar hayrıistemiyorlar da, şerrin hafiflemesine râzı oluyorlar. “Hayrı nasıl ikâmeedebiliriz”in değil de, “şerri nasıl azaltabiliriz”in derdine düşmüşler. Zîrâhayırdan ümitlerini kesmişler. Çünkü hayrı istemenin bir bedeli oluyor. Oysa“daha az şer”ri istemek bedâva. Üstelik hayrı istemek için “hayrın kaynağı”olan Allah’ı da hesâba katmak gerekiyor. Bu durum birilerinin işine gelmiyor. … Ehven-işer için, naklî delil olarak, “batmaya yüz tutan geminin bir kısım yükleridenize atılır” denir. İyi de bu davranış ehven-i şer değil ki!; “hayır”dır.Yine; “Zarârın neresinden dönülürse kârdır” denir. Fakat zarardan dönmek şerdeğil, “hayır”dır. Çünkü neresinden olursa-olsun zarardan yâni şerdendönülmüştür. Aslında“ehven-i şer” (az şer) “ekber-i şer” (büyük şer)dir. Zîrâ ehven-i şer uğrunaniceleri münâfıklaşmıştır. Ehven-i şer i dile getirenler aslında en ufak birşerre bile katlanamayanlardır. Yâni şerrin ehveni de onlar için felâkettir: ...Müslümanlardemokrasinin târifini yıllara göre şu sıralamayla yapmışlardır: Şer, ehven-işer, “hayır”. Kur’ân’agöre ya “şer” vardır yada “hayır”. “Yarı-hayır” yada “yarı-şer” diye bir şeyyoktur. Kur’ân meselâ “biz sizi yarı-hayırla ve yarı-şerle sınarız” demiyor daşöyle diyor: “Hernefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihanediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz” (Enbiyâ 35). … Ehven-işer belki sâdece “ölüm riski” olduğunda olabilir ki buna zâten Kur’ân da onayvererek, o an için -geçici olarak- şerri hayra çevirmiştir. Fakat bu, şerriehven-i şerre çevirmek değildir:.../ İslâm’dan ne “ehven-i şer” çıkar, ne deehven-i şerden bir hayır çıkar.” Harun Görmüş /1 Kasım2017/http://www.iktibascizgisi.com/ehven-i-serde-teselli-aramak/ Bugünbölgemizde ve dünyada yaşanan bütün olumsuzlukların başını, ehveni şer denilenABD'nin çektiğini görmekteyiz. Sonuçolarak, toplumsal anlamda, ehveni şer konusunda yeniden düşünmenin faydalıolacağını belirtmekte yarar görüyorum. Rabbim, bizleri ve coğrafyamızı, başta ehvenişer” olmak üzere, her türlü şerden muhafaza etsin. Selam ve dua ile.
EN KÖTÜ ŞER: EHVENİ ŞER
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.