Şanlıurfa gibi baharın kısa ömürlü olduğu bu zaman dilimiçok değerli. Bu güzel zaman diliminde güzel ilimizin okullarının projelerinisergiledikleri, büyüklü küçüklü birçok kademe ve türdeki okulun, yıl boyuncahazırlandıklarını, yapıp ettiklerini, ürettiklerini sergilemeleri oldukçasevindirici ve heyecan verici.
Bu yoğun emek ve çaba ile hazırlanan ürünleri ve projesunumlarını görme imkanı olup bizzat gezenler olduğu gibi; medyadan takipedenler de azımsanmayacak sayıda. Şanlıurfa'daki medya kuruluşları ve yerel TVkanalları da ellerinden geldiği kadar, bu çalışmaları gündeme taşıyarak katkısunuyorlar.
Bunca emek ve çaba harcanarak ortaya konan sonuçlardanmaksimum derecede faydalanabilmek ve çocukların sağlıklı bir düşünme sistematiğini,şimdiden kazanabilmeleri birçok açıdan oldukça önem arz eder. Çünkü buçocuklar, bugün kazandıkları metot ve alışkanlıklarla, yarın önemli konumlaragelecekler. Bu açıdan bugün onların edinecekleri yöntemler, düşünme biçimlerive değerler sistemi, onların ve toplumun yarınlarını da etkileyecek birpotansiyel taşımaktadır.
Amacımız; yarın, çocuklarımızın, ülkemizin ve bölgemizindaha özgür olması ve sorunlarını daha da halletmiş bir duruma gelerek huzurlubir yaşama kavuşmasıdır.
Çocuklarımızın bu çabaları sonucu; yaptıkları/sunduklarıürün ve projeler, elbette ki çok ama çok değerlidir. Bizler de büyükler olarakbunun değerini bilmeliyiz, onları destekleyip özendirmeye ve onlara doğrurehberlik etmeye çalışmalıyız. Bu vesileyle hemçocukları, hem ailelerini ve hemde onlara emek harcayan eğitim camiasını tebrik ediyoruz.
Herkesin malumu olduğu üzere; eğitim sistemimizde, ABzorunlulukları ve teşviklerinin etkisiyle proje formatında bir gidişat var.Bunların bir kısmının sadece adı proje: Yenilik ve üretkenlik içermiyor, insanışaşırtan, aklına yeni bir fikir getireni ne yazık ki az. Proje bir formattır.İki bölümden oluşan bir formasyon içerir. Biri; hesap kitap kısmı yani projeninismi, zamanlanması, planlanması, araç ve materyaller, elemanlar, kaynaklar,giderler, sunum filan.
Diğeri ise amaç ve fikir. Esas olan ise fikirdir. Fikir, ikikısma ayrılır. Ya tümüyle yeni bir buluş, deneyeyim/ deneyiş ya da mevcut birkonu, ihtiyaç vesaire için yeni arayışlar şeklinde özetlenebilir.
Bir karton kutudan robot yapıp, çocukların ilgisini çekmekgibi çok taban seviyeli proje fikirlerini aşanlar olduğu gibi, daha gelişkin vezaman ayırmaya değer projelerin olduğu da gözlemlenmektedir.
Akşam haberlerinde, Şanlıurfa'nın yerel kanallarındanbirinde, standın önüne geçerek ve resimleri de göstererek, bir proje sunumuyapan öğrenci; akraba evliliğini, diğer evlilikleri karşılaştırıyor, çocuklarınsakat doğma ihtimali ile ilgili kısaca istatistik bilgiler verdikten sonra,akraba evliliğinin yanlışlığını ve yapılmaması gerektiği hükmünü içeren bircümle ile sunumu bitiriyor.
Çocuğu burada kesinlikle eleştirmediğimi şimdiden belirteyimve kendi formatı gereği de başarılı bir sunum ve projesine has bir mantıkörgüsü var. Kamera karşısında gayet rahat ve öz güven sahibi bir öğrencimiz.
Yanlışlık çocukta değil elbet. Genel ilke olarak belirtmekgerekirse; projeler, objektif olmalı ve konjonktürel yaranma/yararlanma kaygısıtaşımamalı. Muhtemelen bu sunumu izleyenlerin çoğu, bu hükmü, projeyi gündembile yapmadan kayda değer görmeyecektir.
Oysa tehlikeli bir gidişata karşı da uyanık olmakta yararvar. Bu yüzden dikkatli bakmak ve ayrıntı gibi görünen, eskiden doğru olarakkanıksanmış bazı yanlışları görmezden gelmemek gerek. Yeni yanlışları da doğrugibi sunma tehlikesine karşı da refleksimizolmalı. Her alanda bunu yapmalıyız.Özellikle çocuklarımız söz konusu ise.
Belki bu projeye koordinatörlük yapanların da niyeti;Urfa'da yaygın olan akraba evliliğine dikkat çekmek ve çocukların sakatdoğmasının önünü almak gibi masum bir gerekçe olabilir. Konunun sosyal, dinsel,geleneksel, siyasi, bilimsel, hukuki ve insan hakları gibi kimi yönleri gözdenkaçmış olabilir ki muhtemelen de böyledir. Kesinlikle bu projede veya benzerideğerlerimize ters projelerde alışılagelmiş doğrulardan ötürü birçok hususdikkatten kaçabilmektedir. Bu yüzden kimseyi suçlama gibi bir niyetim,kesinlikle yoktur.
Oysa projelerde kesin hüküm olmaz; onun yerine şu ifadelereyer verilir: “Eğer böyle değil de şöyle yaparsak; şu sonuçlara ulaşabiliriz.”gibi ifadeler olur.
Bu açıdan bakıldığında: “Öyleyse akraba evliliğiyapılmamalıdır.” gibi bir hüküm; bilimsel, dinsel, sosyal ve fikri bir değertaşımaz. Ama şu sonuç daha anlamlı olabilirdi: ”Şu şu nedenlerden dolayı,akraba evliliği yapmak isteyenler daha dikkatli olmalı veakraba olsun ya daolmasın her çift evlenmeden önce, çocuklarının sakat doğma ihtimaline karşıtedbirli olmak için şu şu testleri yapabilirler”
Evet, bu ve benzeri projelerde görev yapan masumçocuklarımızı, emeklerinden dolayı tebrik ederiz, o ayrı konu. Keşke akrabaolmayanların da kan uyuşmazlığından dolayı çocuklarının sakat doğma riskibulunduğunu, özellikle akraba olsun veya olmasın evleneceklerin evlenmeden öncebunu kan tahlilleri ile tespit edebileceklerini ve kan uyuşmazlığı olsa bile budurumun, artık tıbbi tedbirlerle çözümlenebilen bir durum olduğunu ve evliliğinönünde bir engel taşımadığı, ifade edilebilseydi.
Yine, 'akraba evliliği yapmayın', diye bir kural koymayaçalışmanın; temel insan haklarına ve İslam'a aykırı olduğu ifade edilebilirdi.Dikkat etmek ve geniş açılardan bakmak gerek. Bunlar basit gibi görünen amauzun vadeli ve büyük planların parçalarıdır.
Yine Karaköprü ilçemizdeki bir okuldaki ödül töreninerastladım sosyal medyada. Bu okulumuzun çeşitli faaliyetlerine sık sık rastlamaktave beğenmekteydim. Bu defa da onlar; yerel tohum yarışmasında ikinciliğialmışlardı. Yerel Tohum Buluşmalarının 3'üncüsü Cumhurbaşkanı Recep TayyipErdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet EşrefFakıbaba'ın katılımıyla Şanlıurfa'da gerçekleştirildiği bir günde, bu haber vebu ödül, daha bir anlamlı ve değerli hale gelmektedir. Bu vesileyle tebrik ederve başarılarının devamını dilerim.
Dikkat çekmek istediğim şu ki; bu projeleri artıkgörsellikten çıkarıp, daha buluşçu; düşünme, objektiflik ve aktifliğin önplanda olduğu, özgün seviyelere taşımanın vakti gelmiştir. Bu bakımdan yakınçevreden başlayarak, ihtiyaçlarınıza yönelik,kolaylaştırıcı teknolojilere,verimi arttırıcı, dışa bağımlılığı azaltıcı çözümlere odaklanmamızın dahayararlı olacağı kanaatindeyim. Buna rağmen; hayal gücü ve sınırsızçözümlerden/fikirlerden de kaçınılmaması gerektiğini belirtmekte yarargörüyorum.
Çocuklarımızın hayal gücünü geliştirici, fikirlerini kolaycaifade edebilecekleri/suna bilecekleri ortamlar hazırlamak, onlarınmonotonluktan ve sıkıcı eğitim sistemlerinden kurtarmak gerekir.
Çocuklarımızın; güneş enerjisi, suyun verimli kullanımı,alternatif enerji, geri dönüşüm, yerli tohum, toplumsal ilişkilerimizi yenidenkurabilecek değerlere tekrar nasıl dönebileceğimiz ve bunun şehir ve mimari ileilişkisi, bireyselliğin ve asosyalliğin nasılgiderilebileceği, komşulukilişkilerinin nasıl geliştirilebileceği, günümüzde aile kavramını/kurumunutehdit eden odaklar ve planlarla nasıl mücadele edilmesi gerektiği,kaybettiğimiz; adalet, güven, merhamet, sevgi ve utanma gibi duygularımızıyeniden nasıl kazanabileceğimizi, hızın, hırsın ve vahşetin arttığı günümüzmodern yaşamında; değerlerimize bağlı kalmanın yollarının neler olabileceğiyleilgili projelerine ihtiyacımız var.
Çünkü büyükler, bu projelerin önemli bir kısmında başarısızoluyorlar ne yazık ki.
Yine; ülke zenginleştiği halde yoksulluğun devam etmenedenlerine, çalışan kesimlerin ücretlendirme sistemlerindeki bozukluklara dairprojelere ihtiyacımız var.
Mesela; imam hatipler; put, ilah, iman, karun, rab gibikavramlara ve bazı kavramların karşılığı olabilecek bugüne dair örnekleredayalı projeler geliştirebilirler.
Peygamberlerin hangi sistemlerle, ne tür mücadeleleryürüttüğünü ve onların devrimci yönünü, onların yönetsel tarzlarını, Hz İbrahimgibi bir peygamberin tevhid muücadelesini ve tüm bu hususların bugüne nasıluygulanabileceğini projelendirebilirler.
Mesela; Eyyübiye’ deki okullar; mevsimlik tarım işçiliğininneden bir kader olduğuna inandırıldıklarına, aileleriyle beraber eğitimleriniyarıda bırakarak neden çalışmaya gittiklerine, bunun çocuk haklarına aykırıolup olmadığına, neden az sayıdaki kişi ve ailelerin çok fazla toprağı varken;çok sayıdaki insanın az toprağa sahip ya da topraksız olduğuna, bu durumunneden sistemleşerek devam ettiğine dair projeler sunabilirler.
Mesela; Sosyal Liseler; AB'nin, Avrupa gezileri, özelliklekadın, aile, cinsellik/cinsiyetle ilgili bazı projelere destek verirken;mevsimlik işçiler, toplumsal ve ekonomik adaletsizlik gibi ya da benzersorunları görmezden gelmelerinin ve başta Turkiye olmak üzere müslüman ülkeinsanlarını neden batılılaştırmak istediğine dair çalışmalar yapabilirler.
Neden Batı ülkelerini gezmek desteklenirken, komşu ülkelerve İslam coğrafyası yokmuş gibi davranılır sorularına odaklanabilir.
Biz, neden başkasının parasıyla proje yaparız? Vb sorularıçoğaltmak mümkün.
Projelerdeki tuzaklara dikkat etmeliyiz. ÇocuklarımızıAB’nin şekillendireceği planlara karşı sağlıklı tutumlar geliştirmeliyiz.
Yabancılara benzemenin, benzetilmenin sonu hüsran olacaktır.Kendimize gelelim, kendimiz gibi olalım ve kendimiz olalım. Çocuklarımızı daözümüz ve değerlerimizle tanıştıralım.
Onları aşağılık gören ve 'terbiye' etmek isteyen batıoyunlarına, çocuklarımızı kurban etmeyelim.
Kendi ülkelerinde kiliseler ve diğer kesimler tekrar din veaile kurumlarını ayağa kaldırmaya çalışırken; bize neden tersini empozeettikleri üzerinde düşünelim.
Bu vesileyle; proje ve yıl sonu sergilerinde, görev almışolan ve olmayan tüm çocuklarımızı tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.
Selam ve dua ile.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum