Reklam Alanı

OYUN HEP AYNI OYUN DEĞİŞEN SADECE OYUNCULARDIR

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
İslam Nizamının payidar olduğu dönmelerde, toplumda, “güçlü olanınhaklı olmadığı; bilakis, haklı olanın güçlü olduğunadair hüküm veren;İslamhukukunun Adalet mekanizması şaşmadan işlerdi… Çünkü Adalet mekanizması, İnsanlarınhatırı için değil, hakkın hükmü gereğince, çalışır ve kim neyi hak etmişse onunhakkında o kararlar verilirdi! Mahkemeye intikal eden davalar, Kadı;(mahkemereisi veya hâkim) davacı ve davalıyı, velev ki bunlar Efendi ile Kölesi de olsa;dinler, delilleri değerlendirip Şahitleri dinledikten sonra; leh ve aleyhteolan İslam’ın hükmü neyse onu verirdi. Velev ki, verilen hükmün mahkûmu köleninefendisi olsa da, hiç fark etmezdi. Adalet mekanizmasının kusursuz işleyişinihazmedemeyen, o günün fitnecileri; Siffin savaşının patlak vermesine sebepolmuşlardı. Her iki cenahtan ölü ve yaralı birçok insan, üstelik her ikitarafta Müslüman… Oyun hep aynı oyundu, değişen sadece sahnedeki oyunculardı… Evet, bir seferinde gayri Müslimolan birisinin, Hz. Ali (k.v)’yışikâyet etmesi üzerine; Kadı Şureyh (Hâkim) Hz.Ali’den olaya tanıklık eden şahitlerini ister. Fakat Hz. Ali (k.v), şahidimoğlum Hasandanbaşkası yoktur dediğinde; kadı hükmü Hz. Ali’nin aleyhine verir.Ve Hz. Ali (r.a), sende kimsin be adam, daha seni ben tayin ettim demez, diyemez;verilen hükme razı olmuştu. İşte İslam nizamının geçerli olduğu toplumlarda,amir ile memurarasında fark gözetilmemekte ve hak neyi gerektiriyorsa o geçerliolmaktaydı… Hülefa-i Raşidin’in sona kalesi Hz. İmam Ali (r.a)’ın Şehidolmasıyla; fitnenin kapısı ardına kadar açıldı ve bazı dönemler hariç; (Ömer b.Abdülaziz Eyyubiler, Selçuklu ve Osmanlılar vs.) bir daha hiç kapanmadı. Çünküİslam âlemi, rotasını şaşırmış ve kaybetmişti… Dert büyüktü, düşman acımasızdı…Uzun bir zaman sonra Müslümanların yüzü, uzun bir süre gülmüşse de, (OsmanlıDevleti) bundan huzursuz olan düşman; yine rahat durmayacak ve yeni aktörlersahneyi alacaklardı… Düşmanın rahatsız oldukları şey, o günkü Osmanlı cihandevletiydi… Çünkü: “Osmanlı Padişahlarının sadece Cuma selamlığına çıktıklarında;yol kenarlarına dizilen bir grupilim talebelerinin tek ağızdan; gururlanmaPadişahım, senden büyük ALLAH var, demeleri bile, düşmanı çileden çıkarıyordu!Öyle ki, Padişahla halk arasına engeller değil; ünsiyet ve merhamet bağlarımevcuttu. Cihanın üç kıtasını, 623 yıl ve 36 tane Padişahla yöneten OsmanlıDevleti; gittiği yerlerde önce insanı daha sonra da o yerleri imar ve inşaetmeyi görev bilmiştir. Bu gün hala, asırlara meydan okuyan ve dünyanın dörtbir yanında bulunan Osmanlı şaheserleri; bunun en güzel delili olsa gerek…Herseferinde Osmanlı orduları karşısında hezimet yaşayan Batı devletleri, Osmanlıdevletini yıkma planlarını hiçbir zaman kafasından çıkarmadı. Bir taraftanajanları vasıtasıyla içerden yıkmaya çalışırken; dışardan da durmadan savaşcepheleri oluşturup, ekonomik ve askeri bakımdan onu zayıf düşürmeyiyeğliyordu. Sonunda, Almanya ile beraber girmeye adeta mecbur olduğu 1914birinci cihan harbine girip,dört yıl aradan sonra yenilgive umumi borçlarladağılana veyadağıtılana kadar demek daha doğru. Büyük bir gedik açılmıştıgüzelim ülke surlarında ve çareler bir bir tükenmekteydi… Evet, düşman pusuyayatmış ve emelini gerçekleştirmişti! Yani, düşman başardı mı? Evet, o günbaşarmıştı! Yıkılan enkazın altında ölenleröldü de, kalanların tümü de batının hegemonyası doğrultusunda hareket etmeyemecbur ve mahkûm oldular veya edildiler! 24 Milyon km. kare olan İslamcoğrafyasındaHilafet kaldırılmış ve Ümmet yeniden parçalanmıştı! Veenkazdangeriye kalan coğrafyada irili ufaklı onlarca devletçik kuruldu; bir çoğu mandave uydu, başa geçirilen liderler de bağımlı birer maşa,kimisi Krallıkla, kimiside başkanlıkla kandırılıp satın alınmışlardı!... UyanMüslüman uyan… El-an, durum şu: “Modern dünyada İslam âleminin genel durumunabakıldığında, idare mekanizmasının ve siyaset çarkının; birçok ülkede, hala batınındayattığı ilkelerle çalıştığını görmekteyiz. Buna rağmen, Batı Emperyalizmi veSiyonist haçlı sürüleri, rahat durmamakta ve dünyayı yaşanmaz hale getirmekiçin var güçleriyle çalışmaktadırlar… Gözüne kestirdiği ülkelerde; önce sudanbahanelerle suç ve suçluları arar. Daha sonra da kendi imalatı olan uydurukterör örgütlerini o ülkelere serviseder ve halk arasında kargaşa çıkarmalarınıemreder. İnsanları kendi ülkelerine, kendi idarecilerine karşı; içi boşsloganlarla (özgürlük gibi) isyana teşvik eder; oyun tutunca da, Ülkedeinsanlara baskı var bahanesiyle; yerli iş birlikçileriyle bir olup müdahaleederler… Sonuç mu? Tunus, Libya, Mısır, Suriye ve Yemen’e barış (!) veDemokrasi (!) getirdikleri örneğinde olduğu gibi?! Ya sonra ne oldu? Türkiye hedefteydi,17 25 Aralık ta başaramadıklarını, gezi olaylarına taşıdılar, o datutmayınca,bu sefer 15 Temmuz 2016 Fetöcü’lerin hain darbe girişimini sahnelediler.Oda fiyaskoyla sonuçlanınca; Şimdi İran’a yönelmiş durumdalar… Donald Tramp’ın:“Biz İran muhalefetini destekliyoruz demesi tesadüfi değildir.” Ve İslam âlemiiçin, tehlike çanlarının yeniden çaldığını, haçlı Siyonistlerin yeni oyunlarlafitneaktörlerini sahneye sürecekleri bir süreç gözükmektedir. Anitibarıyla, olay ve protestoların, İran’da 29 vilayettesıçradığını ve halkınsokaklara dökülmüş durumdaolduğu, ölü sayısınınbir hayli olduğu da gelenhaberler arasında, (ölü sayısı daha da arta bileceğinden endişe ediliyor)…Unutmayalım ki, batı karıştırmak istediği ülkeye; önce ajanlarını halkarasınagösterici veya asker kılığında sokar. Her zaman yaptıkları gibi, bir taraftaninsanları kışkırttırır bir taraftan da insanlara ateş ederler. Bunu göreninsanlarda bakın, devlet vatandaşına ateş ediyor diye; ortalığı velveleyeveriyorlar. Ve iş çığırından çıkınca da, olanlar oluyor! Şimdi Müslümanlaradüşen görev; mezhep ve ihtilaf farklılıklarını bir kenara bırakıp; batıEmperyalizmi ve haçlı sürülerinin karşısında, İran İslam Cumhuriyetinin yanındayer almalarıdır… Sakın oyunlara gelmeyin ve fitne tüccarlarına asla primkazandırmayın. Bizi bize kırdırmaya çalışanlara cevabımız: “Şamar gibi birOsmanlı tokadı olsun.” Çünkü ABD ve Avrupa ülkeleri için; sömürülecek yeniülkelerve yeni kaynaklar lazımdır… Gelin onlarıve taşeronlarını hayal ettiklerio kaynaklarda boğalım. Oyun ve tezgâh hep aynı, değişenin sadece oyuncularolduğunu; asla unutma, unutturma! Vesselam…
OYUN HEP AYNI OYUN DEĞİŞEN SADECE OYUNCULARDIR
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.