Reklam Alanı

KIŞ YAKLAŞIRKEN URFA

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Altyapı, ulaşım, planlama gibi sorunlarını çözememiş şehirlerin kabusudur kış. Urfa da büyükşehir statüsü almasına rağmen hala bu kabusu yaşayan şehirlerden. Yağmur yağdığı zaman hayat adeta duruyor. Kimi yerde elektrik kesintisi yaşanırken, kimi yollarda –ki şehrin en merkezi yollarında- yürümek bile çileye dönüşüyor. Ulaşım ise genel anlamda aksıyor. Mevcut durumda uygulanan pandemi tedbirleri gereği şehir içi ulaşımda ayakta yolcu alınması yasak. Doğru bir karar bu. Maskeli olunacak, havalandırma olacak -bunu uygulamayan çok araç var, maske konusunda da bir lakayıtlık var ve gerekli denetim yok- ve ayakta yolcu alınmayacak. Pandemi öncesi ayakta da yolcu alınan dönemde zar zor işine gücüne yetişen vatandaş, şimdilerde kimi zaman ikinci veya üçüncü otobüsü beklemekte. Mevsim kış olmasa katlanılabilir belki ama içinde yaşlısı, kadını, çocuğu olan ve duraklarda bir sonraki veya iki sonraki aracı bekleyen, çile çeken insanlara her gün tanık oluyoruz. Kesinlikle çözülmesi gereken bir sorun bu. Henüz pandemi konusunda tehlikenin geçmediği, tedbirlerin önemli olduğu bu süreçte şehrin, büyükşehir ismine yaraşır şekilde kışın da yaşanır hale getirilmesi önemli bir görevdir, bu sorumluluktan kaçınılmamalı, eksikler tamamlanmalıdır. AĞAÇLANDIRMA VE GERİ DÖNÜT Geri dönüt kavramı, eğitimle de ilgili önemli bir kavram. Öğretilmiş ya da öğrenilmiş bilgi ve becerilerin/ürünlerin ölçülmesi; hedeflere ulaşma derecesinin saptanması gibi bir işlevi var. Amaçlara ne oranda ulaşıldığı, bilgilerin ne oranda öğrenildiği veya öğrenilmediği geri dönütle ilgili. Dolayısıyla ağaçlandırma çalışmalarında genel olarak yapılmayan ve zor olan da budur diye düşünüyorum. Doğu toplumu olmamız hasebiyle kendimizi suçlamayı yadırgamayız. Özeleştiri iyidir, alışığız ama özeleştiri yaptığımız birçok husus var ki; bunların çoğu bizden kaynaklanmıyor. Bu konulardan biri de ağaçlandırma ve yeşile olan ilgidir. Urfa'da şöyle bir dolaştığımız da çok güzel hasletler görüyoruz. Mesela; birkaç insanın bir araya geldiği bir bekleme, konaklama veya kulübenin etrafının, bir taksi durağının, bir inşaat kulübesinin hemen insanlar tarafından imar edildiğini yeşillendirildiğini görürüz. Şoförlerin dinlenme duraklarının, yol kenarında tezgah açan bir satıcının bulunduğu mekanın, yeni başlayan bir inşaatın boş alanının ve yakınında bulunan bir arazinin hemen aynı şekilde ağaçlandırıldığını görürüz. Bütün bunlar bizim gerçekten yeşil konusunda istekli olduğumuzu ve bu konuda hala bir şeyler yapılabileceğine dair toplumda ciddi bir isteğin devam ettiğini gösterir. Bu ve bunun gibi küçük mekanlarda yapılan ağaçlandırmanın; içimizdeki kırsal kimlikle izah edilmesi eksiklik olur. Aslında zor bir coğrafyada yeşile olan özlem ve yeşile olan ihtiyaca işaret eder bunlar, diye düşünüyorum. Geçen yıl yani pandemi öncesi ağaçlandırma konusunda hem bütün yurtta ve hem de Urfa’ mızda çok güzel şeyler oldu. Sivil bir ağaçlandırma platformu/insiyatifi kuruldu ve başarılı çalışmalar yapıldı. Tüm bu çabaların değerli olduğuna inanıyoruz ancak istenilen seviyeye ulaşamıyoruz. Zira hem ülke hem Urfa olarak ağaçlandırma konusunda kamusal destekli yasalara dayalı makro ağaçlandırma politikalarına ihtiyaç vardır. Genel anlamda tarımsal faaliyetler/ziraat alanında ağaçlandırmanın en temel ayaklarından biri olduğunu belirtmeliyim. Ağaçlandırma politikalarıyla bir belde sadece yeşil ve güzel bir çevreye kavuşmuş olmuyor; temiz bir havaya, bol oksijene, güzel bir iklime, yeni canlı türlerine ve ekonomik faydalara da kavuşmuş oluyor. Ormanlarımız ve yeşil alanlarımız eskiye oranla oldukça azalmış durumda ve Urfa gibi sıcak bir iklimin de ciddi bir ağaçlandırmaya ihtiyacı var. Bu ihtiyaç, ağaç dikme kampanyalarıyla değil; ciddi ve kamusal destekli bir projeyle sağlanabilir. Bu bağlamda ağaçlandırma politikalarının ülke genelinde ve Urfa gibi yeşilin hayati öneme sahip olduğu şehirlerde, gerek yerleşim yeri ve gerekse kırsal kesim ağaçlandırması, ekilecek ağaç türleri ve geri dönütü içeren çalışmaların sağlıklı yapılabilmesi için bir üniversitesi veya en azından fakültenin olması önem arz eder. Her alanda olduğu gibi başta ziraat mühendislerimiz olmak üzere bu alanda da istihdam edilmemiş insan kaynağımız mevcut. Sonuç olarak; uzun soluklu projlere, ekim alanlarını haritalandırmaya, ağacı dikip dönmek değil; dikip kayda geçirmek ve takibini yapmayı içeren bir çalışma şekli, ar-ge çalışmaları, aşı, hastalıklar ve fidan üretimi gibi tüm hususları içeren bir kurumsallaşmaya ihtiyacımız vardır. Bu kapsamda GAP bünyesindeki sulama projesinin acilen tamamlanması gereklidir. Böylesi bir projede mevsimlik işçi aileler de sürece dahil edilebilir, kendi şehirlerinde istihdam olanaklarını geliştirebilirler. Bu konularda çok geç kalındı. Peki tüm bunları kim yapacak veya talep edecek? İşte esas soru bu? Cevabı da belli; hepimiz. Öyle ise sloganımız/bilincimiz önem kazanıyor: “Yeşil, kırmızı çizgimizdir.” Selam ve dua ile.
KIŞ YAKLAŞIRKEN URFA
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.