Urfa’da yıllardır turizm deyince hep aynı terane:
"Sıra geceleriyle tanıtım",
"Misafirperverlik bizde var",
"Yemeklerimiz dünya markası..."
He tamam, baş göz üstüne, ama gel hele şu işin mutfağına bir dalalım da görelim neler kaynıyor.
Evlerde sıra gecesi mi, riskli operasyon mu?
Şimdi kayıt dışı sıra gecesi evleri var ya... Hani şu “gel sana özel gece yapalım abi” diyenler. İşte oralarda bazen sıra gecesi değil, mide travması yaşanıyor. Misafir oturup çiğ köfte yoğrulmasını izleyene kadar, midesi kendi kendine yoğrulmaya başlıyor.
"Abi bu et taze mi?" diye soran turiste,
"Dayı, bizim burada etin konuşanı makbuldür" diye cevap veriliyor.
Besin zehirlenmeleri dersen, Allah affetsin, bazı evlerde gece sıra, sabah sıra numarası... Hastanede!
Aşağı Çarşı’nın Aroması
Aşağı Çarşı’ya in de bir kelle paça kokusu karşılasın seni... Evet, geleneksel, evet bizim kültür ama her gelenek çağın hijyenine uymazsa işte o zaman kelle değil, tüm memleketin imajı gider.
Kesim yeri neresi belli değil, çift toynaklı mı, tek mi kim bakıyor?
"Abi bu koyun mu?"
"Yok dayı, nasip" diyen ustayı mı anlatayım sana?
Turist sabah otelden çıkıyor, 'yöresel kahvaltı' arıyor, karşısında kelle paça!!
Görünce yüzüme bakıyor:
"Bu ne kardeşim?"
Ben de diyorum:
"Turizm, Urfa usulü!"
Turizm mi, rusubet mi?
Vallahi güzelim memlekette her şey var da, biraz da kalite kontrol, biraz da denetim eksik.
Sadece şiveyle, sadece türküyle olmaz bu işler.
Turist kelleyi gördü mü kaçmasın, paçayı tatmadan gitmesin istiyorsak, önce biraz düzen, sonra biraz eğitim, üstüne de bolca iyi niyet lazım.
Diyeceğim şu:
Urfamızın kültürü baş tacı. Ama kelle paçayı da, sokakta...
Sıra gecesini de, kaçakta…
Çiğ köfteyi de turizm diye vitrine koyacaksak, biraz cilalayalım.
Yoksa kelle paça turizmi derken, kelleyi biz veririz, paçayı da turist çeker.
0 Yorum