Reklam Alanı

BEDDUA ETMEK

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Muhterem Kardeşlerim…

Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz. 

Efendim;

Peygamber Efendimiz beddua etti mi?

Peygamber Efendimiz, diğer bazı Peygamberler gibi kavimlerine genel bir beddua etmemiş ama muayyen günahları işleyenleri lanetlemiştir. 

Mesela birkaçı şöyledir:

“Lutilere Allah lanet etsin!” [Beyheki]

“Paraya tapana lanet olsun!” [Tirmizi]

“Bid’at çıkarana lanet olsun.” [Dare Kutni]

“Eshabıma sövene lanet olsun.” [Hakim]

“Doğruyu bildiği halde susana lanet olsun.” [Deylemi]

Ayrıca isim söyleyerek beddua ettikleri de vardır. Bir tanesi şöyledir: Ebu Leheb’in oğlu Uteybe, Tebbet suresi gelince, Resulullah Efendimize hakaret etti. Resulullah çok üzülüp, “Ya Rabbi, buna bir canavar musallat et” dedi. Ebu Leheb’in oğlu Uteybe Şam’a giderken, bir gece, bir aslan gelip uyuyan arkadaşlarını koklayıp bıraktı. Sıra Uteybe’ye gelince onu parçaladı. (Mirat-i Kâinat)

Taberani’de rivayet ediliyor ki:

İki kişi, Hazreti Hamza hakkında aşağılayıcı bir şiir okuduklarından Cehenneme gitmeleri için Resulullah beddua ediyor.

Peygamber Efendimiz beddua etmezdi sanarak hadis kitaplarındaki beddua bildiren böyle bir Hadis-i Şerife şüphe ile bakmak din düşmanlarını sevindirmek olur. O zaman İmam-ı Taberani’ye de itimat kalmaz. Zaten din düşmanlarının bütün derdi de bu. “Âlimleri ve Hadisleri yıkarsak Kur’anı yıkmak daha kolay olur” diyorlar.

O iki kişi hicri 8. yılda Müslüman olmuştu. Hazreti Hamza ise bundan 4 yıl önce şehit oldu. Yani o zaman o iki kişi Müslüman değildi. O dua, Müslümanlara yaptıkları zararlardan ve sevgili amcası Hazreti Hamza’ya dil uzattıklarından dolayı yapılmıştı.

Mekke’nin fethinde, Resulullah Efendimiz herkesi affetti. Yalnız on kişinin isimlerini söyleyip, “Bunları görünce hemen öldürün” buyurdu. Bu on kişiden biri olan Vahşi bin Harb, Mekke’den uzaklara kaçtı. Daha sonra pişman olup, Medine’de mescide gelip, “Ya Resulallah, bir kimse Allah’a ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup iman etse, bunun cezası nedir?” dedi. Resulullah Efendimiz, “Pişman olup iman eden affolur, bizim kardeşimiz olur” buyurdu. “Ya Resulallah, iman ettim, pişman oldum. Ben Vahşi’yim” dedi. Peygamber Efendimiz, Vahşi adını işitince, sevgili amcası Hazreti Hamza’nın parçalanmış hâli gözü önüne geldi.

Ağlamaya başlayıp, “Git, seni gözüm görmesin” buyurdu. Vahşi, öldürüleceğini anlayıp dışarı çıkarken Cebrail aleyhisselam gelip, “Ey Habibim, bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düşman etmeye uğraşmakla geçiren bir kâfir, bir Kelime-i Tevhid okuyunca, ben onu affediyorum. Sen, amcanı öldürdü diye Vahşi’yi niçin affetmiyorsun? O pişman oldu. Şimdi sana inandı. Ben affettim. Sen de affet” mealindeki ilahi emri bildirdi.

Herkes, öldürün emrini bekliyordu. Resulullah Efendimiz, “Kardeşinizi çağırınız” buyurdu. Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Resulullah Efendimiz, affolduğu müjdesini verip, “Fakat, seni görünce dayanamıyor, üzülüyorum. Bana görünme” buyurdu. Hazreti Vahşi, Resulullah’ı üzmemek için, bir daha yanına gelmedi. Mahcup, başı önünde yaşadı. (Kurtubi, Süyuti, Taberi)

Sorgusuz sualsiz öldürülmesi gereken bir kâfir, Müslüman olunca, onun hakkındaki nefret, merhamete dönüşüyor, sahabilik şerefine kavuşuyor. Günahları sevaba çevriliyor.

Birine beddua için, “Seni Allah'a havale ediyorum” demek, söyleyen şahsa ve niyetine göre değişir. 

İbni Mesud hazretleri anlatır:

Ebu Cehil ve arkadaşları, Resulullah Kâbe’nin yanında namazda secdede iken, üstüne deve işkembesi attılar. Resulullah, namazını tamamlayınca, yüksek sesle, “Allahım, Ebu Cehil’i, Utbe bin Rebia’yı, Şeybe bin Rebia’yı, Velid bin Utbe’yi, Ümeyye bin Halef’i, Ukbe bin Muayt’ı sana havale ediyorum” buyurdu. Bedir savaşında, Resulullah’ın ismen zikrettiği bu kimselerin, hepsinin yere serilmiş cesetlerini gördüm. (Buhari, Müslim, Nesai)

Bir de, sanki, hâşâ Allahü Teâlâ’nın haberi yokmuş da, Ona haber veriyorum, gereğini yapsın, mazlumun hakkını zalimde bırakmasın gibi, bir anlamda söylenirse, hiç uygun olmaz. Allahü Teâlâ, hiç kimsenin yaptığından gâfil değildir. Kul, yanlış bir şey yapmışsa, elbette onu hesaba çeker ve cezasını verir.

Allaha havale ediyorum sözü, senin yaptığın bu kötülüğe karşı sabrediyorum, buna karşılık vermiyorum, yaptığının cezası ne ise, Allahü Teâlâ versin anlamında söylenirse, mahzuru olmaz.

Dua ve beddua

“Duanla yaşamıyorum ki, niye bedduanla öleyim” sözü uygun değildir. Dua hafife alınmış olur. Dua veya beddua kabul olabilir. Yani kabul olan dua ile yaşanabilir. Yahut dua kabul olmasa da, beddua ile insan ölebilir. 

İki Hadis-i Şerif meali şöyledir:

“Şu dört dua reddolmaz: Din kardeşinin gıyabında yapılan dua, iyileşinceye kadar hastanın, dönünceye kadar hacca ve cihada gidenin duası.” [Deylemi]

“Ana babanın çocuğuna ve mazlumun zalime olan bedduaları reddedilmez.” [Tirmizi]

Bedduadan kurtulmak

Bir kimsenin Anne ve Babası, beddua edip vefat edince, bu bedduanın zararlarından kurtulmak ve haklarını helâl etmeleri için onlara hayır dua edip, yaptığı ibadetlerin, hayır ve hasenatın sevablarını onlara da göndermeli. Mesela okuduğu Kur’an-ı Kerim’in veya verdiği sadakanın sevabını onlara hediye etmeli. Böylece, yapılan bedduaların zararlarından kurtulmuş ve ana babasının haklarını ödemiş olur. Bağışladığı sevablar, hiç eksilmeden kendisine de verilir.

Lanet olsun demek, Allah’ın rahmetinden uzak olsun demektir. Lanet etmek, beddua etmek iyi değildir. Çünkü Hadis-i Şerifte, “Bir kimse lanet edince, lanet edilen buna müstahak değilse, kendine döner” buyurulmuştur. (Beyheki)

İbni Mübarek hazretleri, çocuğunu şikayet edene, “Çocuğa beddua ettin mi?” dedi. O da, evet deyince, “Çocuğun ahlakını sen bozdun” buyurdu.

Hadis-i Şeriflerde buyuruluyor ki:

“Bir babanın duası, ilahi hicaba erişir ve bu hicabı da aşar.” [İbni Mace]

“Ana-babanın çocuğuna ve mazlumun zalime olan bedduaları, red olmaz.” [Tirmizi]

Kötü ana-babanın, suçsuz ve iyi olan çocuğuna yaptığı beddua kabul olmaz. Haksız olarak yapılan beddualar kabul olmaz.

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)

BEDDUA ETMEK
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.