1-2﴿ Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan (â'laktan) yarattı.
﴾3-5﴿ Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
﴾6-8﴿ Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli görerek azar. Kuşkusuz dönüş Rabbinedir. (Â'lak suresi)
Allahu teala'nın yarattığı en mücehhez ve muteber varlık, hiç şüphesiz insandır! İnsan; bedeniyle, kalbiyle, aklıyla, göz kulak, ayak ve elleriyle; donanımlı ordusu olan bir ülkeyi sembolize eder!
Allah Teâla, insana yaratılışını hatırlatırken; aslında zatının, azametini ve insanın acziyet ve güçsüzlüğünü kendisine bildirmektedir.
Allah insanı güç ve kuvvet sahibi yaptıktan sonra, nisyana esir düşmemesi için ona bilmediklerini kalemle öğretenin Allah olduğunu hatırlatmıştır!
Allah, insanı; Akıl, idrak, ve daha birçok yetenek ve meziyetle donatarak; ilâhi tekliflere karşı mükellef/sorumlu tutmuş olduğunu kendisine vahiy ile bildirmiştir.
İnsan bedeni, bir yönüyle; bir ülke gibidir... Bu ülkenin padişahı olan Akıl, istişaresini kalp ile yapar. Beden ülkesinin gözcüleri olan gözler; dışarıdan gelebilecek olan her türlü tehlikelere karşı, ülke padişahını anında haberdar eder. Beden ülkesini, her türlü gizli, sinsi ve hain tuzaklara karşı korumakla sorumlu olan kulaklar; Beden ülkesinin adeta casusu ve istihbarat görevlisidir...
Beden ülkesine zarar ve ziyan verebilecek ne kadar olumsuz saldırı varsa; hepsini tespit eder ve beden ülkesinin padişahına haber verir. Tabi saydığımız söz konusu, teşekküller; İnsan aklının, kalbinin ve tüm azalarının, iman hakikatinin emrinde olmalarına bağlıdır.
Fakat ne acıdır ki, günümüzde sadece akıl ve nefsin ürünü olan modernite; insan aklını putlaştırmakla, kalp başta olmak üzere diğer azaları da devre dışı bırakmıştır. Akıl ve kalp, vahyin emrinden dışarı çıktıkları zaman; insan bir canavara dönüşür. Beden ülkesi diye tabir olunan, insan bedeni ruhuyla birlikte istilaya uğrar.
Şimdi bakıldığında, beden ülkesinin; bin bir yerden saldırı ve istilaya uğramış oldukları görülmektedir! Nedeni ise, insanın vahiy ilâhi doğrultusunda hareket etmemesinden dolayıdır...
Ayette beyan edildiği gibi, insanın dönüşü Rabbine olacaktır. O zaman, insan; ahsen-i takvim sıfatı üzere yaratılmış olan insanın kurtuluşunun, Allah indinde değer kazanmasının; ilâhi tekliflere göre yaşamasına bağlı olduğunu bilmeli ve ona göre yaşamaya gayret etmelidir!
İla nihaye, son yüz yıldan bu yana; batıdan devşirilen eğitim ve öğretim müfredatlarıyla yetişen yeni nesiller; tabir caizse, eğitim ve öğretim yerine, eritilip öğütüldü. Tevhid ilminin hayatından çıkaran insan; körlemesine bilime odaklanmasının neticesinde, aklını ve bilimi putlaştırırarak, ateizm ve Deizm başta olmak üzere, birçok inkârcılık ve ilhada yöneldi. Gelinen noktada bakıldığında, islâm coğrafyasında; yetişen nesillerin, Tevhid inancına yabancı ve sağlıklı olmadıkları görülmektedir! Onun için, beden ülkesinden genel olarak (istisnaları hariç) iyi bir haberin verilemeyeceğini üzülerek ifade etmek isteriz. Özümüze döndüğümüz günleri görmemiz niyazıyla.
Kalın sağlıcakla efendim!
0 Yorum