Bu topraklarda hiçbir hizbe ve cemaate angaje olmadan sadece kendi zekasıyla düşünmek, düşman kazanmak sanatı gibi bir şey. Düşüncenin kuduz köpekler gibi kovalandığı bir ülke diyordu merhum Cemil Meriç. O günden bugüne ne değişti? Muhafazakarlık siyasal olarak hakim olunca farklı seslere müsamahasızlık giderek arttı, yetmedi bir ahlak haline geldi bu tutum.
Kitle düşmandır düşünmeye demiştim bir zamanlar. Kitleyi anladık, kelli felli akademisyenlerin kitlelerden daha fanatik primitif tavırlarına ne demeli? Düşünmek üniversite, lakap, unvanla olan bir şey değil. Bambaşka bir şey düşünmek. Tarikat ve cemaatlerin istediği insan tipi düşünen ve sorgulayan değil, sadece ezberleyen ve itaat eden. Düşünen her kumaş onlarla yollarını ayırmak zorunda.
Baksanıza, Hollanda’da ikamet eden meşhur bir nurcu akademisyen Mustafa Öztürk’e demediğini bırakmıyor. Ve kitleden alkış tufanı kopuyor. Başka biri Öztürk Müslüman kardeşim değil ve linç etmek hakkımız diyor. Daha başkası Öztürk’ün istifası ile Kuran’ın çağlar üstü mucizeviliği tezahür etmiştir diyebiliyor. Bu topraklarda düşünen zekaların yaşamasına tahammül yok. Onun için Fuat Sezgin, Oktay Sinanoğlu gibi simalar yurt dışında yıllarca ikamet etmek zorunda kaldı.
Yaklaşık on yıldır yazı yazdığımız site “Mustafa Öztürk Vakası 2“ başlıklı mutedil yazımızı yayınlamadı ama Öztürk’ten tek satır okumamış ve baştan sona garabetler ile mâlul hamasi bir yazıyı sitayişle yayınladı. Ne tuhaf, takipçisi oldukları rahmetli Said Nursi ekmeksiz yaşarım ama hürriyetsiz yaşayamam diyordu. Sanırım yol ayrımı geldi artık. Sosyal medya dışında akacak bir mecra yok şimdilik. Kurumsal yapılar içinde hiçbir düşünce yeşermez. Üniversiteler memur yetiştirdiği gibi cemaatler de sadece muti neferler yetiştiriyor.
Nurcuların Cemil Meriç’e ilgisi birkaç risale ve Said Nursi övgüsünden dolayı. Ama hiçbiri Jurnallerdeki bazı sert eleştirileri görmedi. Mesela o sert eleştirilerden biri şöyle: “Nurcular putlarına saygılı olduğunuz müddetçe sizi sever ve sayarlar. Ama bir kelimeyle eleştirirseniz düşman kesilirler hemen.” Kitlenin bireyden istediği “Vurun Kahpeye” korosuna kayıtsız şartsız katılmak.
Bunu kabul etmeyenlerin talihi birer cüzzamlı gibi öteki damgası yemek. Bilmiyorum, hür düşünmeye tahammül ahlakı bir gün bu ülkeye gelir mi? Kimsenin düşüncesinden dolayı kınanmadığı, linç edilmediği demokratik bir ortam. Zor da olsa ümidimi muhafaza etmek istiyorum.
0 Yorum