Herkes lanet İsrail’in saldırılara karşı koruma kalkanı olan demir kubbe ile Amerika ve Avrupa’nın himayesi altında kendini emniyete aldığını düşünüyor, oysa gerçek bu değildir. Gerçek olan, İsrail’i koruyan demir kubbe değil, demir ya da taş kalpli Müslüman ümmettir. Allah’ın lanetlediği ve gazab ettiği bu terörist mahlûklar, bebek ve çocuk kanına doymuyor, ümmetin demir ve taş kalpleri de hiç yumuşamıyor.
İsrail, uluslararası mahkemece mahkûm edildiği, Lanetanyahu ve ekibinin hemen yakalanıp tutuklanması karara bağlandığı halde, hiç kimseden pervası olmaksızın, gece gündüz tonlarca ağırlıkta bombalarla Gazze’yi imha etmeye devam ediyor, Gazzeyi her tarafından kuşatarak, tüm yollarını kapatarak su, gıda ilaç gibi insani yardımların tamamen kesilmesini sağlamış, bombalardan kurtulanların da açlıktan, susuzluktan ölmesine yol açmıştır. Yine de ümmet, demir kalpliliğiyle acıma hisleri alınmış şekilde normal hayatına, eğlencesine, keyfine, örf ve adet haline gelen ibadetine devam etmektedir.
Müslümanlık bir yana, insanlığın, dini, ırkı, milliyeti, rengi ne olursa olsun insan ismini taşıyan hiçbir topluluğun sınır tanımayan vahşete bu kadar seyirci kalabileceğini hiç akıl etmemiştik ama iki milyarlık Müslüman ümmetin kendi kardeşleri olan iki milyonluk Gazze’yi yüzüstü bıraktığına, onlara sırtını dönerek normal hayatına devam ettiğine şahit olduk. Yıllar önce böyle bir şeyin olacağı söylenseydi, katiyyen hiç kimse inanmazdı. Şimdi bu akılalmaz duyarsızlığı ve demir kalpliliği gözlerimizle görüyoruz. İnanılması zor ama Müslüman coğrafyası bazı istisnalar haricinde genel itibariyle, sanki sadece kalpleri değil, demirden heykelleri andırır gibi bütünüyle ruhsuz, duygusuz kalmış insan yığınından oluşmuştur.
Kur’an-ı Kerim, dirilişe ve hesap vermeye inanmayanlar için taş ve demir ifadelerini kullanarak şöyle buyurmuştur: “De ki: “İster taş, ister demir olun; ister kalbinizde büyüttüğünüz (dirileceğini aklınıza sığdıramadığınız) herhangi bir yaratık olun!” Bu defa da “Bizi tekrar hayata kim döndürecek?” diyecekler. “Sizi birinci defa yaratan.” de. Sonunda onlar, sana alaylı bir tarzda başlarını sallayacak ve “Ne zamanmış o?” diye soracaklar. De ki: “Umulur ki o yakında olur.” (İsra, 50, 51.) Yani: Dirilme ve hesap verme gününe inanmama noktasında kalbiniz demir veya taş kesilse yahut dirilmesine ihtimal vermediğiniz başka bir yaratık olsanız da, dirileceksiniz ve yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz. Hem de “Gelmesi muhakkak olan her gelecek yakındır.” kaidesine binaen o gün de yakındır. Gazze’de gece gündüz devam eden İsrail soykırımı ve parçalanmış minik şehitler karşısında merhametsiz, duyarsız, demir veya taş kesilmiş adları Müslüman yahut gayrimüslim bütün kalpler de ayetteki mesajın kapsamı içindedir.
Kur’an-ı Kerim, bir diğer ayette söz konusu taştan daha katı kalpleri de şöyle ifade etmektedir: “Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; artık kalpleriniz taş gibi, hatta daha da katıdır. Taşın öylesi var ki ondan ırmaklar kaynar; öylesi de var ki çatlayıp bağrından su fışkırır; bazı taşlar da var ki Allah korkusuyla yuvarlanıp düşer. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.” (Bakara, 74.)
Bu ayet, imanı sindirmemiş kalplerin taştan daha katı olduğunu bildirmektedir. Bu benzetme, mecazi ve manevi yöndendir. Taşlar bile Allah’ın korkusuyla yuvarlanıp düştükleri, içinden ırmaklar aktığı ya da su çıktığını ifade ederek taşların bu doğal vaziyetleriyle beraber, işlevini kaybetmiş kalplerden daha anlayışlı olduğuna dikkat çekmektedir.
Bu ayet, İsrailoğullarının taptıkları ineğin kesilme emrinden sonra kalplerinin bir miktar yumuşadığını, Allah’a yöneldiklerini ancak sonradan tekrar taş gibi katılaştığını, hatta taştan daha katı olduğunu bildirerek, “ırmakların fışkırdığı taşlar” tabiriyle Hz. Musa (AS)’ın asasını taşa vurup 12 pınar fışkırdığı mucizesine işaret etmektedir. Kuru taştan ırmak fışkırtan mucize bile bu taş kalplileri yumuşatmaya yetmediğini vurgulamaktadır. Aynı şekilde Peygamberimiz (ASV)’ın mübarek parmaklarından su akıtarak bir orduya içirmesi mucizesi de taş kalpli müşrikleri ve Yahudileri etkilememiştir. Oysa parmaklardan suyu akması taştan su fışkırmadan daha harika bir mucizedir, çok daha olağanüstüdür. Çünkü normalde kayadan su çıkar ama etten, parmaklardan su çıkması hiçbir zaman görülmemiştir. Hz. Musa (AS)’ın gösterdiği mucizelerin etkilemediği taş kalpli Yahudiler, peygamberimizin mucizeleri karşısında dahi aynı katılıklarını sürdürmüşlerdir. Bebek katili Siyonist Yahudilerin ve yandaşlarının taştan daha katı kalpleri ve canavarca vahşetleri bugün Gazze’de en doruk noktasında sürmektedir.
Ne yazık ki bugünkü Müslüman ümmet, Allah’ın taş kalpli olarak nitelediği İsrailoğullarının aynı özelliklerine sahip olmuştur. Gazze karşısındaki tutumundan açıkça anlaşılmaktadır. Bilinmelidir ki, Gazze’deki vahşet karşısında en küçük bir tepki sayılan İsrail’i boykota katılmayarak yumuşama belirtisi dahi göstermeyen, bu ölçüde katı, merhametsiz, insafsız, demir ya da taşlaşmış bir kalpte iman da yoktur.
0 Yorum