Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
İslam İlahiyatı Merkezi Başkanı Beyrutlu Prof. Dr. Muhannet Hurşit diye biri, Alman kamuoyunun da kabul edebileceği bir İslam dini meydana getirmek için, “Allah'a inanmayan bir ateist, iyi ahlaklıysa Müslüman sayılır” diyor.
İlahiyatçılar başkanının öyle söylemesi, bütün ilahiyatçıların aynı görüşte olduğunu göstermez. Bir ateist, hiç kötülük etmese ve herkese iyilik etse, hattâ yüzlerce Cami yaptırsa, imanı olmadığı için hiç kıymeti olmaz.
Bir Âyet-i Kerime meali şöyledir:
“Kâfirlerin Cami yapmaları ve diğer bütün [iyi] işleri, boşa gidecek, Cehennemde sonsuz kalacaklar.” [Tevbe 17]
Ateistlere yaranmak için dine aykırı böyle şeyler konuşmak, kendini Âlim diye tanıtanların bile ne kadar bozulduğunu göstermektedir.
Kur’anda, “Zerre kadar hayır işleyen sevabını, zerre kadar şer işleyen de cezasını görür” denir.
Yapılan iyilik ve ibadetlere sevab alabilmek için, imanlı olmak şarttır, çünkü imansızın ameli makbul değildir. İmanın da düzgün yani Ehl-i Sünnet itikadında olması şarttır. Bid’at ehli, âhirette, yaptığı ibadetlere, hayır hasenata sevab alamaz. Fâsık Müslümanlar yani itikadı Ehl-i Sünnet olup da, günahkâr olanlar, kâfirler gibi değildir, ancak onların günahları sevablarından çok olursa onlar da zarara uğrayanlardan olurlar. Sevabları çok olursa Cennete giderler.
Türkiye’de oy kullanma yaşı 18’dir. Milletvekili seçilme yaşı 25'tir. Şimdi 17 yaşındaki bir gencin, (18 yaşındaki gençler, oy kullanıyorlar da, ben niçin oy kullanamıyorum. Bu ne adaletsizlik) demeye hakkı var mıdır? 20 yaşındaki bir gencin de, (25 yaşındakiler Milletvekili adayı olurken, ben niye olamıyorum) demesi normal midir? Bir avukatın, (Bana niçin Doktorluk yaptırmıyorlar?) demesi, bir Doktorun da, (Bana niçin Avukatlık yaptırmıyorlar. Böyle adalet olmaz) demesi normal midir? Birçok ülke, pasaportu olmayan kimseyi geri çeviriyor, ülkesine koymuyor. Pasaportsuz birinin, (Herkes gidiyor, beni niye koymuyorlar? Bu ne adaletsizlik) demesi elbette yanlıştır. İman pasaportu olmayan, ne iyilik yaparsa yapsın Cennete giremez. Dinin sahibi Allahü Teâlâdır. Kuralı koyan Odur. Allahü Teâlânın nimetleri, iyilikleri, her an insanların iyisine, kötüsüne, Kâfir-Müslüman herkese gelmektedir. Herkese mal, evlat, rızık, selamet ve her iyiliği ayrım yapmadan göndermektedir. Çalışanın emeğini zayi etmiyor. Mal ve evlat sahibi çok kâfir vardır. Kâfirlere, yaptıkları iyiliklerin karşılığı sadece dünyada verilmektedir.
Birkaç Âyet-i Kerime meali:
“Kâfirlerin faydalı işleri fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küller gibidir. Âhirette o işlerin hiç faydası olmaz.” [İbrahim 18]
“De ki: En çok ziyana uğrayanlar, dünya hayatında iyi işler yaptıklarını sandıkları hâlde, çabaları boşa gidenlerdir. İşte onlar, Rablerinin Âyetlerini ve Ona kavuşmayı [dirilmeyi, hesabı, ceza ve mükâfatı] inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir. Onlar için, Kıyamet günü, hiçbir terazi tutmayız. [İyilikleriyle kötülüklerini ölçmeyiz, çünkü amelleri boşa gitmiştir, tartıya girecek makbul şeyleri kalmamıştır.]” [Kehf 103, 104, 105]
“Kâfirlerin iyi işleri engin çöllerde görünen seraba benzer. Susayan kimse onu uzaktan su sanır, ama yanına varınca, umduğunu bulamaz.” [Nur 39]
Bununla beraber, dünyada herkese iyilik etmiş, cömert Kâfirle, herkese zulmetmiş bir Kâfir aynı cezaya çarptırılmayacaktır. Cehennemin yedi tabaka olması da bunu göstermektedir. Bir Münafıkla, bir Mürtedle, dünyada iyilikleri görülen kâfirler aynı yerde azap görmeyecektir.
Bir Hadis-i Şerif meali şöyledir:
“Kıyamette en şiddetli azabı, zalim hükümdar görür.” [Ebu Nuaym]
Zalim değilse, cömertse, insanlara iyilik etmişse, zalime göre daha hafif azap görür.
Bir Hadis-i Şerif meali şöyledir:
“Allahü Teâlâ, Cehennem bekçisine, cömert Kâfir için, “Bunu cömertliği derecesinde hafif yere koy” buyurur.” [Deylemi, Ebu-ş-şeyh]
Neticede herkes yaptığı iyiliğin de, kötülüğün de karşılığını görür.
Fâsık Müslümanlar yani itikadı Ehl-i Sünnet olup da, günah işleyen Müslümanlar, Kâfirler gibi değildir; ancak onların günahları sevablarından çok olursa onlar da zarara uğrayanlardan olur. Sevabları çok olursa, Cennete gider.
Ehl-i Sünnet ve ihlâslı kimsenin işlediği sevablar ise çok değerlidir. Bir fâsık Uhud dağı kadar altın sadaka verse, salih Müslüman’ın ihlâsla verdiği bir avuç arpadan değerli olamaz. Bid’at ehlinin ise hiçbir iyiliğine sevab verilmez.
Gayr-i Müslimlerin, bazı emellerine kavuşmak için, İslâmiyet’e uygun işler yapmaları, dünyada faydalı olur, böylece rahat, mesut yaşamalarına sebep olur ise de, kıyamet gününde fayda vermez. Çünkü onlar, imanla şereflenmemiştir. İbadetlerin kabul olması, iyiliklere sevap kazanabilmek için, iman sahibi olmak lazımdır.
Ahirette Cehennem’den kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama tabi olanlara mahsustur. Dünyada yapılan hayrat ve hasenat, yani bütün iyilikler, bütün keşifler, bütün hâller ve bütün ilimler Resulullah efendimizin yolunda bulunmak şartı ile, ahirette işe yarar. Yoksa, Allahü Teâlâ’nın Peygamberine tabi olmayanların yaptığı her iyilik, dünyada kalır ve ahiretin harap olmasına sebep olur. Yani iyilik şeklinde görünen, birer istidractan başka bir şey olamaz.
Ahirette Cehennemden kurtulmak için...
Ahirette Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama tabi olanlara mahsustur. Dünyada yapılan hayrat ve hasenat, yani bütün iyilikler, bütün keşifler, bütün hâller ve bütün ilimler Resulullah Efendimizin yolunda bulunmak şartı ile, ahirette işe yarar. Yoksa, Allahü Teâlâ’nın Peygamberine tabi olmayanların yaptığı her iyilik, dünyada kalır ve ahiretin harap olmasına sebep olur. Yani, iyilik şeklinde görünen, birer istidracdan başka bir şey olamaz. Nitekim, dünyadaki faydalı ve hayırlı işlerden Cenâb-ı Hakkın, en çok beğendiği, cami yapmaktır.
Cami yapmanın, çok sevap olduğunu bildiren Hadis-i Şerifler vardır. Böyle olmakla beraber, Tevbe Sûresi, 18. Âyetinde mealen;
“Kâfirlerin Cami yapmaları caiz değildir. Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların Cami yapmaları ve diğer bütün beğendikleri işleri, kıyamette kendilerine yaramayacak ve Muhammed aleyhisselama tabi olmadıkları için, Cehenneme girip, çok acı azaplarda sonsuz olarak cezalandırılacaklardır” buyuruldu.
Bir kimse, binlerce sene ibadet etse, ömrünü nefsini temizlemekle geçirse, güzel huyları ile yanındakilere ve keşfettiği aletlerle, bütün insanlara faydalı olsa, Muhammed aleyhisselama tabi olmadıkça ebedi, sonsuz saadete kavuşamaz.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
0 Yorum