İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır! (Necm/39)
Halimize hangi taraftan bakarsak bakalım, iç açıcı olmadığını görüyoruz! Suni sınırlarla birbirinden koparılmış Ümmete mi, değer yargılarına yabancılaşmış nesillere mi, Modern Firavun-i sistemlerin bekçiliğini ve işçiliğini yapan dirayetsiz idarecilere mi yanalım? Yoksa, 78 yıldan beri, kafir ve Siyonist İsrail çeteleri tarafından parsellene, parsellene talan edilen Filistin topraklarına mı yanalım. Elli yedi parça, iki milyar nüfusuyla; hiçbir etkinliği olmayan, suyun üzerindeki çer çöp misali mevta Ümmete mı yanalım? Kendi çaresizliğimize mi, acizliğimize mi, hiçbir şey yapmamamızın zilletine mi yanalım! İslâm âleminin, kağıt üzerindeki isminden başka; hiçbir gücü ve etkisinin olmaması kahrediyor insanı....
Müminler kardeştirler, ancak o kardeşliğin ne kadar büyük yaralar aldığından haberimiz var mı?
Anne babaların çoğu sorumsuz ve ebeveynlik vazifelerini yapmıyorlar. Saldım çayıra mevlam kayıra, düşüncesi; aile düzenimizi tarumar etmiş durumda, hala uykudayız. Çocuklar başı boş, maneviyattan uzak, maddenin ve sosyal medyanın esaretinde can çekişiyorlar haberimiz var mı?
Öncüler, idareciler, liderler, vs. bana ısırmayan yılan bin yaşasın; mantığına teslim olmuşlar... Bu nasıl bir felakettir ki, Allah'ın dünyasında yaşayan insan; Allah'a rağmen kafasına göre takılıyor. İşte bakın İslam coğrafyasındaki katliamlara, soykırım ve zulümlere... Zalimlerin bugün dünyayı yaşanmaz hale getirmelerinin nedeni; Müslümanların Allah ve Resul’ünün emirlerine göre yaşamadıklarından başka bir sebebi var mı?... İlim, bilim, fen, teknik, tıp ve diğer çalışmalarda; batı çalışıp terakki elde ederken, biz Ümmet olarak, yerimizde saymaya başladık! Onlar üretirken, biz üretilenlerin fayda veya zararını incelemeden, araştırmadan tüketmeye başladık! Batının laboratuvarlarında üretilen ilaçlarla hastalandık. Şeker, yüksek tansiyon, kolesterol, kalp ve benzeri illetler aldı başını gitti; ama biz hep yerimizde saymaya başladık.
Dünya Sağlık Örgütü, kapital düzen eksenli olarak tüm dünyayı hegemonyasına alıp, bağımlı hale getirdi. Öyle ki, imal ettiği ilaçlar, insanları öldürmedi belki ama hiç iyileştirmedi sadece bağımlı hale getirdi. DSÖ'nün çalışma politikasına göre, iyileşen her hasta, kaybedilmiş bir müşteri olarak ön görüldü, hala da öyledir. Corona morona, kuş ve domuz gripleri, aşılar falan filan; hepsi dünya nüfus planlamasının birer parçasıydı... Bilim adamlarının çoğu, kovid-19 da yaptıkları hatalarını şimdi itiraf ediyorlar. Maske, Evlere hapsolma vs. Kapitalistlerin işine yaradı sadece... Dünya ekonomisi alt üst oldu. Fiyatlar tırmandı vs. Ümmeti idare edenler, ne yaptı? Sadece seyirci kalıp, onların tavsiye reçetelerine uymak için vatandaşlarını yasalarla zorladılar. Şimdi bilanço ortada...
Asıl konumuza dönelim. Evet, kale korunaksız olduğu zaman, her tarafından haramiler sızıp içeri girip ve her yeri yağmaladılar! Ümmetin hali pür melali, içler acısı ve hepimiz kaybetmiş durumdayız. Anne örtülü, yanında yürüyen kızı üryan ecnebi kızı gibi. Baba sakallı cübbeli, yanındaki oğlu torunu, tipik bir İngiliz örneği. Kimse kimseyi yanlıştan alıkoymak için çaba sarf etmiyor! Herkes kendi dar dünyasında yaşıyor ve modern çağın tuzaklarına teslim olmuş... Biz hep şunu söyler ve savunuruz: Kişi hangi inanca mensup olursa olsun; İnandığı değerlere göre yaşamalıdır. Müslüman geçinip, gâvur gibi yaşamak yoktur. Buz kimsenin inancına veya yaşama biçimine bir şey demiyoruz. Ama Müslümanım diye iddia edenlerin, ecnebiler gibi yaşayıp; Müslüman geçinmelerine karşıyız ve onlara saygı da duymuyoruz! Zira, samimiyetsiz insanların topluma sirayet ettikleri tahribatlar; savaşın tahribatlarından daha büyüktür! Halimize yanalım yanmasına, ama nefsimizin ve modern çağın madde zindanında kurtulmak için bir adım atmak zorundayız. Yoksa, el ve ayakkabılarımızdaki manevi prangalar asla kırılmayacaktır.
Kendimize gelelim, özümüze dönüp, Kendimize benzemeye çalışalım!
Kalın sağlıcakla efendim!
0 Yorum