Kıymetli dostlar hepinizin geride kalan bayramını tebrik ederek bu haftaki konumuza direkt girmek istiyorum.
Sokaklara çıkınca bazı şeyler gözümden kaçmadığından ve beni ciddi manada rahatsız ettiğinden bu konuya değinmek istedim.
Annelerimiz, teyzelerimiz ve yaşlılarımız yani eski topraktan olanların çoğu ağır başlılığıyla methiyeler dizildiği bilinmektedir. En bilinen methiye göz ucuyla başkasına bakamaz, yabancı birisi olunca konuşamazdılar. Hala da bu böyledir. Namus, iffet ve ağır başlılık deyince eskilerden ve eskiler de biz kayınbabamızın yanında yemek bile yiyemezdik mevzusu kulaklarda çınlamaktadır. Bu kadının toplumdan itildiğini, göz önünden uzak tutulduğunu ve köle olduğunu mu gösterir?
Kimse kusura bakmasın eskiden kadının kıymeti ne kadar göz önünde olmasalar da bugüne nazaran daha çoktu. Cahiliye kafası ile düşünmeyip diri diri gömdüler demeyin.
İslamiyet geldikten sonra kız çocuklarını gömenlerin işlediği günah üzerine onlarca ayet inmiştir.
Bizler İslamiyet’ten uzaklaştığımız günden itibaren kadınların haklarını artırdık diyen batı medeniyet kanunları kadının daha çok zarar görmesine sebep oldu. Evet, erkeğe verilen haklar kadına da verilmelidir. Ancak kadın yerini erkek yerini ve davranışlarını bildiği sürece hiçbir sorun olmayacağını hatırlatmakta fayda vardır.
Sokakta, çarşıda, parkta ve ortamda annelerimiz hala sesini çıkarmaz ve öylece dururlar. Gözlemlerimden kaçmayan yaptıkları en büyük hata o kadınların kızları bugün göz önünde olmalarına rağmen ve her daim kadın haklarından bahsedilmesine rağmen yine de en çok zulmü görmektedirler. Süslenip, annesinin yüzünde bulunmayan bir ml makyajın kilolarını kendine uygulayıp yanındaki kadının annesi olduğunu anlamanız imkânsızlığıysa bu kız çocuğumuzun yaşı ne olursa olsun abartı ve hassasiyetlerinden uzaklaştığını gösterir.
Burada değinmek istediğim konu anne ve babalarından görmemiş olmalarına rağmen bu durumun yaşanması toplum olarak bizlerin kültürümüzden uzaklaşmasına yol açmış olmalarıdır. Bu Televizyon, moda, sosyal medya aracılığıyla gerçekleşmiştir. Ek olarak bazen ebeveynlerin de ben yaşayamadım kızım, oğlum görsün yaşasın muhabbetti maalesef ki evlatlarımızı değersiz varlıklara çeviriyor.
İç güzelliğin öneminin bittiği ve insanların hemen hemen çoğunun dış güzellikle aldandığını hatırlatmakta isterim.
Teknoloji, televizyon ve sosyal medya aracılığıyla batı, kendi zihniyetini (Evanjelist, Emperyalist, Siyonst) bizlere evlatlarımıza İslam'da bir mücevher olan kadının göz önüne getirilip değersizleşmesine sebep olmuştur. Kadının değersizliği asıl şimdi daha çoktur.
Annelerimiz belki kızlarını uyarıyordur ancak ne zaman ki kadına sen göz önüne çık dediğimizde kadının daha çok zarar görmesine sebep olduk.
İslamiyet burada çok önemli bir noktaya değinmiştir;
Kadınlarınızı örtün, onları göz önünde tutmayın. Değersiz eşyalar göz önünde olur.
Kıymetli eşyalar hep en bilinmeyen yerlere gizlenir. Kadın bir eşya değildir diyeceksiniz nasıl konuştuğuna dikkat et muhabbeti ortaya çıkacağını kestirebiliyorum ancak madden söylemiş olduğumu ve kadının eşya olup olmadığını benim söylemem dışında olanları göz önüne getirerek hatırlatmak isterim. Şimdi çıkıp bana yobaz filan diyenler de olabilir ama kusura bakmasın kimse bu yazıyı toplumda inanç hassasiyeti olanlar için paylaşmaktayım.
Üç semavi dinin üçünde de kadının örtünmesi hususu belirtilmektedir. Örtünme kültürü batı zihniyeti ile topraklarımızdan kaldırılmaya çalışıldı ve başarılı oldular da. Yıllarca türbanlı bacılarımızın okullara, iş yerlerine alınmaması ile o gün dahi anlamış olmamız lazımdı. Ancak bugün çok farklı bir mevzu söz konusudur.
Kadın örtündü evet, batının belirlediği bir moda çizgisi ile örtündü.
Örtünmeyi saç olarak anlamaya başladık. Süslenmeyi toplumda parmakla gösterilmek ve bütün gözlerin üzerinde olunması olarak anladık.
İslam'a düşmanlığı anlayabildiğim için başka bir boyutla ele almak gerekirse bugün bakın Yahudilere kadınları bugünün modasının dışında örtünmektedir.
Hiç hassas bir Yahudi kadının, açılıp saçıldığını gördünüz mü? Yahudiliğe de düşman olun o zaman. Bizler kimsenin giyim kuşamına karşı çıkmamaktayız. Tabii ki bu çıplaklığa karşı olmadığımız anlamına gelmemelidir.
Ahlak yapımızı zedeleyecek her şeye karşı olduğumu söylemek isterim.
Burada yalnızca örtünen neslimize, genç kızlarımıza, kardeşlerimize onların örtmesi gereken tek yerin saçları olmadığını ve onların süste abartmaları yalnızca eşlerine olacağını hatırlatmakta fayda vardır.
Bugün dünyada en çok zulmü yaşayan insanların Müslümanların olmasının yegâne temeli kendi dinimizin hassasiyetlerinden, örfümüzden gericilik adı altında uzaklaştırılmış olmamızdır.
Veyahut gericilik değil de kendimizi kanıtlamaya çalışmamızdır.
Değerli kardeşlerim;
Sizler kadınsınız. Allah'ın yeryüzüne bir süs olarak gönderdiğisiniz. Yani sizler yoksanız dünyanın süsü, güzelliği yoktur. Bu süsün kıymeti birilerine bir şeyler kanıtlamakla değildir. Sıktığınız kokular sizlerden metrelerce uzağınızda bir erkeğin dönüp bakmasına sebep oluyorsa burada büyük manada tefekkür etmemiz gerekir. Her kadına dönüp bakan erkeklerin içlerindekinin kötü ahlak ve iyi niyet olmadığını da belirtmek gerekir. Bu konuya benzer şekilde yalnızca ben söylememekteyim.
Hint âlim "Hasan En Nedvi'nin - Müslümanlar ve Filistin Davası" kitabında da belirttiği mevzu buna benzerdir. Gazze'nin zulüm görmesinin sebebi Müslüman toplumların hassasiyetini kaybedip gaza, cihattan uzak bir hayat yaşıyor olup dünyaya aldanmış olmasından bahsetmektedir. Bacılarıma, kardeşlerimize, annelerimize buradan sesleniyorum. Evlatlarımız özellikle kızlarımıza bu bilinci aşılayalım.
Kapanmak istemeyen hiç kimseye valla karşı değilim billa değilim. Yalnızca çıplaklığa karşı olduğumu ve kapalı olup kapalılıkla yani örtünmeyle alakası olmayanlara karşı olduğumu da hatırlatmak isterim.
Bir uyarıda bulunmak istiyorum. Bu uyarım bütün Müslüman olanlaradır. Elhamdülillah Müslümanım diyen herkes bu konudan mesuldür; evlatlarımıza, çocuklarımıza ve eşlerimize örtünmenin öneminden bahsedip örtünmeyi emrettiğinizde zorla değil güzellikle, örtünme ve süslenmenin öneminden bahsederek onlara sevdirerek aşılayalım. Kendilerinin en kıymetli mücevher olduklarını hatırlatıp bu mananın kavranmasını sağlamaya çalışalım.
Rabbim tefekkür edip ders çıkarmayı cümlemize nasip etsin. Kalın sağlıcakla.
0 Yorum