Reklam Alanı

İŞÇİLER BUNUN NERESİNDE?

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

İş cinayetlerinde her yıl binlerce emekçinin hayatını kaybetmesi, grevlerin ve en temel demokratik taleplerin sokaklarda, fabrika önlerinde en sert şekilde bastırılarak emekçi sınıfların sindirilmeye çalışılması, ülkedeki demokrasi mücadelesinde işçi sınıfının en merkezi yerde bulunması gerektiğinin göstergeleridir. 

İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin korku duvarlarını yıkması, Şişli Belediyesi işçilerinin belediye önünde basın açıklaması yapması ve bu eylem dalgasının ülkenin dört bir yanına yayılması, hareketin büyüdüğünü işaret ediyor. CHP'nin "tüketimden gelen gücümüzü kullanacağız" açıklamasının ardından başlatılan marka boykotları ve Maltepe’de NTV’ye yönelik protestolar devam ederken, bu eylemselliğin asıl motor gücü olması gereken emekçi sınıflara ulaşılamadığı görülüyor.

Oysa bu ülkede demokratik hakların tamamı saldırı altındayken, bu ablukayı dağıtacak tek güç, emekçilerin üretimden gelen gücünü kullanmalarıdır. Bunun bugün doğrudan karşılığı yoktur denebilir, ama üretimden gelen gücün kullanılması çağrıları işçi sınıfı bilincinin gelişmesi açısından önemlidir. Elbette CHP gibi bir patron partilerinden bunu beklemek yanılgı olur. Demokratik haklara yönelik saldırılar en çok emekçileri vursa da onların üretimden gelen gücü her türlü antidemokratik baskıyı püskürtebilecek potansiyele sahiptir. Bu konunun işlenmesi gereklidir. 

En basit hak arayışında bile üzerlerine çökülen, grev ve eylemleri sürekli Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve valilik yasaklarıyla engellenen emekçiler, bitmek bilmeyen bir dirençle hayatın farklı alanlarında yeni mücadele yöntemleri geliştiriyor. Bu baskıları kıracak yegâne güç, emekçi sınıflardır. Bunu görmek için çok uzağa gitmeye gerek yok: Türkiye tarihi, emekçilerin antidemokratik saldırıları nasıl püskürttüğünün örnekleriyle doludur. 15-16 Haziran 1970 direnişinden, 16 Mart 1978’deki faşizme ihtar yürüyüşüne, Zonguldak maden işçilerinin büyük yürüyüşüne kadar, işçi sınıfı defalarca benzer saldırılarla karşılaşmış ve her seferinde bu saldırıları geri püskürtmeyi başarmıştır.

Emekçi sınıfların üretimden gelen gücünü görmezden gelip yalnızca "tüketimden gelen güç" ile hareket etmek, saldırıları yavaşlatabilir belki, ama durdurması mümkün değildir.

Uzun lafın kısası, iş cinayetleri, ağır çalışma koşulları ve ucuz emek sömürüsü altında ezilen emekçiler, aslında antidemokratik saldırıları püskürtecek güce sahiptir ve tam da bu nedenle sistem tarafından eylemlerin dışında tutulmaya çalışılıyor. İktidarın yanı sıra, sarı sendikalar ve patron partileri de emekçilerin harekete geçmesinden korkuyor. Bu yüzden emekçilerin, antidemokratik uygulamalara karşı düzen partilerinden ve sarı sendikalardan bağımsız bir örgütlenme yaratması, kendi hak ve demokrasi mücadelesini örmesi gerekiyor. Mücadelemizin tarihsel anlamı budur.

İŞÇİLER BUNUN NERESİNDE?
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.