Reklam Alanı

RAMAZAN-I ŞERİF

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Ramazan-ı Şerif'e saatler kaldı, gölgesi üzerimize düştü. Allah nasip ederse Cumartesi günü (yarın) oruçlu olacağız, Ramazan'ı Şerif'in birinci gününü idrak edeceğiz. Yine buruk olarak Ramazan-ı Şerif’e giriyoruz. Masum, savunmasız, çoğu bebek, çocuk ve kadın elli bin insanı öldürerek Gazze’de vahşet ve soykırım uygulayan İsrail ve kalan Müslümanları da Gazze’den sürmeye çalışan Amerika zalimleri karşısında iki milyar ümmet olarak hiçbir şey yapamamanın utancı içindeyiz. Ramazanda kendimiz için Allah’tan bir şey istemeye yüzümüz yoktur. Bu burukluk içinde yine de Ramazan-ı Şerif’teki rahmet-i İlahiyi düşünerek birkaç söz söyleyelim. 

Ramazan'ı Şerif insanı Rabbine yaklaştıran günahlarının affettiren uhrevi ticaret ciheti ile kat kat kazanç sağlayan Kur'an'ın indirildiği ve rahmetini yeryüzüne yaydığı önemli meziyetlere sahip bir aydır. Aynı zamanda nefis terbiyesi için manevi bir eğitim sağlayan insanı Melek-misal tertemiz bir duruma getiren ilahi bir seminerdir. Bu ayda nefis ve onu kışkırtan şeytan tutukludur bu insanın nefsine hükmedip aklının kontrolü altına almasında başarısı ve bu aydan azami istifadesi için önemli bir avantajdır.

Bu önemli eğitimin ve uhrevi kazanımların farkında olup elinden geldiğince istifade etmeye çalışan müminler bulunduğu gibi maalesef istifade edemeyen mazeret peşine düşen oruçtan yırtmaya çalışan kimseler de bulunmaktadır. Bir kısım insanlar işin magazin tarafındadırlar, bu oruç, açlık ve nefis terbiyesi ayını yemek, şenlik ve nefsi şımartma ayı olarak algıladığını üzülerek görüyoruz.

Kur’an’ın nüzulüne ev sahipliği yaptığı için hadis-i şeriflerde “Kur’an ayı” olarak nitelenen Ramazan ayına inşallah bu akşam gireceğiz. Yaklaştıkça insanların içine bir tedirginlik, bir hüzün düşürmekle beraber dillerde “rahmet, bereket, sevinç gibi kavramlarla tanıtılmaktadır. Bazı istisnaları hariç olmak üzere insanların geneli Ramazana karşı ikiyüzlüdür. Söylemler Ramazana karşı bir nevi yağcılık yapılırcasına sevgi doludur ama içlerde “eyvah, bu uzun yaz günleri çok zor olacak nasıl tutacağız?” düşüncesi hâkim olmaktadır.

Elbette ki Ramazan oruç nedeniyle nefsin alışkanlıklarını terk etmek itibariyle zordur, sıkıntılıdır. Ama asıl güzel olan tarafı bu zorluklara Allah’ın emriyle katlanmaktır. Çünkü Allah’ın emrini yerine getirmek güzeldir, insana mutluluk verir. Mesela çok sevdiğiniz bir büyüğünüzün takdirini kazanma ümidi, yerine getirilen emirlerin zorluk ve sıkıntılarının fazlalığı oranında artar. O halde emirlerin yerine getirilmesi, gözüne girmek ve takdir kazanmak amaçlıdır. Allah’ın takdirini kazanmak ise İslami literatürde “rızasını kazanmak” şeklinde ifade edilir. 

Ramazan, bu açıdan insana güzel duygular kazandırmaktadır. Irkları, renkleri, düşünceleri farklı olsa da tüm İslam âlemi birlik olur; aynı zatın emriyle belli saatler süresince aç ve susuz kalır; her imsak vaktinde Allah’ın “yemeyi, içmeyi bırak!” emrini duyar gibi oruca başlar; akşam iftar vaktinde de “yeme-içmeye başla!” emriyle beklemeden orucu açar. Allah’ı görürcesine ve her an onunla birlikte olduğunu hissederek bir ay süreyle bu yaşantının tekrar etmesi, büyük manevi lezzetler veren duyguların kazanılmasını sağlıyor. 

İnsanın Rabbinden başkası, ona aç ve susuz kalmayı emredemez. Allah’tan başka hiçbir güç insanı aç ve susuz kalma emrine itaat ettiremez. Allah’ı görmedikleri halde gabya iman eden müminler, hiçbir baskı olmaksızın kendi isteğiyle Allah’ın emrine itaat ediyor. Bütün bunlar, insana cennet tadında duygular kazandırır.

Allah, Ramazana büyük bir değer vermiştir. Bu nedenle Peygamberimiz (ASV) Ramazan yaklaşırken heyecan içinde hazırlıklar yapmış, Recep ve Şaban aylarını bu açıdan değerlendirmiş ve “Ya Rab, bizi Ramazan’a kavuştur!” diye dua etmiştir. Ramazana güçlü ve istekli bir şekilde başlamak ve diğer oruçlardan farkını hissetmek için, bir rivayete göre Şaban ayının yarısından itibaren, diğer bir rivayete göre de Ramazandan önce nafile oruç tutmayı yasaklamıştır. Ancak belli günlerde oruç tutmayı adet edinmiş kimselerin o günlerde oruç tutabileceğine dair izin vermiştir. (Bkz. Tirmizi, Savm, 37.) İbn-i Abbas’ın rivayetinde de: “Ramazandan önce oruç tutmayınız. Hilal’in görülmesiyle Ramazan orucunu tutun ve hilalin görülmesiyle iftar edin (bayram yapın) ancak bulut görmeye engel olursa otuz güne tamamlayın” (Tirmizi, Savm,5.) buyurmuştur.

Ramazan’da her günün orucunu dikkatle yaşamak, oruca başlama ve akşam iftar etmedeki ilahi emrin farkında olmak için sahura kalkmak, sahuru imsaka kadar geciktirmek ve iftara acele etmek emredilmiştir. Peygamber (ASV) bununla ilgili olarak: “Nübüvvet amellerinden biri de iftarın ta'cili (acele edilmesi), sahurun da te'hir edilmesidir.” Buyurmuştur. (Muvatta’, Kasru’s-Salât,16.) 

“Fecirde beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin için. Sonra da orucu gece oluncaya kadar tamamlayın.” (Bakara, 187) ayeti sahura kalkmak ve sahuru imsak vaktine kadar geciktirmek gerektiğine işaret etmektedir.

Değerli bir misafiri otogarda karşılamak ve oradan uğurlamak ne kadar güzel, söz konusu bu misafirin geliş ve gidişinde uykuda olmak ne derce çirkin bir davranış ise; orucun başlangıcında ya da bitişinde uykuda olmak da böyledir. Oruca Allah’ın emriyle başladığını ve iftarda da Onun emriyle orucu açtığını hissetmek hikmetiyle sahuru geciktirmek, iftarda da acele etmek gerekir. Sahurun asıl amacı da budur. Yoksa bazılarının zannettiği gibi, ertesi gün fazla acıkmamak için tıka basa yemek değildir. İftara acele etmek de “Buyurunuz!” ilahi emrine itaat içindir; çok acıktık da bir an önce yemeğe kavuşalım diye değildir.

Bütün okuyucularımın Ramazan-ı Şerif’ini tebrik eder, hayırlar getirmesini dilerim.

RAMAZAN-I ŞERİF
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.