Reklam Alanı

DÜNYA VE AHİRET İŞLERİNDE CİDDİYET

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Müslümanların günlük hayatlarında uymaları ve akıldan çıkarmamaları gereken, bir kısım hadisler zamanla formülize olmuş, bir nevi atasözü halinde dilden dile aktarılarak ümmet arasında meşhur olmuştur. Peygamberimiz (ASV)’ın farklı zamanlarda farklı kimselere söylediği ancak aynı uyarı ve mesajları içeren bazı hadisler de birleştirilerek veciz bir söz halinde Müslümanın zihninde yer etmiştir. 

Bu tarz özetlenmiş ve veciz kural haline gelmiş hadisler, halk arasında yaygın olmasına karşın sahih Hadis kitaplarında aynı lafızlarla yer almamıştır. Bu itibarla bazı hassas araştırmacı muhaddisler söz konusu bu hadisleri “zayıf” olarak nitelemişlerdir. Hatta bazıları hızını alamayıp “uydurma” demiştir. Oysa manası itibariyle hadis kitaplarında sahih olduğu belirtilen hadislere mana yönünden tam bir uyum içinde olup hiçbir aykırılık bulunmadığı halde bu hadislere zayıf yahut uydurma demek büyük bir hatadır. Manası sahih olduktan sonra eşanlamlı lafızlarla ifade edilmesinde sakınca olmaz. Nitekim hadis rivayet eden birçok sahabi de manen rivayet etmişlerdir. Çünkü hadis rivayetinde aslolan Peygamber (ASV)’ın murad ettiği mana ve mesajı doğru ve eksiksiz olarak ulaştırabilmektir. Orijinal lafızlara hassasiyet ancak lafızlarıyla da ibadet edilen Kur’an ayetleri için olmalıdır. Hadisleri de Peygamber (ASV)’ın mübarek ağzından çıkan lafızlarla aynen korumak ve nakletmek elbette daha mükemmeldir ama çoğu kez mümkün olmamıştır.

Mesela: Müslümanların dillerinde her gün tekrar ettikleri “Amentu” duası, birçok ayet ve hadisin özeti durumunda ilke ve prensip haline getirilmiştir. Bu şekliyle ayetlerde ve hadislerde yoktur ama her bir cümlesi ve taşıdığı anlam, ayetlerde farklı lafızlarla mevcuttur. Tüm cümleleri bir arada bir ayette yahut bir hadiste bulunmaz, ama farklı surelerde ayrı ayrı ayetlerde aynen bulunmaktadır. Amentu duasında yapılan, bu ayetlerin birleştirilmesiyle imanın şartlarının veciz bir şekilde ifadesi olmuştur. Bu itibarla amentu duasına uydurma demek büyük bir hatadır. 

Birçok ayet ve hadislerde yer alan hükümler, günlük hayatta ve mahkemelerde uygulayabilmek için ulema tarafından “Mecelle” adıyla kanunlaştırılmıştır. Aynen bunun gibi, sosyal kanun ve prensipler de ayet ve hadislerin mefhumundan çıkarılmış ve özlü sözlerle ifade edilmiştir. Bunlara asla uydurma yahut zayıf denemez.

Bu tarz özetlenmiş ve birleştirilmiş hadislerden oluşan “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyan için, yarın ölecekmiş gibi ahiretin için çalış” hadisi de bu şekliyle sahih kaynaklarda yer almadığı için bazı şahısların zayıf yahut uydurma tartışmasına maruz kalmıştır. Oysa bu manaya aynen delalet eden sahih hadisler bulunmaktadır. Bir-iki örnek verelim:

Peygamberimizin vahiy kâtiplerinden Hanzala (RA) anlatıyor: Ebû Bekir'le karşılaştık. 'Nasılsın Hanzala!' dedi. Ben: 'Hanzala münafık oldu!' dedim. 'Fesuphanallah! O nasıl söz!' diye karşılık verdi. Konuşmaya devam ettim: 'Allah'ın Resulünün yanındayken, O bize cenneti, cehennemi o kadar canlı anlatıyor ki, sanki gözlerimizle görmüş gibi oluyoruz. Efendimizin yanından ayrıldıktan sonra hanımlarla, çocuklarla, iş güçle uğraşmaktan (Allah'ın Resulünün anlattıklarını) unutuveriyoruz.' Ebû Bekir “Allah biliyor ya! Ben de aynı durumdayım” dedi. Beraberce Allah'ın Resulünün yanına geldik. Ben, “Ey Allah'ın Resulü! Hanzala münafık oldu” dedim. Efendimiz: 'Bu da ne demek?' diye sordu. 'Ey Allah'ın Resulü! Senin yanındayken bize cennet ve cehennemi öyle anlatıyorsun ki, sanki gözümüzle görüyoruz. Yanından ayrılınca hanımlarla, çocuklarla, iş güçle uğraşmaktan (anlattıklarını) unutuveriyoruz.’ dedim. Allah'ın Resulü buyurdular ki: “Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, benim yanımdaki ve ibadet ederkenki haliniz her zaman devam edecek olsaydı, Melekler evlerinizde, yollarınızda karşınıza çıkıp sizinle selamlaşır, elinizi sıkarlardı. Fakat Ya Hanzala! Bir saat dünyaya, bir saati ahirete ayır.!” Efendimiz bu sözünü) üç defa tekrarladı. (Müslim, Tevbe, 12, Hadis no: 6966.)

Diğer bir örnek de şu hadistir: “Hiç ölmeyeceğini zanneden biri gibi çalış, yarın ölecek biri gibi de tedbirli ol.” (Suyutî, Câmiu’s-Sagîr, II/12)

Bu örnekler, “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyan için, yarın ölecekmiş gibi ahiretin için çalış” sözünün hadislerde yer aldığının ve manası itibariyle hadis olduğunun açık bir kanıtıdır.

Bu hadis, dünya ve ahiret işlerinin gereken ciddiyetle ele alınması gerektiğini bildirmektedir. Dünya işlerini yaptığın zaman ölüm hiç yokmuş gibi tam bir ciddiyet, ustalık ve her türlü maharetini kullanarak yap. Ahirete yönelik bir iş yaptığın zaman da yarın ölecekmiş gibi ciddiyet ve hassasiyetle bağlanarak yap. Hangi işi yapıyorsan o işin olabilecek en iyisini yap demektir. 

İnsan dünya işi yaparken sürekli ölümü düşünse psikolojik olarak o işe adapte olamaz, “her an ölüm gelebilir, benim bu işi yapmam manasızdır” diye düşünür, ümitsizce yaklaşır, işte gevşeklik yapar. Bu da o işin iyi olmamasına sebep olur. Öyleyse dünya işinde hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmak lazımdır. Ama ahiret işlerinde de ölüm her an gelebilir ciddiyetiyle o işe sarılmak gerekir. 

DÜNYA VE AHİRET İŞLERİNDE CİDDİYET
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.