Mısır izlenimlerimizin dördüncü bölümü biterken, beşinci ve son bölümüyle devam ediyoruz!
Mısır'ın İsmailiye kentinde ikinci gün, yardım sevkiyatımızı yaptıktan sonra; "Kahire'ye geri döndük. Gazze'li şehid ailelerimizi gece ziyaret etmeden önce; gün batımına iki saat kadar bir zamanımız vardı.
Neden gün batımı ifadesi kullandığıma gelince, malum Mısır'da askeri vesayetin hakimiyeti söz konusu. Ondan dolayı, gün içeresinde, yabancı biri olarak; istediğiniz her yere girip çıkmanız sıkıntılı sonuçlara sevebiyet verebilir. Hele hele, ziyaret etmek istediğiniz söz konusu aileler, Gazze'li insanlar olunca; durum daha da değişir. Uzatmayalım, iki saatlik zamanı değerlendirmek adına; İnfak-der başkanı Mehmet Ali Parlak beyin bize; size birkaç ziyaret yerini gezdireyim deyince, şahsen çok sevindiğim ifadesi etmek isterim! Özellikle şahsım olarak, kırk yıldır görmesini arzuladığım Mısır, daha da önemlisi gençliğimde (1980/90 yılları) risaleleriyle islâmi davaya aşına olduğumuz Şehid Hasan El-Benna'nın kabrini ziyaret edip fatiha okumak, canu gönülden arzuladığım bir şeydi.
Tabir caizse, Kahire'nin karanlık yüzü ve sosyete/elit çevresine görünmeyen kenar mahallelerinden birine girdik.
İlk önce, İhvanı müslüminin kurucusu, Üstad Şehid Hasan El-Benna'nın (D: 14 Ekim 1906. Ş: 12 Şubat 1949) kabrini ziyaret ettik. Tabi şehadetinin üzerinden 76 yıl geçmiş olsa da; Mısır firavunlarının, hala Şehid Hasan El-Benna'nın kabrinden korktuklarını anladım. Neden? Çünkü Şehid Hasan El-Benna'nın kabri, dört tarafı yüksek duvarlarla örülü ve kapısı kocaman bir kilitle kapalıydı. Ne yapalım, görmesini merak ettiğim şehidin kabrini ziyaret etmek kırk yıl aradan sonra; nasip olduysa da, üzgün ve buruk bir şekilde demir kapısının önünde fatiha okuyup ayrılmak zorundakaldık...
Ziyaretimizin ikinci durağı, Mısır'ın fatihi; Amr İbn-i Âs (D: tarihi beli değil. V: MS: 06 Ocak 664 Fustat/Mısır) (r.a)'in mübarek kabri oldu. Âmr İbn-i Âs (r.a)'ın mübarek kabri caminin hemen girişindeydi. Kabrinin üzerinde, Arapça şu satırlar yazılıydı: "Bu kabirde yatmakta olan zat; Mısır'ın fatihi Âmr İbn-i Âs (r.a)'dır. Eski hicaz yolunun kenarında bulunan kabri, Mekke ve Medine'ye giden Hacıların dua okumaları maksadıyla orada defnedilmiştir diye, kaydı bulunmaktadır.
Mübarek kabri başında, epey durup tefekkür ettim. Şerefli bir insanın manevi huzurunda olmak kolay değil di? Hele söz konusu insan, Sahabe biriyse!
Caminin içlerine doğru ilerliyoruz. İçerinde daha düzgün ve bakımlı bir kabrin olduğunu gördük. Kabirde medfun olan, Ashab-ı Suffa-dan Hz. Utbe İbn-i Âmr İbn-i Âs (r.a) V: MS: 678. Mısır/Fustat. Bu zat-ı mühterem'in; 665'den vefat tarihi olan 678'e kadar Mısır valiliği yaptığı kaydedilmektedir... Rabbim bizleri şefaatlerine nail eylesin.
Ziyaretimizin son durağı, İmam-ı Şafii'nin (D: Hicri 150 Gazze. V: Hicri 204 Mısır/Kahire, Fustat) kabri oldu... Gerek İmam Şafii'nin kabri olsun, gerekse diğer ziyaret yerleri olsun; hepsinin iç ve dış kısımlarında dilencilerin kol gezmesinden geçilmiyordu desem mübalağa etmemişolurum. Hele hele kadınların o kabirlerin başında, işledikleri hurafeler, batıl ameller ise ayrı bir acı soktu yüreğime. Bir kez daha anladım ki, ha Mısır ha Türkiye fark yoktu. Ümmet coğrafyasının her bir yerinde büyük gerilemenin olduğu ve hala devam ettiğini anladım. Zira, dini kaynağından değil de; batıl ve asılsız temeller üzerinden yürütmenin, Firavun-i sistemlerin biricik emeli ve sermayesidir. Çünkü islâmı Kur'an ve Sünnetten öğrenmeyen toplumlar, üfürükçülerin, sihirbazların, dini sömüren şarlatanların kucağına düşüp oyuncak olurlar. Kısacası Ümmet cephesinin her yerinde, derin itikadi yaralar kanamaya devam etmektedir! Neyse hemen bir fatiha okuyup dışarı çıktık. Zira insanların, din adına; uydurdukları o batıl işleri görünce çok bunalmıştım...
Hâsılı kelâm, o iki saatlik zaman dilimini de böylece değerlendirdikten sonra; yukarıda anlattığım gibi, Gazze'li kardeşlerimizin şehid ailelerini ziyaret etmek için oradan ayrıldık... 22 Ocak ve 25 Ocak 2025 Mısır seyahetimizsaatiyle sona ererken, Mısır saatiyle: gece 03:30 uçağıyla Kahire hava limanından İstanbula doğru havalandık. Bu şekilde Mısır/Kahire izlenimlerim de son bulmuştu! Rabbim cümlemizi, hayattan ve yaşananlardan ibret ve ders alanlardan eylesin... BİTTİ.
0 Yorum