Hayalleri bırak, gerçeğe bak. Böyle miydi bu söz? Yazının başlığı doğru yazılmıştır. Yani bilinenin aksine; “hayalleri bırak, gerçeğe bak”, demiyoruz. Tam tersi bir duruma çağırıyoruz: Gerçeği bırak hayallere bak. Eğer başlığının yanlış yazıldığını düşünerek başladıysanız yazıya, bu açıklayıcı girizgâh sonrası belki de okumaktan vazgeçmiş olabilirsiniz. Ama yok başlıktan hareketle; yazarın ne söyleyeceğini merak ediyorsanız ki buraya kadar devam ettiğinize göre ediyorsunuz o zaman birlikte hayalin izini sürebiliriz.
Hayallerle aranız nasıl, hayal edebiliyor musunuz? Soruyu bir başka şekilde de sorabiliriz. Gerçekler karşısından nasıl bir duruş sergiliyorsunuz, insan hayalleri olmadan gerçeklere karşı durabilir mi? Soruları çoğaltabiliriz ama sanırım yeterli. Evet, gerçekler boğucu, dışarısı karanlık, gerçeklikler kötülüğe çağırıyor, sıradanlaştırıyor her tür çirkinliği… Bu kadar kötülük karşısında, bu kadar çirkinlik karşısında insan boğulmaktan nasıl kurtulacak? Bırakmayı bilerek; gerçekten ve gerçeklikten uzaklaşmayı bilerek, düşe düşmeyi, her şeye rağmen hayallere dalabilmeyi becererek ancak kötülükler ve kötülüklerin gerçekliğinden ve de gerçekliğin kötülüğünden ve insanı kötüleştirmesinden korunabilecektir.
"Gerçeklerle baş etmenin en iyi yolu, hayal kurmaktır... Hayal ile gerçeklik ilişkisi, bir güçlülük ilişkisidir: hangisi daha güçlüyse, öteki ona boyun eğer..." Böyle diyordu, Oruç Aruoba. Her taraftan kötülükle kuşatıldığımız bir dünyada, elimizden bir şey gelmiyorsa gerçeklik sadece kötülük olacaktır. Devamlı korku, endişe ve umutsuzluk yükleyen kötülüklerden ve kötülüğün dilinden korunabilmemiz gerekiyor. İyiliğe ve güzelliğe ulaşabilmenin yolu hayallerden geçecektir. Ne diyordu Montaigne; “Öyle çok hayal et ki, hayalin gerçek olsun.”
Düş diyorum azizim, düş! Düşü olmalı insanın. Düştüğü her anda, düşlerine sığınarak ayağa kalkabilmeli. Evet azizim! Düşmesin yüzün, düşmesin hayallerin, düşmesin güzel günlere olan inancın. Düşsen de, “düş”ün hep olsun, düşüncen olsun, efkârın olsun, hüznün olsun. Yalnız bir şey, olmasın… Umutsuzluğun… Düşmesin güneşin, ayın, gecen ve sabahın, düşmesin anın, sıkılmasın canın hiçbir zaman. Yüzü düşmesin umudunun, yüzü düşmesin hayallerinin, düşün hep var olsun…
Yaşamın her yanını saran kötülüklere, akıl ve ruh sağlığını bozucu ortamına mahkûm olmak zorunda değiliz. Bazen tam da ruhumuzu korumak için gerçeği bırakmak zorundayız. Bu bırakma hali duyarsızlık demek değildir. Bu durum tam da kötülükler ve çirkinlikler karşısında yapabileceklerimizi ortaya koyabilmek için gerekli. Ne diyoruz, yapabileceğin varsa yap, olabileceğin varsa ol, çözebileceğin varsa çöz. Ama yapabileceğini, olabileceğini, çözebileceğini yapmışsan gerçeklikle daha fazla meşgul olmayı bırak. Seni, beni, insanlığı; gerçeklikle boğmak isteyenlere karşı bir duruş ortaya koyabilmek için hayallerine bak, hayallerinle ol… Evet, oyundan çıkmamız gerekiyor, “oyun ve eğlence olan bu dünya”nın elinde oyuncak olmamak için oyundan çıkabilmemiz gerekiyor. Bizi boğan, ruhumuzu yoran, sürekli umutsuzluk aşılayan, kötülükten, çirkinlikten ve nefretten beslenen gerçeklikten uzaklaşabilmemiz gerekiyor. Hayallerimiz ile bir pencere açarak gerçekliğin ve gerçeklerin zindanından kurtulabilmemiz gerekiyor. Evet, gerçeği bırak hayallere bak, çık oyundan çık, bekleme yapmadan çık, aklın, ruhun, gönlün karışmadan hemen çık! Yoksa modern dünyanın gerçekliğinde boğulmaktan kurtulamayacaksın!
Olmasını istemediklerimizin olmadığı bir dünya için, olmasını istediklerimizin olduğu bir dünya için gerçeklerin bizi mahkûm ettiği alandan çıkarak düşlerimizin bizi ulaştıracağı düşünce ile dünyaya dair, iyiye, güzel ve doğruya dair “bir hayâlim var!” diyebilmek ve buna uygun davranabilmek… Unutulmamalı ki büyük düşü olanlar ancak büyük işlere imza atabileceklerdir ve hayal hakikate yaklaştıkça gerçekleşme olasılığı artacaktır. Hayal etmek bu yönüyle insan için bir varoluş imkânıdır. Zira düş’süzlük en büyük yoksunluktur. Öyleyse hayallerinizle ol’unuz, hayallerinizle kalınız diyelim ve Halil Cibran ile bitirelim: “Bir tohum ekersen toprağa, sana bir çiçek verir. Hayallerini hayal et, gökyüzü sana sevdiğini gönderir…”
0 Yorum