Mısır izlenimlerimizin üçüncü bölümünü yazarken, son bölüm olduğunu yazımın başında belirtmiştim. Ancak izlenimlerimi yazmaya devam ettiğimde, konunun bitmeyeceğini, beş bölümden oluşması gerektiğine kanaat getirince, bu defa yazıyı gazeteye göndermeden önce; üçüncü ve son bölüm kısmını düzeltmeyi de unutarak göndermişim meğer! Bu manada, siz kıymetli dostlarımdan özür diliyorum. Evet, yazının dördüncü ve son bölümüyle devam ediyoruz...
Sevsen bacımızdan kısaca bahsetmiştim, lakin konu yarım kalmıştı... Sevsen bacımızın, kuzey Gazze'de yaşadıklarını bize anlattığı gibi, ilave çıkartma (inşaAllah) yapmamaya (çünkü insanız unutkanız ondan) özen ve önem göstererek anlatmaya gayret edeceğim!
Evet, Sevsen bacımızdan dinleyelim: "Ben, eşim, oğlum Halil (18 yaş), kızım ve iki küçük çocuğumla beraber kendi evimizde oturuyorduk. Dışarıda İsrail uçaklarının korkunç sesleri geliyordu. Bombardıman için geldiklerini biliyorduk zaten.
Oğlum, (şehit Halil) Kur'an'dan Bakara suresinin; 218'nci ayetin bulunduğu sayfayı okuduğunu gördüm. Ayetin meali:
"Şüphesiz ki iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihat edenler (fedakârlık yapanlar) var ya, işte bunlar Allah'ın merhametini umabilirler. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
Tabi Sevsen bacımız, olup bitenleri bize anlatırken; bir taraftan da ağlıyordu...
Uçak seslerinin bizim eve yaklaştığını hissediyorduk derken, bomba evimizin üzerine bırakıldığında korkunç bir ses ve sarsıntıyla birlikte evimiz yıkıldı... Halil o esnada hala elinde küçük cep boy, Kur'an'ı okuyordu. Patlamanın sesi ve şiddetiyle evimizin çöktüğünü ve Halil'in şehadet parmağını kaldırıp şehadet getirdiğini ve yüzünün nasıl parçalanıp kanlara boyandığını gördükten sonra; bende her tarafımdan yaralanıp molozların altında kalmışım...
Evimiz yıkılıp ve biz ailecek altında kaldıktan sonra, Halil'in bana; anne sen ölme seslenişi hala kulaklarımdadır. Hâlbuki Halil'imi gözlerimin önünde, Kur'an okurken şehit olduğunu gördüm...
Derken bomba sesleri diner. Sağdan soldan insanlar, yıkılan binaların altından canlı cansız kim kalmışsa insanları çıkarmak için seferber oluyorlar. Hepimizin şehit olduğuna kanaat getirmişler ki, bizi kefene sardıktan sonra; bir arabaya yükleyip gömmeye götürmüşler. Tam o esnada, Sevsen bacımız, kefenin içinde kendine geldiğini ve nefes alamadığını ifade etti.
Gömülecekleri yere vardıklarında, cenazeleri bir bir indiriyorlar. Cenazeleri yan yana dizerken, biri fark etmeden Sevsen bacımızın ayak bileğine basıyor ve Sevsen bacımız bağırmaya başlıyor. Herkes şok oluyor ve kefeni açtıklarında, canlı olduğunu görüyorlar. Hâsılı kelâm, kim bilir Gazze'de; Sevsen bacımızın durumunda olupta, fark edilmeden kaç kişinin canlı gömüldüğünü?
Sevsen bacımız bize bunları anlatınca, hepimiz gözlerimizi yere dikip ağlıyorduk. Rabbim acılarına karşı, kendilerine sabır ve metanet versin... Sevsen bacımızla vedalaşmadan önce, Oğlu Halil'in üzerinde şehit olduğu Kur’an’ı Kerim'in üstüne damlayan kanlı sayfaya bakınca; Hz. Osman (r.a)'ın şehadeti canlandı gözlerimin önünde... Rabbim Şehadetlerini mübarek ve makbul eylesin temennilerimizi sunduktan sonra; izin alıp ayrılıyoruz...
Mısır Kahire'de, şehit ailelerini ziyaretlerimiz sona erdi. Başka bir bölümde, görüşmek dileğiyle. Devam edecek...
0 Yorum